İstanbul güzel
şehir
İstanbul büyük şehir
İstanbul küçük şehir
İstanbul acı şehir…
Fonda İstanbul’un
olduğu yeni bir hikaye ile tanıştık geçtiğimiz hafta.
Ali ve Derin’in
hikayesi…

İstanbul
deyince aklıma bir masal gelir
Bir
varmış, bir yokmuş *
Hayatta en sevdiği
insanı kaybettiği şehre, hayatta en sevdiği adam için, seveceği kadınla
karşılaşacağını bilmeden inmeyi kabul eden Ali ve ‘Her şey o kadar mükemmel ki
gerçek olmamasından korkuyorum.’ diyerek güvenli kalesinden uzaklaşmak isteyen
Derin’in hikayesi…
Biri hep kaçtığı yere
dönen, biri hep kaldığı yerden kaçan…
Ali ve Derin’in
karşılaşması birçoğumuzun kendine sorduğu şu soruyu tekrar aklıma getirdi.
‘Hayattaki yolumuzu tesadüfler mi belirler yoksa kararlarımız mı?’ Ali ve
Derin’i bir tesadüf bir araya getirmiş gibi gözükse de o tesadüfü ortaya
çıkaran verdikleri kararlar aslında…
Ali ile tanıştıktan
hemen sonra “Bu liman pas benim için anne! ” dediği şehre nasıl ineceğini merak
etmiştim bölümün başında. ‘Anne’ dediği adama duyduğu sevgi ve şefkat
hayalindeki resmin gerçek olmasından duyduğu korkuyu yendi ve kararını
değiştirdi Ali.
Henüz adını koyamasa da
kendi hayatını yaşa(ya)mayan Derin babasının hiçe sayan, küçümseyen konuşması
ile boynundaki ipi çıkarmaya karar verdi.
Yazı devam ediyor..