Her şey zıttıyla kâim, Leon da öyle. Ne
kadar da belliydi Hilal’i sinirlendirmeyi sevdiği. Bıyık altından
gülüşleri... Ama bu bölüm Leon ilk defa o gülüşünü yuttu. Değişen
halleriyle bizi en çok şaşırtan Leon oldu. Leon’un bütün bölüm boyunca
gözyaşları içine aktı da aktı... Yangın yeriydi yüreği,
hissettik. İkinci kez, o parmaklıkların ardında sevdiği
bir yürek çarpıyordu. Haliyle Leon’un yüreği de ikinci kez o
parmaklıklar ardındaki yürek için çırpınıp duruyordu. Bu çırpınış daha
farklıydı sanki, Hilal’e karşı farklı hissiyatları vardı tahmin ediyordu içten
içe ama bunun aşktan ziyade hayranlık olduğu düşüncesindeydi
şimdilik belki de. Her Hilal deyişinde yutkunuşlarının anlamlılığında
kaybolduk. Annesi, Hilal'in ellerini öpüp üşümüş dediği
için battaniye; ablası, bir daha okuduğuna ettiğine
karışmayacağım dediği için kitap; temiz bir su geçsin boğazından
diye su getiren Leon’u ayakta selamladık desek yalan olmaz.

Barbar dedik ama...
Dar geldi Leon’a
bu bölüm üstündeki üniforması. Her fırsatta aslında dar olmayan yakasına gitti
durdu elleri. O üniforma ki ondan almıştı çocukluk arkadaşını, o üniforma ki
şimdi de Hilal’i aynı uçurumun kenarına getirmişti. O üniforma ki istemeyerek canını aldığı Hasan Basri’nin ölümünün
yüzüne çarpılmasına neden olmuştu... Ama ağır gelmiş olacak ki artık bu durum, ağlamaklı ses
tonuyla Hasan Basri için üzgün olduğunu söyleyiverdi Leon. Hilal’in bunun
üzerine arkasından bakışını, sanki ona inanmışçasınaydı.
Şimdilerde tek
beklediğimiz Leon’un, Hilal’i ipten aldığı sahne ve sonrası... Zaman geçmiyor,
büyüyor da büyüyor ama beklemek de HiLeon sevdasına dahil değil mi?
Şafak 7 gün...