Serinin ilk filmi ne kadar kitaba sadıksa bu da o derece sadık bir filmdi. Durum iyi diyebiliriz yani. Ama tabii ki bazı farklılıklar yok değil. Mesela Christian'ın psikiyatristi Dr. Flynn ve Kate'in kardeşi Ethan filmde yok. Ana'nın yeni koruması Sawyer'ı da görmüyoruz. (Gerçi onu gelecek filmde göreceğiz) Dert olmuyor yoklukları ama nihayetinde koymamışlar işte.

Bolca seks sahnesi var ama içinde dondurma ve bilardo masası içereni yok mesela. Bazı ufak tefek detaylar da var ama bence onlar filme kalsın. Dediğim gibi, rahatsız olmuyorsunuz.

Bu seriyle ilgili en kafama yatmayan ve olmaz olan Dakota Johnson'ın kendisi. Tamamen batırmayayım, elinden geleni yapmış da her insanın elinden gelen de bir yere kadar sonuçta.

Kadın cilve yapmaya ve seksi görünmeye çalışınca nasıl olmuyor anlatamam yani. Anlatılmaz da belki yaşanır. Tamam Ana'nın kendisi de çok farklı bir şey sayılmaz da böyle bir şey değil yani. Ama diğer yandan normal bir sahnede veya dramaya kayması gerektiğinde göze batmıyor. Jamie Dornan'ın varlığı zaten yetiyor ve ben onu Christian karakterine yakıştıranlardanım.

Elena beklediğimden biraz daha iyiydi, o yüzden Kim Basinger'e sevgiler. Mia'yı oynayan Rita Ora'yı sevecen yapalım derken bu sefer biraz ipin ucunu kaçırmışlar sanki. Gerisine bir diyeceğim yok. Şimdilik gelecek filmde Tyler Hoeclin'in Boyce Fox'unu, Brant Daugherty'nin Sawyer'ını ve Arielle Kebel'in Gia Matteo'sunu merak ettiğimi söyleyebilirim.

Geçen filmde de olduğu gibi soundtrack işini çok iyi becermişler. Zayn ve Taylor Swift'in birlikte seslendirdiği I Don't Wanna Live Forever şarkısı daha film çıkmadan olay olduydu zaten. Üstelik bana kalırsa filmde kulağıma ondan daha iyi gelen bir-iki şarkı da oldu. Kullanıldıkları yere iyi uymalarından dolayı da olabilir.