Hülya’yı anlamak şiir okumak gibi, hem de öyle bir şiir ki
usta bir şairin kaleminden… Bilirsiniz şiir okumak epey farklıdır düz metinden;
şair hangi hislerle yazmış az çok anlarsınız kelimelerin dansından ama
seslendirdiğiniz şairin yazdığı değil sizin okuduğunuzdur. Kendi duygularınızı
katarsınız, gün olur coşku, gün olur korku, çoğunlukla bir tutam hüzün, çokça özlem…
Dolayısıyla okuyanın vurgusu, anlamak/ anlatmak istediğiyle yazanın anlattığı
arasında fersah fersah uzaklık olabilir. Bu nedenle Hülya’yı değerlendirirken birbirinden
farklı yorumların yapılmasının nedeni tam olarak budur bana göre. Kendini bir
başkasına (Hülya) yansıtarak görmeyi istemek, kendini başkasına (Hülya)
söyleyerek işitmek, başkasına (Hülya) öğreterek kendini öğrenmek gibi…
Bu nedenle yazıda hemfikir olmadığınız bölümler
olabilir, ‘bence’ olduğunu hesaba
katarak okumaya devam edin lütfen…
Madem şiirden söz açıldı en güzel aşk ve ayrılık şiirlerinde
imzası olan Ümit Yaşar Oğuzcan’ın oğluna ithafen yazdığı rivayet edilen ‘Beni
kör kuyularda’ şiiri 43 bölümdür izlediğimiz Hülya - Kerim’e ne kadar da uyumlu
değil mi?
Beni
kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bırakın sevdiğini kör kuyulardan çekip almasını, geride
bıraktığımız bölümlerin ışığında karanlıkta
eli tutulmayacak bir adam Kerim. Yanındakini aydınlığa çıkartmaz, daha
doğrusu çıkart-a-maz.
Belki de kalbini pırpır attırmayan bir adamın (Hazer)
aydınlıkta elini tutmaktan daha iyidir karanlıkta beklemek yanı başında
ateşinden kavrulduğun adamla (Kerim). Aşk dediğin böyle bir şey olabilir
mi?
İnsanlık tarihinde nice güçlü kalem aşkın sayısız tanımını
yapmıştır elbet ama biz insanoğlu yazılan çizilenden öte başımıza geldiği
ölçüde tanımlıyoruz aşkı. Bu nedenle Hülya ve Kerim özeline baktığımda aşkla
değişmek karşındakine şekil vermek değil onun için istemsizce şekil almak,
çabalamak, bununla birlikte onu olduğu gibi sevmektir bana göre. Bu ilişkide bunu
göremediğimiz çok açık olsa da farklı açılardan baktığımızda delicesine
aşıklar, öyle değil mi?
Yazı devam ediyor..