Geçtiğimiz yıl ilk sezonunu tamamlayan ve 23 Temmuz’da yeni bölümleriyle izleyiciyle buluşmaya hazırlanan “Insecure”, HBO’nun son zamanlarda en ilgi gören dizilerinden. Şimdiden kendine fanatik hayran kitlesi oluşturan dizinin bu popülaritesinin ardında tek bir isim var: Issa Rae. 2011’de başlattığı “Awkward Black Girl” isimli Youtube şovuyla, özellikle Afro Amerikalılar’ın büyük desteğini alan Rae, bu sayede HBO tarafından keşfedilip, kendini milyonlarca izleyicinin karşısında bulmuş.
Yaklaşan Emmy ödülleri nedeniyle geçtiğimiz hafta Los Angeles’ta verilen davette fanatik hayran kitlesiyle buluşan “Insecure” dizisi yazar, yönetmen ve oyuncuları, yeni sezona dair ser verip sır vermemeye özen göstererek, kâh çekimleri yad edip kâh fakirlik günlerinden bahsederek hoş bir sohbet gerçekleştirdiler. Bu arada, fanatik hayran kitlesi dediğimde bunu laf olsun diye söylemiyorum zira %99’unu Afro Amerikalı kadın izleyicilerin oluşturduğu kitle, dizinin her sahnesini ezbere bilmesinin yanı sıra, söyleşi boyunca her söylenene çığlık çığlığa bağırıyor. Nitekim davet sona erdikten sonra, herkesin sahneye atlaması yüzünden ekip rahat 30-35 dakika daha salonda mahsur kalıyor. Eminim HBO yöneticileri, hem Los Angeles’ta yaşayan gençlere, hem de Afro Amerikalı kitleye bu denli hitap eden diziyi ikinci sezonda yenilemekten gayet memnundur.
Yıllarca New York’ta, efendime söyleyeyim Portland’da, Los Angeles görünümü verilmiş Atlanta’da çekilen diziler, filmler, şovlar izledik ama bu aralar Los Angeles’ta geçen diziler gittikçe artmaya başladı sanki. Tabii burada çekim yapmanın tercih edilmemesinin en önemli sebebi, ironik bir şekilde Hollywood’un yaratıldığı yerde prodüksiyonun son derece maliyetli olması. Neyse ki Amazon, Netflix, Hulu ve HBO dörtlüsünün yüksek ve yaratıcıya (neredeyse) sonsuz özgürlük tanıyan bütçeleri nedeniyle bu sorun biraz olsun aşılmış görünüyor. Velhasıl-ı kelam, bizzat Los Angeles’ta çekilen ve hali, tavrı, duruşu son derece “LA vari” olan dizinin mekanlarının birçoğu, LA sakinleri tarafından şıp diye tanınacak bilinirlikte. “Bu neden önemli?” diye sorarsanız, “Dizinin çekici bir diğer yanı da, içinde geçtiği şehirdir.” derim ve konuyu kaparım.
Söyleşiden önce, dizinin pilot bölümünü, fanatik hayranların çığlıkları eşliğinde izliyoruz ve akabinde sahneye, mevzubahis bölüm dahil birçok bölümü yöneten Melina Matsoukas, baş yazar Prentice Penny ile oyuncular Yvonne Orji, Jay Ellis ve Issa Rae çıkıyor. Bu arada, dizinin tüm yazar kadrosunun da izleyiciler arasına olduğunu belirtmek isterim. Tam destek, hep destek.
Söyleşinin başında, dizinin ilk sezonu bittikten sonra ekibin ne yaptığını öğreniyoruz: New Orleans’a gidip dağıtmak. Issa Rae, 72 saat boyunca “şampanya diyeti” yaptığını söylüyor. Parti faslı bittiğinde, oturup ikinci sezonu planlamaya başladıklarını anlatan oyuncu, dizideki çoğu olayın gerçek hikayelerden esinlenerek yazıldığını söylüyor.
“Yazım aşamasında, sürekli gerçek hikayelerden besleniyoruz. Dizide gördüğünüz çoğu olay, gerçekten bir yazarın ya da benim başıma gelmiş durumda. Oyuncular bazen durumu abartılı bulup, yazılanları hayal gücümüzün ürünü sanıyorlar ama bunun gerçekten başıma geldiğini söylediğimde duruma inanmakta güçlük çekiyorlar. Hatta oyuncuların anlattığı birçok hikayeyi de çalıp, senaryoya eklemişliğimiz var. Tabii ki kimseye yazar payesi vermeden.”
Prentice Penny de ikinci sezonu planlarken, mimosa olsun, sek şampanya olsun yine içip durduklarını belirtiyor.
“Her zaman, hikayelerimizin daha önce anlatılmamış bir şeyler olmasına özen gösteriyoruz. Bir odada oturup her şeyi planlamanın yanında, işleri doğal akışına bıraktığımız da oldu.”
Sanırım doğal akıştan kasıt, biraz daha şampanya ve o gün başlarına gelen olayları not almak.
Oyunculardan Jay Ellis, sette bir yerde tıkandığında, o gün çekimlere gelen yazarlardan birine yanaşıp, açık açık senaryodaki hikayenin kimin başına geldiğini sorduğunu söylüyor.
“Kafama takılan bir şey olursa, yazarlardan beni yönlendirmelerini istiyorum. Senaryodaki olayın kesinlikle yazarlardan birinin başına geldiğine emin olduğumdan, hikayenin başını, sonunu bilmek karakteri yaratırken çok faydalı oluyor.”
Issa Rae, pilot bölümü, özellikle de kendisiyle aynı ismi taşıyan karakterin aynaya bakarak kendini motive ettiği sahneyi favorisi seçerken, yönetmen Melina Matsoukas da yedinci bölümde, Issa Rae ile Yvonne Orji’nin Malibu’dan döndüğü sahneden, çat diye koltuğun üzerindeki seks sahnesine geçişi çok sevdiğini söylüyor.
Dizideki karakterlerin yolculuğundan söz açıldığında, yazar Prentice Penny, özellikle Issa Rae’nin oynadığı karakterin değişiminden bahsediyor:
“İlk bölümde Issa Dee, “Agresif bir şekilde pasifim.” diyor. Dizinin son bölümlerine geldiğimizdeyse pasifliği tamamen bir kenara bırakıp, durumlara agresif tepkiler vererek, bir şekilde hayatının kontrolünü ele geçirmeye çalışıyor. Bu da kendi içinde etkileyici bir yolculuk.”
Dizide en yakın arkadaşları oynayan Issa Rae ve Yvonne Orji gerçek hayatta da son derece yakınlaşmış durumda ve söyleşi boyunca birbirlerine iltifat edip duruyorlar. Ekibin tamamı da bu projede yer almaktan ne kadar mutlu olduklarını takriben yirmişer kez söylüyorlar. Ne var ki, Yvonne Orji ve Jay Ellis, söyleşinin komedi ödülünü kapıyorlar zira konu, Orji’nin ünle baş etmesine geldiğinde, ilginç hikayeler ortaya çıkıyor. Jay Ellis’in anlattığına göre, bizdeki bir liralık dükkanların muadili olan Dollar Store’a gitmeye bayılan Orji, dizi büyük popülarite yakaladıktan sonra, arkadaşlarının itirazlarına rağmen oraya gitmekte ısrarcı olmuş. Kendi deyişiyle o dükkana spesifik olarak, sadece “Yer fıstığı ve buz” almaya giden Orji, herkesle fotoğraf çektirmekten dükkandan bir saat boyunca çıkamamış. Bu olaydan sonra, arkadaşları onun adına dükkandan alışveriş yapıp, üzerinde “Dollar Store” yazan poşetleri oyuncunun kapısına bırakmaya başlamışlar. Jay Ellis, Orji’nin, her yerde zaten bir dolar tutan buz ve yer fıstığı için kalkıp Dollar Store’a gitmesiyle bayağı dalga geçiyor. Yvonne Orji bu noktada söze giriyor:
“İşsizken ve bir dolara bile muhtaçken o yer fıstıklarının tadı o kadar güzel geliyor ki, para kazandıktan sonra bile bundan vazgeçemiyorsunuz. Bu anlamda bende hiçbir şey değişmedi. Arada bir daha havalı, büyük yerlere de gidiyorum ama Dollar Store’un yer fıstığının yerini hiçbir şey tutamaz.”
İzleyicilerden biri, her gün kendilerini nasıl motive ettiklerini sorduğunda, Issa Rae, işi gücü bırakıp güneyde kafe açmayı hayal eden tüm ofis çalışanlarını derinden yaralayacak bir cevap veriyor:
“Geçen gün çekimler için sabah 4’te uyandım. Bayağı söylendim, kalkmak istemedim ama günün sonunda, sevdiğiniz işi yaptığınızda, buna bile alışıyorsunuz. Sete gitmek için sabah 4’te kalkmak, nefret ettiğim ofis işime giderken sabah 8’de kalkmaktan çok daha kolay geliyor. Beni hayatta motive eden şey, sevdiğim işi yapmak.”
Insecure, 23 Temmuz’da, Game of Thrones’un yedinci sezonunun ikinci bölümünün hemen ardından yeni sezonuna başlıyor. Söyleşide gelecek sezona dair tek bir şey öğrenemesek dahi, ilk sezondan çok daha çılgın olacağının garantisini aldık. İzleyelim görelim.