Çok iyi
hatırlıyorum. Avrupa Yakası, o
sürpriz finali 2009 yılında yapmıştı ve 190.bölümüyle noktayı koymuştu. 6 sezon
boyunca Çarşamba günlerini iple çekmeme sebep olan bu dizinin yokluğunda şimdi
ne diye seyredebilirim diye düşünürken karşıma Leyla ile Mecnun çıktı. Ona daha sonra değiniriz. Ama hala Avrupa
Yakası tadında bir komediyi gözler arıyordu. Ve 13 Ocak 2012! 3 yıl sonra Gülse
Birsel’in yeni sit-comu artık Cuma günlerini şenlendirecekti. İlk bölümde
fazlasıyla tatmin etmiş, çoğu tiplemelerini de fenomen yapmıştı. Yalan Dünya sadece komedi değildi. Aşk
da vardı.Yaz da vardı. Güz de vardı. Ayriyeten sazı,cazı,hazzı bir arada
yaşatan bir projeydi. İnsanları ise hem
aşık hem uyanık hem de riyakardı.
Çok
eğlenceli ve renkliydi Yalan Dünya.
Tabi sonradan pek çok Avrupa Yakası
polemiklerinin de hedef noktası oluyordu haliyle. Selahattin’i, Nurhayat’ı,
Orçun’u, Zerrin’i, Çağatay’ı, Tülay’ı, Servet’i, Şehmuz’u, Vasfiye’si, Rıza’sı,
Bünyamin’i, Reis’i, Açılay’ı, Emir’i, Bora’sı, Cumali’si, Görkem’i, Tufan’ı,
Esra’sı, Deniz’i, Eylem’i, Gülistan’ı ve sayamayacağım kadar konuk oyuncusuyla Yalan Dünya’yı unutmak mümkün mü? Bu
arada ben aslında şunun farkına vardım. Evet her ne kadar Yalan Dünya, Avrupa Yakası’nın
yapısında da olup onun yerini tutamasa da benim özlediğim Gülse Birsel’in mizah
anlayışıymış. 4 sezon boyunca önce Cuma, sonra Pazartesi hemen ardından yeniden
Çarşamba günlerinin yorgunluğuna ilaç gibi geliyordu. Selahattin’in Tülay’a
kendini affettirme çabaları, Vasfiye Teyze’nin insanlara karşı olan pozitif
yaklaşımları (!), Nurhayat’ın rakiplerini nakavt etmesi, Servet’in çamaşır
suyuyla olan imtihanları, Gülistan’ın sonradan görmeliği, Çağatay Koçtuğ’nun
oyunculuk dersleri, Orçun’un bayanlara karşı kontrolden çıkması, Zerrin’in
mesleki deformasyonu ve daha sayamayacağım pek çok tiplemenin kendine has
olaylarını her seferinde keyifli bir şekilde izledim.
Yalan Dünya, Gülse Birsel’in hayal gücüyle
şekillenen Cihangir’in sosyete imajını hem dizi-sinema sektörüyle hem de
sonradan görmeliklerle anlatıyordu. İstanbul’un kasıntı entelektüellerine nefis
bir hiciv gösterisiyken yarı cahillerine de sağlam eleştiriler sunuyordu.
Tülay, Muhteşem Yüzyıl sayesinde Hürrem’in tarihte de yaşamış olduğunu yeni
anlamıştı. Bütün Cihangir, Godfather’ı
izlemiş olsa bile kimse Selahattin gibi Agatha Cristie okumuyordu vb.
Yalan
Dünya, Avrupa Yakası pek çok karakterini fenomen yaparken, onlara hayat veren
oyuncuların da yıldızının parlamasını sağladı. Deliha filmiyle kendi yazdığı filmde başrol oynayan ve Nurhayat’ı
ile tanıdığımız kadın komedyen Gupse Özay,
Ali Sunal’ın 5’er 5’er ve İnsanlar Alemi ile tanınmış, dizideki
karakterleriyle patlama yaşatmış İrem Sak (Tülay) ve Okan Çabalar (Bünyamin),
Vasfiye Teyze ile bilmeyenin kalmadığı Gonca Vuslateri, Dur Bi Dakka! adlı tiyatro oyunundan sonra, Zerrin ile muhteşem bir
karakter yaratan Derya Karadaş, Ben
Feuerbach oyunundaki rolünün Çağatay Koçtuğ ile devleşmesini sağlayan Hakan
Meriçliler gibi pek çok yetenekli ama tanınmamış oyuncuyu Yalan Dünya sayesinde tanıma fırsatı yakaladık.

Bazen
günü değişti. Bazen saatleri sekteye uğradı. Sık sık yayından kaldırılıyor
asparagaslarıyla karşılaştık. Bir yerden sonra konular kısır döngüye dönmeye
başlamıştı. Aynı olaylar birkaç bölümde bir başka bir karakterin üzerinde
dönmeye başlıyordu. Fırat’ın Yazgısı’ndaki
zombiler bazen kafa şişiriyordu. Kimi karakter arada sırada
antipatikleştiriliyordu. Abartı da vardı. Bu gibi kusurlar da yok değildi bunu
yadsıyamam. Ama tüm bu kusurlarına rağmen Yalan Dünya 90 bölümle Kanal D gibi
bir kanalda hem de komedi formatıyla yayında kalmayı başardı. Finali de
göremeden veda ettik Kocabaşlara ve onların etrafındaki diğer renkli
tiplemelere. Yeri geldi çok güldük. Yeri geldi özellikle sezon finallerinde
baya bir hüzünlendik. Ama her şeye rağmen ‘ben de gülemedim yalan dünyada’
diyenin bile yüzünü güldürdü. Anamızın ağladığı, kayıpların ve felaketlerin
giderek arttığı, komedilerin iyice çıtır çereze,esprilerin de sulu sepkene
döndüğü şu klişe ifade nezdinde ‘’gülmeye en çok ihtiyaç duyduğumuz’ bir
dönemde arz-ı endam etti Yalan Dünya. Nitekim ben baya özleyeceğim Birsel’in
Cihangir atmosferini ve içindekilerini. Son bir şey daha diyeceksem de Gülse
Birsel’e ve dizinin tüm ekibine 4 sezondur
böyle bir atmosfer ve mizah anlayışını evlerimize konuk ettikleri için
bin teşekkür!