Hayat Şarkısı: Sözler nerede bitiyor, hayat nerede başlıyor sen de öğreneceksin Kerim Cevher

Hayat Şarkısı: Sözler nerede bitiyor, hayat nerede başlıyor sen de öğreneceksin Kerim Cevher
Hayat Şarkısı… Hayatın şarkısı… Mahinur Ergun hikayeyi notalara öyle güzel döküyor, Cem Karcı ve ekibi öyle mükemmel performans gösteriyorlar ki her hafta Salı akşamları kırmak, incitmek pahasına alternatif planlarımızı erteleyip ekran başına geçiyoruz. Zaman ne çabuk geçti, dile kolay “41 kere Maşallah” demeye birkaç gün kaldı.
 
Mükemmelliğin içinde gün oluyor genel akışta karaktere ait bir nota kulağımızı tırmalıyor; bana göre bu bölüme dair Kerim’de olduğu gibi… Ya da bir sahneye ait melodi forte beklerken lento olarak (*) çalınıyor, üzülüyoruz; bana göre bu bölümde Kerim’in gerçeklerle yüzleşmesinde olduğu gibi... Ama melodi her şartta o kadar güzel ki, gelecek hafta yine ekran karşısında olacağız ve kendi şarkımızda iki saati aşkın süre boyunca yer vereceğiz…
 
Yine de Kerim Cevher’e kırgınlığımı yazıya dökmezsem rahat edemeyeceğim.
 
Öğrendiklerine öyle hazırlıksız yakalandı ki, son dönemde yüzleştiklerinin ağırlığı eza cefa bilmeden bu yaşa kadar ulaşması neticesinde çok daha fazla can yakıcı olabileceğini gösterdi bizlere… Hayata Cevher prensi olarak gözlerini açmış olmak Kerim’e atfedilecek bir suç olamaz, ama günün sonunda ona yük olduğu aşikar. Her ne kadar nimetlerinden memnuniyetle sonuna kadar faydalansa da belki o da istemezdi yarışa birkaç puan önden başlamayı; bırakın ailesinin büyük engellere müdahalesini, ayağına takılıp tökezlemesine neden olmasın diye yoluna çıkan çakıl taşlarını bile toplamasını…
 
Aileni düşün ve söyle bakalım Kerim Cevher… Sana çocukluğundan beri paşa statüsünde ihtimam gösteren Cevher kadınları, para musluğunu kapatacağım tehditlerine rağmen tam destek veren baban, senin iyiliğini kendi seçimlerinin önünde tutan ağabeyin Hüseyin; yöntemini takdir etmesem de seni ailesiz duygusuz hayatından çekip çıkaran Hülya hep hayatı kolaylaştırmadı mı senin için?
 
(Sabah saatlerinde radyoda Gripin’in performansıyla “Dalgalandım da Duruldum” şarkısına rastladım, gün içinde dilime pelesenk oldu. Yazıya devam ederken birden yine mırıldanmaya başladım. Henüz dilediğimce Kerim’e serzenişte bulunmaya başlamadığıma göre bu bir işaret olabilir mi?)
 
Dalgalandım da duruldum/ Koştum ardından yoruldum/ Binlerce güzel sevdim de/ En son sana vuruldum...
 
Geride bıraktığımız bölümlerde çeşitli kesitlerle dalgalanıp durulan Kerim izledik… Ama şarkıyı Kerim’e uyarlayınca ‘koştum’ biraz garip kalıyor değil mi? Sahi Kerim Cevher bugüne kadar akademik kariyeri dışında ne için koşmuş, yorulmuş olabilir? Belki benim hatırlayamadıklarım olabilir ama binlerce güzel sevdiği, en son Hülya vurulduğu ne kadar doğru ise onun arkasından hiç koşmadığı da bir o kadar kesin ve net.
 
Dalyan’daki şelale sahnesini hatırlayın; Hülya nasıl da haykırmıştı: “…Sıfırdan yarattım bizi, şu kadarcık emeğin yok senin bize.” Hepimiz Hülya’ya hak vermedik mi? Hülya ilmek ilmek işledi özlemle yeniden bir araya gelmesini arzu ettiğimiz HülKer’i…  

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER