Yazık oldu Gülizar’a!

Yazık oldu Gülizar’a!
2002 yılında yayınlanmaya başlayan Asmalı Konak; hikayesi, senaryosu, çekim teknikleri ve kalitesi bakımından Türk dizileri açısından çığır açan özelliklere sahipti. 54. bölümde final yapan dizinin süresi 75 dakika, yayınlanan reklamlar ise 66 dakika idi. Finali sinema filmi olarak çekilen Asmalı Konak’ın televizyondaki son bölümü gerçekten izlenme rekoru kırdı. İzlenme payı üzerinden ifade edecek olursak 100 kişiden 80’i Asmalı Konak’ı izledi. Sabah gazetesi ertesi gün reklam arası diziyi izledikleri için seyircilere teşekkür etti. Hikayesi Meral Okay’a ait olan dizinin senaryosunu Mahinur Ergun yazıyordu. Yönetmen Çağan Irmak yapımcı ise Abdullah Oğuz’du. Asmalı Konak oyuncu, yapımcı pek çok yeni isim kazandırdı sektöre. Senaryo açısından ise uzun yıllar Asmalı Konak benzeri dizi yapanlara kazanç sağladı.

Abdullah Oğuz’un son projesi Babamın Günahları’nın ömrü dört bölüm sürdü. Mahinur Ergun’un uyarlama senaryosunu yazdığı Hayat Sırları ise 11 bölüm anca dayanabildi. Çağan Irmak’ın Gülizar’ında ise ilk bölümde tehlike çanları çalmaya başladı. 

Çağan Irmak; dönem dizisi olarak projelendirdiği Gülizar’ı, günümüze taşımaya karar verdiğinde, genç bir senaryo grubuna teslim ettiğini, hikâyeyi istediğiniz gibi kesin biçin dediğini, Ranini’ye verdiği röportajda anlatmıştı. Mahinur Ergun ekibe ne zaman katıldı bilmiyorum ama Kanal D’nin sitesinde en başında senaryoyu yazıyormuş gibi gösterilmişti, "ayrıldı" haberleri medyaya yayıldı.

İnsan o zaman ister istemez Asmalı Konak gibi bir efsaneye imza atmış ikilinin elinden çıkan senaryo bu mu diye düşünüyor. Farah Zeynep Abdullah, Ebru Cündübeyoğlu ve Berkay Ateş gibi ekran enerjisi yüksek üç oyuncu; oyuncuların hayat verdiği karakterler derinleşmeye bu kadar müsaitken!

Gülizar’ın ilk otuz dakikasında hızlı çekim diyaloglar eşliğinde söylenip geçilenleri hikâye etmek tercih edilseydi böyle olmazdı. Şarkı söyleme hayaliyle yanıp tutuşan Gülizar, zorlama bir senaryoyla fuhuş çetesinin elinden kurtulup, varlığından henüz haberi olduğu zengin babasının çiftliğine savruldu. Neden? Hayatının imkânsız aşkı veteriner Murat’la tanışsın diye. Yerli diziler sağ olsun hayatımın aşkını hayatımın imkânsız aşkı ile değiş tokuş yaptı. Dizi aleminde bütün ruh ikizleri imkânsız aşk ateşiyle sınanıyor. Enişte, baldız, yenge, kayınbirader hangi kombinasyon uygun görülürse!

Ana karakterleri mümkün olduğunca erken karşılaştırmak, o karşılaşmadan sonra anlatacak sağlam bir hikayeniz varsa en tercih edilen yöntemdir. Ki Asmalı Konak bunu çok başarılı bir şekilde yaptı. Hikâye o kadar güzel aktı ki Bahar ve Seymen’in geçmişi bir an bile aklımıza gelmedi. Gülizar’da ise karakterlerin geçmişi çok sağlam olmasına rağmen, o zenginlik anlatılmadan hızlı çekim geçilince Fettah ikinci bölümde atıl duruma düştü. Tipik bir aşk üçgeninin içine hapsoldu hikâye.

İlk on beş dakika ne güzel başlamıştı halbuki! Gülizar ve Fettah’ın heyecanla söylediği şarkıya, gürültü muamelesi yapan komşu Gülbin ile Gülizar’ın diyalogları, kusursuz olmanın yanında, renkli bir mahalle hayatının müjdecisi gibiydi. Pazara diye evden çıkıp beş saat sonra eve dönen Gülizar ne yapar? Açım ben diyerek geçiştirmek yerine rüyasında biber dolmasına kıyma doldurmak, kıracak iki yumurta bulamamak nasıldır hikâye edilseydi! Hayalleri ile gerçekler arasına sıkışıp kalan Gülizar, o yoklukta çekilen klip, Youtube’a koyup keşfedilme hayalleri kurması. Bu arada hiçbir şey yapmadan fenomen olan bir karakter ilave edilip ince ince sosyal medyaya göndermede bulunulabilirdi.

Gülizar markette fiyatı yüksek olduğu için alamadığı peynire iştahla bakarken o peynirlerin üretildiği çiftliğe geçiş yapılsa. İlk bölümde buldum kaybettim yerine babanın ölümü 13. bölüme saklansa. Seyirci, ilk bölümün sonunda alamadığı o peynirin, tereyağının varisi olduğunu öğrenseydi Gülizar’ın. Bu esnada çiftlik hayatına ruh verebilmek adına baba oğul çatışması üzerinden aksaydı hikâye. Üç nesil, geleneksel bir işletme, kendini ispat edemeyen, babası tarafından kabul görmeyen bir oğlun düştüğü kumar tuzağı. “Büyük kumarbaz bu yakında her şeyi kaybeder” cümlesinden temiz on üç bölüm hikâye çıkar. İstenmeyen teyze cenaze günü tesadüfen çiftliğe sığınmasa da kocasının paraları nasıl kaybettiğine şahit olsaydık. Bu esnada dizi oyuncusu olmak için çabalayan evladın mücadelesinden ne renkli sahneler çıkardı.

Gülizar ses yarışmasına katılmaya heves etse ama heyecanına yenik düşerek seçmeleri dahi geçemese, tekrar tekrar şehir şehir seçmelere katılsaydı. İlk bölümde geçiştirilen diyaloglarla imha edilen hikâyeden doğru bir planlama ile on üç bölüm senaryo yazılırdı.

Gülizar’ın keşfedilmek, fark edilmek uğruna verdiği mücadele, en sonunda gece kulübünde sahneye çıkmayı kabul etmesine kadar giderdi. Ki Şerif’in hikayesi eşlik ederdi bu duruma. Bir kadının kendi isteği ve tercihiyle gece kulübü işletip, gencecik kızları sermaye etmesini anlamakta zorlanırım. Bambaşka hayaller peşinde o işe girişip, değişmek ve dönüşmek zorunda kalan bir Şerif hikayesi fazlasıyla ilgimi çekerdi.

Bu arada çiftlik hayatında Murat ve Mine arasındaki aşk olmadığı her halinden belli ilişkinin röntgeni çekilebilirdi. Murat’ınki minnettarlık çocukluk arkadaşını incitmeme inceliği, Mine’ninki ise tamamen saplantı ve takıntı gibi. Zayıf karakterli olduğunun her fırsatta altı çizilen, istediklerini elde etmek için intihara teşebbüs edecek gibi duran Mine’nin, babasıyla ilişkisini görmek hikâyeye zenginlik katardı.

Gülizar’ın yırtma hikayesi ile çiftlik hayatı ve gece kulübü hikayesi adım adım işlenseydi, büyük olaylar yerine detaylarla ilerleseydi hikâye, bir şansı vardı. Gülizar’ın büyük bir hayali ve ondan saklanan büyük bir sır vardı çünkü. Taciz, adam yaralama, cinayet gibi büyükçe olaylara hiç ihtiyaç yoktu ilk bölümden. Gülizar’ın bizim mahalle biraz bohemdir diye anlattığı tutunamayan mahalle sakinlerinden zengin hikayeler çıkardı.

Velhasıl kelam anlatacak o kadar naif hikâye, detay mevcutken yazık oldu Gülizar’a. 



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER