Verdikleri kararlar bir
tesadüfle birleşince bir dans sahnesinde oyuncu ve izleyici olarak ‘Bir Çocuk
Sevdim’ eşliğinde karşılaştılar. Ve her hikaye bir karşılaşma ile başlar. Bu
karşılaşmada Ali’nin hayran bakışları kadar Derin’e yaşattığı, soyadının
gölgesi olmadan sadece dansıyla fark edilmiş ve beğenilmiş olmanın keyfini
sevdim.
Ali ve Derin’in
birlikte geçirdikleri ilk günde Ali geçmişini ve acısını açıkça anlatmayı
tercih etti, adını ve yaşamını gizlemeyi tercih eden Derin’in aksine… Bir daha
karşılaşmayacaklarını düşünerek vedalaşmaları Ali’nin Derin’in söylemediği
gerçekler olduğunu bildiğini ama samimiyetine inandığını düşündürdü bana.
Birlikte geçirdikleri
ilk gün de ilk karşılaşmaları kadar etkileyici oldu hem Ali hem Derin için.
Hayallerini paylaşamadığı bir ailenin gölgesinde yaşayan Derin için ‘hayatında
en iyi tanıdığı yabancı’ oldu Ali, Ali içinse ‘nefret ettiği şehri lunaparka
çeviren kişi’ oldu Derin.
Uzun lafın kısası Ali
ve Derin’in hikayesinin başlangıcını sevdim. Ali’nin kaybına rağmen kurduğu
hayat, Rauf ‘anne’ ile olan ilişkisi ve sevgiyle kendisi için kokusu tadı ‘kan’
olan şehirle bile barışabilecek olması ‘yeni hayatlarının ilk günü’nün
sabahında bıraktığımız Ali ve Derin’in hikayesinin devamı için çağırsa da
muhtemel silah ve şiddet beni şimdilik duraksatıyor…
Geçtiğimiz hafta Bu
Şehir Arkandan Gelecek için ekran karşısında olmam da hem tesadüf hem
karardı. Bu hafta yeniden hikayenin peşine düşecek miyim henüz bilmiyorum...
Ben orada olmasam bile herkese şimdiden iyi seyirler.
Herkesin;
Bir
umudu vardır,
Bir
savaşı,
Bir
kaybedişi,
Bir
acısı,
Bir
yalnızlığı,
Bir
hüznü…
Çünkü
herkesin bir gideni vardır.
İçinden
bir türlü uğurlayamadığı… **
* İstanbul Destanı,
Bedri Rahmi Eyüboğlu
** Çünkü herkesin bir
gideni vardır, Turgut Uyar