Aidiyet duygusuyla geliriz dünyaya. Bu öyle bir duygudur ki
onu hissettikçe aynı oranda başka bir duygunun da merkezine yerleştirir bizi;
sahip olma duygusu. Yani ait oldukça sahip hissederiz kendimizi, tıpkı
vatanımızı hissettiğimiz gibi. İçine doğduğumuz yuvanın sınırları daha geniş
olanıdır çünkü vatan. Hem ait olduğumuz hem de sahibi olduğumuz ve bu yüzden de
onu korumak için her şeyimizi gözümüz kırpmadan verebileceğimiz yuvamızdır
vatan.
Ben hiçbir şeye kutsallık verilmesinden yana değilimdir.
Kutsallık verilerek değil, o şeyin ne kadar önemli olduğunun fark edilerek
hareket edilmesi gerektiğine inanırım. Çünkü kutsallaştırmak insanı bilinçsizce
ve olayı tartıp anlamadan harekete sevk eder ki bu durum o şeyin önemini
anlamaktan uzaklaştırır bizi. Toptancılığa, genellemeye sevk eder ya da kopyala
yapıştır mantığına hapseder. İşte vatan kutsal olduğu için değil, biz insanlara
yuva olduğu için, bizi özgürleştirdiği için, varlığımızı sürdürmemize hizmet
ettiği için baş tacı edecek kadar kıymetli ve de canımızı kurban edecek kadar
değerlidir. Bizim tanık olduğumuz bu hikayede de Cevdet bu kıymeti bilen ve
ateşe korkmadan yürüyen sağlam bir karakter.
Yaşam her birimize ayrı ayrı görevler verir. Kimimiz sadece
kendi hayatına yön verirken ve de kendi çevresini etkileyen kararlar alırken,
kiminin yüklendiği görev o kadar ağırdır ki bir milletin geleceği onun attığı
adımlarla, aldığı kararlarla şekillenir. Öyle ki taşıdığı sırrın açığa çıkması
koca vatanın yitip gitmesine açılan kocaman bir deliktir. Silahları bulmak için
çıktığı bu yolda bir sürü aksilikle karşılaştı Cevdet. Bir yanda Ölmez Hasan
gibi bir eşkıya, diğer yanda şeytana pabucunu ters giydirecek kadar şeytan
akıllı Tevfik ve hepsinden önemlisi de içinde bulunduğu görevin gizliliği ve de
büyüklüğü. Bütün bunlara ek olarak da hiçbir şeyden haberi olmayan çok sevdiği
ailesi.

Onun sağ salim dönmesi için dualar eden Azize ve döndüğü
için Allah’a şükürler eden Hasibe Ana. Bir yanları o bildikleri ve de
sevdikleri Cevdet’i bağırlarına basmak isterken, diğer yanları yeni yüzünün
onları hüsrana uğratmasıyla uzak duran iki kadın. Gerçeği gizlemek zorunda olan
vatansever bir adam ve gerçeğin gizlendiği bu iki kadının işi gerçekten çok
zor, hepsinin içinde ayrı ayrı fırtına.
Mektubunun her
satırında tek tek anlattığı gibi Cevdet’in içinde bulunduğu hal ise tam bir
cehennem. Azize ki onu aldattığını düşündüğü kadına yardım istediğinde hiç
düşünmeden koşa koşa gidecek kadar gönlü büyük bir insan. Bir yandan Cevdet’in
gazabına uğrayarak kırılıp dökülürken bir yandan ismini komutana söylemeyerek
ustaca gerçeği gizliyor. Kadınlık gururu sürekli incinirken bir yandan
evlatları için sert duruşuyla hayata tutunmaya devam ediyor. Ama Azize lütfen
Tevfik’in nasıl bir yılan olduğunu anla artık. Sen ona bu kadar güvenip
hayatının içine dost diye aldıkça, onun fırsatçı tarafını kısmen de olsa
anlayan Cevdet içinde daha bir sıkışıyor. Bu kadar şeyin içinde alttan alta
sizin için yaptıklarından haberdar olabilsen keşke ki, alyansını alıp geri
getirmesinde bile nasıl mutlu oldun. Bu vatan için ince ince hesaplar yaparken
sizin için de aynı hesapları yaptığını bir anlayabilsen? Bu vatan için ölmeyi
göze alırken sizin için neleri göze aldığını bir bilebilsen. Ama tabii nereden
bilebilirsin ki? Yine de iyi dayanıyorsun tüm bu olanlara. İyi götürüyorsun
yaşamı tüm bu karmaşanın ortasında aslında. Cevdet’i vatan haini zannettiğin
için silahları ona söylemeyeceksin ve yine maalesef asıl hain olan Tevfik’e
inanacaksın biliyorum. Adam çok iyi oynuyor valla, ne diyeyim sen de haklısın.
Ya sen Hasibe Ana. Hem gelinine hayatın bu zorlu etabında
varlığınla destek olurken hem de küçük dokunuşlarınla büyük olayları
önlüyorsun. Hilal’i ne güzel kurtardın hay aklınla bin yaşa. Cevdet’e kızmana
rağmen onun dönüşüne yine de patlıcanlı böreğinle kutlamaktan geri kalmadın. Ona
sarılmamak için kendini zor tuttuğunun ise hepimiz farkındayız. Diğer evladını
kaybetmiş, bu yüzden evlat acısını bilen bir anne olmana rağmen hain olduğunu
düşündüğün oğluna koyduğun mesafe ve takındığın tavır takdire şayan doğrusu. İçinde
uğradığın tüm bozguna rağmen duruşundan ödün vermiyorsun, tam bir Osmanlı
kadını olarak.
Yazı devam ediyor..