Vatanım Sensin: Bir küçük Smyrna meselesi

Beni affet Allah’ım, bunu yapmak zorundayım!
Her şey zıttıyla kâim, Leon da öyle. Ne kadar da belliydi Hilal’i sinirlendirmeyi sevdiği. Bıyık altından gülüşleri... Ama bu bölüm Leon ilk defa o gülüşünü yuttu. Değişen halleriyle bizi en çok şaşırtan Leon oldu. Leon’un bütün bölüm boyunca gözyaşları içine aktı da aktı... Yangın yeriydi yüreği, hissettik. İkinci kez, o parmaklıkların ardında sevdiği bir yürek çarpıyordu. Haliyle Leon’un yüreği de ikinci kez o parmaklıklar ardındaki yürek için çırpınıp duruyordu. Bu çırpınış daha farklıydı sanki, Hilal’e karşı farklı hissiyatları vardı tahmin ediyordu içten içe ama bunun aşktan ziyade hayranlık olduğu düşüncesindeydi şimdilik belki de. Her Hilal deyişinde yutkunuşlarının anlamlılığında kaybolduk. Annesi, Hilal'in ellerini öpüp üşümüş dediği için battaniye; ablası, bir daha okuduğuna ettiğine karışmayacağım dediği için kitap; temiz bir su geçsin boğazından diye su getiren Leon’u ayakta selamladık desek yalan olmaz.
 
Barbar dedik ama...
 
Dar geldi Leon’a bu bölüm üstündeki üniforması. Her fırsatta aslında dar olmayan yakasına gitti durdu elleri. O üniforma ki ondan almıştı çocukluk arkadaşını, o üniforma ki şimdi de Hilal’i aynı uçurumun kenarına getirmişti. O üniforma ki istemeyerek canını aldığı Hasan Basri’nin ölümünün yüzüne çarpılmasına neden olmuştu... Ama ağır gelmiş olacak ki artık bu durum, ağlamaklı ses tonuyla Hasan Basri için üzgün olduğunu söyleyiverdi Leon. Hilal’in bunun üzerine arkasından bakışını, sanki ona inanmışçasınaydı.
 
Şimdilerde tek beklediğimiz Leon’un, Hilal’i ipten aldığı sahne ve sonrası... Zaman geçmiyor, büyüyor da büyüyor ama beklemek de HiLeon sevdasına dahil değil mi?
 
Şafak 7 gün...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER