Vatanım Sensin: Yüreğe düşen ilk cemre

''Ve senin yanında öylesine huzurlu öylesine huzursuz, 
Öylesine baskı altında ve öylesine özgürüm ki...''****
İmkansızı, mümkün olmayanı isteyecek kadar sevdaya düştükten sonra geri dönülmez bir yola çıkarsın. Karşına çıkacak kişiler olacaktır. Birbirinize ait olmadığınızı söyleyeceklerdir size.’’O Yunan Teğmen’den uzak olsun.’’ der kimisi, kimisi de ‘’Kaldı ki senin bir Türk kızı ile izdivacın söz konusu dahi olamaz.’’ der. Ama gönüle o bir damla sevda ateşi düştüyse eğer, kimseyi dinlemez yüreğin. Çünkü her yeni güne başlamanın, her nefes alışının sebebi odur. Tıpkı bahsedilen her konuda onu aramaya çalışman gibi. ‘’Hilal mi ?’’ dersin. Çünkü aklında olan onun yüzüdür, onun elleridir, onun gözleridir. O boğazında bir düğümdür, her imkansızlıkta gömleğinin yakasını sana dar eden. İnsan bu, hata yapmaya meyillidir, doğasında var. Gerçeği bulana kadar elbet yalpalayacaktı Leon. Elbet yanlış yollara sapacaktı. Yıldız gibi parlayan gözlerin anlık ışıltısına kapılırken asıl yüreğini titreten bir çift gök mavisi göze gecikmesinin sebebi buydu.
 
Hilal nasıl Leon’un vicdanının pusulası ise Leon da Hilal’in kalbinin pusulasıydı. Hilal bu sevda da yanlışlara, çıkmaz sokaklara sapmadan ilerliyordu. Onun adım attığı bütün yollar karşısına Leon’u çıkarıyordu. Tıpkı kendi canına karşılık Leon’un canının istendiğindeki gibi. Şaşkındı Smyrna kabullenemiyordu. ’İnsanın şah damarından ellerine, dizlerinden gözlerine doğru  ne vakit yürümüştü o sızı?’’ Ne vakit bir Yunan Teğmeni’nin yaşaması için kendisinin yaşaması gerekmişti? Kader ne vakit onların yollarını bir eylemişti? Memleketini sevdiği gibi bir insanı sevmeye başladığından beri daha ürkek, daha savunmasız olmuştu. Karşısında dimdik durabildiği Kral These’yi görüp yüreğini susturup, kontrol etmeye çalışması kendi içinde verdiği bu savaşta yeni olması bu yüzdendi.
 
‘’Ben onun için iyi biriydim, o benim için vazgeçilmezdi.’’****

Leon’un dudaklarından nasıl emin çıktıysa ‘’Hilal’’ Smyrna’den de bir o kadar tereddütle döküldü ‘’T-Teğmen’’ kelimelerin bir araya gelmekte zorlandığı bir anda nasıl güçlü durabilirdi ki Smyrna? Önünü göremediği bu sisli ve karanlık yol için bir ışığa ihtiyaç vardı. ’’Sizin yanınıza gelmiş olabileceğini düşündüm. Malum aranızda hiçbirimizin tasvip etmediği bir münasebet var.’’ sorusu bunun bir çabasıydı. Ama bilmiyordu ki ona pusula olacak Kral These’nin yüreğindeki yerini. Gözlerindeki denizin derinliğine şahit olduktan sonra içinde bir parça bile ışıldayan yıldız kalmadığını bilmiyordu. ‘’Yıldız hanımla aramızdaki münasebet… Dostluktan ibaret.’’ diyerek yol gösterdi ona These. Önünü göremediği yollara ışık oldu. Benim artık onunla konuşma sebebim sadece sensin, senin için görüştüm dedi üstünü süslü sözcüklerle örterek. Böbürlenmedi, kendini nasıl tehlikeye attığını onu kurtarmak için verdiği çabaları bir bir dizmedi. Sadece baktı… Onu yaşatmış olmanın mutluluğunu yansıtırcasına daha çok severek baktı. Anlatamadıklarını bakışlarına yansıttı Kral These. Tıpkı ona teşekkür edemeyen Smyrna’nin yaptığı gibi. Sadece ‘’Duydum.’’ diyebildi usulca..’’ Tuzağa düşürmüşler sizin canınıza karşılık bizi bırakmışlar.’ Gözlerini kaçırdı Kral These gözlerinin içine bakarak nasıl diyebilirdi ki ‘’Mühim olan sizin iyi olmanız.’’ diye. İki yürek içinde ağır bir imtihan olan o an, akıllarına gelince zorlanmaları nasıl büyük bir sevdanın yeşerdiğinin belirtisiydi. Kaybetme korkusunu tatmıştı Leon, acıların en büyüklerinden biri ile sınanmıştı. Yine gömleğinin yakaları dar gelmiş olacak ki derin bir nefes alarak devam etti cümlelerine ’’O ceza infaz edilseydi çok yazık olurdu.’’ Kral These’nin bakışlarının ateşinde yanmaya başlayan Amazon hemen kalkanını kuşanmıştı yine ‘’Türklerden nefret eden bir Yunan Teğmeni bir Türk kızının hayatını mı düşünüyor?‘’ diye sordu. Ama Kral These’nin savaşının kendisi ile olmadığını bilmiyordu ki. O kendi gardını kuşanmış beklerken duydukları hiç beklemediği bir cephede mağlup etmişti onu. Sevgisinden emindi Kral These bu yüzdendi Smyrna için uğraş verirken hep ona doğru bir adım atanın kendisi olması. Ona hissettiklerini söylerken hep bir adım daha yakın olmak istiyordu. Sevmeyi öğretiyordu Hilal’e. Gerçekleri söylemekten korkmamayı öğretiyordu. ‘’Sizi anlıyorum.’’ diyordu. ‘’İçinizde kopan fırtınayı, isyanınızı… Vatanınız için kendinizi nasıl feda edebileceğinizi gördüm.’’ diyordu. Kaçınmıyordu gerçekleri söylemekten, ondan nasıl etkilendiğini dile getirmekten. Gözlerine uzun uzun bakmaktan çekinmiyordu. Karşısındaki Amazon’un ona bakarken ürkek bir serçeye dönüşmesini büyük bir sevda ile izliyordu.
 
Yol uzun ve meşakkatli. Amazon’u tanıyordu Kral These onun asla pes etmeyeceğini de biliyordu. Ona hayran olmasının sebeplerinden biri de bu değil miydi? Onun içine akıttığı sonsuz cesaret sayesinde gitmesini istemediği için tutmadı mı kollarından‘’Bir müşkülünüz bir ihtiyacınız olursa ben buradayım’’ demedi mi?
 
Smyrna’nin yüreğindeki hazan mevsimi bitmiş, baharın müjdecisi ilk cemre yüreğine düşüp kor gibi yakmaya başlamıştı. Mızraklı ve kalkanlı Amozon için değişim rüzgarları özgürce esmeye başlıyordu. Ilık meltemin kokusunu peşinden getirerek ilerliyordu yolunda Kral These. Dingin denizlerde ilerlemek iken niyeti, okyanusların en büyüğüne ev sahipliği yapan bir çift göze esir olmuştu. Elinde bir pusula ile onun kalbine doğru sürüyordu dümenini. Smyrna her ne kadar kaçmak istese de bu sevdadan, ne kadar zehire benzetse de ona bir tas bal uzatan Kral These’nin sözlerini çoktan teslim olduğunun farkında değildi.
 
Savaşacaktı Smyrna bundan sonra daha çok savaşacaktı. Boynuna geçirilen bir ip ile değişecek değildi. Başlayan milli mücadele ile daha çok güçlenecekti Smyrna’nin yüreğindeki memleket sevgisi.Yeni çıkmazlara sokacaktı kendini. Zira artık mühim değildi. Çünkü onu her türlü müşkülden koruyacak,‘’Ben buradayım.’’ diyen biri vardı.Eskiden Türklerden nefret eden bir Yunan Teğmen’inin de dediği gibi ‘’Önemli olan Hilal’in iyi olmasıydı.’’ artık.
 
 
-Resimler Twitter’dan alıntıdır.
*/***/****- Kafka-Milenaya Mektuplar
**- Kafka- Baba’ya Mektup
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER