Poyraz Karayel ve dünyası

Poyraz Karayel ve dünyası
Sıradan bir okul günü, evde miskin miskin otururken battaniyeme sarılıp televizyonu açıyorum. Kanal D'de bir tanıtım. Bir baba, bir çocuk bir de çok güzel bir kadın. Kayalıklar üstünde aşk üzerine konuşan kader üçlüsü.. Bu üçlüyü kaderin bir araya getirdiğini daha sonra anlayacaktık. Anlamadan önce içimdeki tarifsiz merak duygusuyla beklemeye başlamıştım.. Beklerken de dünyalarına çoktan dahil olmuştum.
 
Poyraz'ın o kocaman kalbine tutunmak, cümleleri ile hayata naif selamlar çakmak, Albay'ını sizinle de paylaşsın istiyorsunuz. Aynı zamanda hem babanız hem sevgiliniz olsa nasıl olurdu sorusunu soruyorsunuz.
 
Sinan üzülünce sanki dünyadaki bütün Sinanlar üzülüyor, bütün Sinanlar'ın Poyraz gibi babası olsa diyorsunuz.
 
Ayşegül’ün derin ve hassas dünyasına yolculuk yaparken; kar küresinde kar tanesi olmayı, kahve kupasını iki eliyle tutarken Poyraz’ı onun ağzından dinlemek istiyorsunuz.
 
Hayalinizde Bahri Baba’nın destansı cümlelerini dinlerken meşhur dedelerimiz ile rakı kadehi tokuşturup hayatın adaletsizliği hakkında konuşmak istiyorsunuz..  Avukat Sema Reis'ten nasıl güçlü olunur sorusunun cevabını almak da sevdaya dahil üstelik.
 
Yeri geldiğinde hayatı boyunca sevgiyi başka yollardan kazanmak isteyen ama sevginin sadece yürek yoluyla geldiğini unutan Songül’ü ve sert görünümünün arkasında çok güzel sevgiler saklı olan ama hayatı boyunca babasına iyi evlat olduğunu göstermeye çalışırken psikopata bağlayan Sadrettin’i de çok seviyorsunuz..
 
Gönlümüzde nice tahtlar kurmuş iyi ve kötü bütün karakterler; iyilerin olduğu kadar kötülerin de insana hayat dersi verebileceğini gösterdiler bize.. Ve sorular sordurttular bu kadar bölüm boyunca sıkılmadan cevaplarını aradığımız..
 
Tutunamamış bir insana ne kadar daha vurulurdu mesela? Neden her olayda en günahsızlar zarar görürdü? Büyük insanlar kavgalarına çocukları neden alet ederdi? Bir baba evladına, bir âşık aşkına kavuşmak için nelerden vazgeçerdi? Baba olmak sadece biyolojik bir mesele miydi yoksa yüreğinde baba olma duygusu barındıran herkes baba olabilir miydi? Aşk, yaşamın olduğu gibi ölümün de anlamı mıydı?
 
İşte bütün bu sorularda kendinizi bulup cevaplarını aramaktan sıkılmıyorsanız sizde Karayelci olup onu sevmek ve yaşatmak istiyorsunuz demektir. Ben tam iki yıl önce bu dünyaya iyi ki dahil olmuşum diyorum. Bu dünya iyiler ve kötülerin beraber barınmaya çalıştığı küçük ve adil olmayan bir yer.. İyi veya kötüye ait olmayı düşünmeden sadece ama sadece tutunmaya çalışmak da bizim asıl meselemiz. Ahmet Poyraz Karayel bize dünyada üç tip insan olduğunu gösterdi. İyiler, kötüler ve tutunamayanlar..
 
Peki, siz hangisi olmayı tercih edersiniz??



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER