Bu alemden bir Poyraz Karayel geçti...

Bu alemden bir Poyraz Karayel geçti...
Onları bu halde bırakmayı o kadar isterdik ki...
Bu yazıya başlamadan önce çok düşündüm. Dile kolay iki yıldan fazla süredir izlediğimiz Poyraz Karayel'e veda etmiştik. Herkes bahara girmenin sevincini yaşarken biz çoktan ailemizin parçası haline gelen Poyraz, Ayşegül, Bahri, Sinan ve diğerlerinin ardından el sallayacaktık. Mutlu bir son görmeyeceğimiz belliydi, ama içimizde ufacık bir umut kırıntısı varsa da gerek daha önceki bölümlerde çıtlatılan ufak bilgilerle, gerekse Ethem Özışık'ın tweetleriyle beklentilerimizi buna göre ayarlamamız gerektiğini anladık. Kaldı ki Oğuz Atay ruhunun her tarafına sindiği bir dizi olarak sanırım mutlu son klişe dururdu. Bekleyişimiz sürerken her sayılı gün gibi 1 Mart da çabucak kapımızı çaldı...

Önce içeri almak istemedik o günü, ama kapı baca dinlemeyip pat diye girdi. Saatler geçmesin isterken bir anda 20.00 oldu ve 81 bölümdür büyük hevesle izlediğim o jenerik bitmesin diye dua eder hale geldim. Bölümün ilk 1 saatinde küçük çaplı bir katliam yaşandı desek yanlış olmaz. Tüm olaylar çözülürken Savaş, Fatih ve Girişim üyelerini sonsuzluğa gönderirken birçok figüran da pert oldu tabii. Poyraz tehlikeli gülüşüyle peynir ekmek gibi adam öldürdü ve intikamını aldı. Herkesin bu kadar mutlu olması kafamızı karıştırdı, çünkü daha önceki deneyimlerimizden bunun fırtına öncesi sessizlik olduğunu biliyorduk.

Kader yüzünün yarısı yanmış bir kadın olarak ortaya çıkıp son oyununu oynadı onlara...

Ama kader o kadar uslanmaz bir meretti ki, bu kadar badireden sonra bile pes etmedi ve sonunda her şeyi değiştirdi. Kader dalga geçercesine tam 3 kez bıçak sapladı ona, en sonuncusu atar damarına geldi. Dünyanın en güzel Ayşegül'ü, dünyanın en saçma yerinde ve sadece 19 dakika gibi bir süre içinde hayata gözlerini kapadı. İyi ya, annesine, kardeşine, hiç doğmamış kızına, en yakın arkadaşı Sema'ya kavuşmuştu. Kendini bununla avuttu Ayşegül ama nafile. Çünkü ayrılmak zordu, böyle bir şekilde ayrılmak daha zordu, Poyraz'dan ayrılmak ise en zoruydu. 

Her şeye rağmen yaşamaktan memnundu, ama her şey için çok geçti artık. Poyraz'a son kez dokunmaktan başka çaresi yoktu. O el hem Poyraz'a, hem de kalplerimize değdi. Poyraz feryat etti, bizim ciğerimiz söküldü. Arabalar yanlarından vızır vızır geçen Poyraz, Ayşegül'ü son kez kucağına aldı. Zaman bir anlığına durdu, ama bizim gözyaşlarımız durmadı. Ve Müzeyyen Ayşegül Umman 36 yıllık yaşamına birbirinden özel anılar ve acılar sığdırarak başka bir dünyaya göçtü.

Yaşamaya karşı verilebilecek en iyi tepki delirmekti, Poyraz da bunu yaptı.

Ve Poyraz sonunda sevgili deli kardeşlerine kavuştu. 'O ben değilim' demişti, ama bir şekilde onun da yolu düştü oraya. Ha zaten ilk bölümden beri manyaktı, ama bu son yaşananlar onun için bile çok fazlaydı. Ayşegül'ün ölümünden bir süre sonra elinde balonlarla deniz kıyısındaki bir bankta son kez selam verdi bize. Hikmet Benol, Turgut Özben, Süleyman Kargı ve diğerleriyle aynı masada mutsuzlar için kadeh kaldırdı. İsyanını etti, sonra da kuytu bir köşeye çekildi.

'Bir mucize olsun' aslında çok romantik bir istekti, çünkü odanın duvarında da yazdığı gibi mucizeler hiçbir zaman gerçekleşmiyordu. Gerçekleşse bile hiçbir şey eskisi gibi olmuyordu. Ayşegül ile bindiği kırmızı karavan Poyraz'ın sözde ölümünü getirmişti, yeşil karavan ise Ayşegül'ünkini. Belki tek ciddi mucize Poyraz'ın 2 yıl sonra geri dönmesiydi, ancak birlikte geçen birkaç aydan sonra mutsuzluk yine kapılarını çaldı ve ikisinin de hevesini kursağında bıraktı.

Bu son, bizim de sonumuz oldu Albayım...

Şu an ne söylesem bilemiyorum. Poyraz Karayel'siz tam 1 hafta geçti ve hala yarattığı boşluk kapanabilmiş değil. Bir yandan sabaha kadar konuşmak istiyorum, diğer yandan da daha fazla üzülmemek için susmak geliyor içimden. Ama biraz daha yazacağım, çünkü bir ülkede veda edilecekse onu da en iyi biz ederiz. Poyraz Karayel biraz da böyle bir diziydi aslında. Sık sık yol ayrımlarına getiriyordu bizi. Ama yanımızda öyle yoldaşlar koymuştu ki, birkaç kayıpla da olsa tüm bu sapa yolları bir şekilde atlattık. 

Kendi adıma konuşacak olursam aldığım zevk hiçbir zaman yok olmadı, aksine her bölümde katlanarak arttı. Özellikle finalin son sahnelerini görünce bundan daha çok emin oldum. Bu arada evet, finali kesinlikle beğendim. Ölü sayısının çok fazla olması veya son sahnelerin ajitasyon dozunun uzatıldığı gibi yorumlar gelse de ben bunların hiçbirini takmadım. Çünkü Poyraz Karayel kusurlarıyla kusursuz bir diziydi ve söz konusu akılda kalıcı bir final yapmaksa bunun üstesinden fazlasıyla geldi.

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER