Yeni nesil televizyon

Yeni nesil televizyon
Sene 1996. Ortağı olduğum reklam ajansının ilk yılını tam da başarılı bir grafik çizerek geride bırakmıştık ki bir marka çaldı kapımızı. Bizden web sitesini yapmamızı istedi. Oysa biz konuya çok yabancıydık ama gelişmeye de bir o kadar açık. Sıvadık kolları başladık araştırmaya. İşte benim internetle tanıştığım gündü o gün ve de devamında ülkenin ilk kullanıcılarından biri olmuştum. Öyle ki telefonla bağlandığımız hat bile uzunca bir müddet bedava internet hizmeti sağladı, biz sayısı az olan ilk kullanıcılarına. Sonra ki gelişmeler zaten hepimizin malumu. İnternet mobil oldu ve bizim vazgeçilmez haberleşme aracımız olarak hayatımızın başköşesine kuruldu.

Bütün bu gelişmeler esnasında internet hızla hayatımıza yerleşirken, ben bir yazı okudum o günlerde. Önümüzde ki on yıl içinde basılı yayınlar yerini dijitale çevirecek diyordu yazı. O gün için inanması oldukça güçtü, cep telefonu bile çok yaygın değildi ama yazılanlar zamanla bir bir gerçek oldu. Gazeteler artık bayide değil telefonumuzdaydı, tıpkı alış veriş siteleri ve ihtiyacımız olan diğer her şey gibi. İyi de televizyon neden olmasındı? Galiba şimdi sıra ona gelmişti.

Televizyon hepimizin bildiği gibi reyting ölçümleriyle hayatına devam ettiği için içeriği çok değiştiremiyor, istese de radikal değişimler yapamıyor. Bu tip adımları atan yapımların ekran ömürleri de maalesef ki çok kısa oluyor. Hal böyle olunca birbirinin benzeri projeler içinde kalan televizyon, değişen dünyayı takip eden insanı cezbetmiyor ve kendini bu kesime izlettiremiyor. Yabancı dizileri takip eden kitleyi kazanmanın yolunu arayan kanallar ve yapımcılar da son dönemde dijital platformlarla bu işi çözme yoluna gidiyor. Birbiri ardına açılan kanallar, hayata geçirdikleri projelerle biz izleyicilerden iyi puanlar alarak yenilerine adım atıyor. Masum ve Fi bunların başında gelen yapımlar.

Fi-Çi-Pi üçlemesi son yıllarda severek okuduğum kitaplar arasında. Okuduğum bir kitabın uyarlamasını izlediğimde çoğu zaman hayal kırıklığına uğramışımdır. Bana kitapta ki tadı veren çok az işe rastladım bugüne kadar. Okuduğunu çok içselleştiren biri olarak görsel anlamda çoğu yetersiz gelmiştir bana. Fi ise okurken aldığım tadı izlerken de bulduğum o nadir işlerden biri oldu. Karakterler oyunculara cuk oturmuş ve kitap senaryoya çok güzel aktarılmıştı. Hak ettiği gibi de çok büyük bir başarı yakaladı.

Bütün bunların yanında bir başka konu da gerek biz izleyicilere gerek dizinin ortaya çıkmasında tüm emeği geçenlere çok fazla gelen bölüm süreleri. Herkesi yoran bu durumun önüne geçiyor dijital platformlarda yayınlanan yapımlar. Hem bütün gece bizi ekran karşısında oyalanmaktan kurtarıyor hem de senaryonun derli toplu olmasını sağlıyor. Her şeyden önemlisi de oyunculara ve kamera arkasındakilere daha insanca çalışma imkanı sunuyor.

Bugün Ranini Tv’de İlker Kaleli’nin yerli online dizi izleme platformlarından biri ile bir proje için anlaştığını okudum. Bu haberin gösterdiği gibi, bundan sonra da bu tip adımların daha da çoğalacağı aşikar. Sonuçta yapılanların ulaştığı başarı bu alanda yapılacak yeni şeyler içinde cesaret kaynağı. Biz izleyicileri aynı şeylerin içine hapsolmaktan kurtarıp, kendini yenilemiş farklı projelerle buluşturacağını umduğumuz ve süre doldurmak için boş sahnelerle bizi oyalamayan bu yerli online dizi izleme platformları, televizyonda ki vasatlığı ortadan kaldıracak gibi görünüyor.

Sonuçta dünya yerinde durmuyor peki yerli yapımlar neden yerinde saysın?

İzleyici gelişiyor o zaman neden reyting kurbanı olsun?

Değişim şartsa madem televizyon neden değişmeden kalsın?

Değişelim efendim hem de gelişerek değişelim… Mottomuz bu olsun….



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER