Cansu’nun
bir Koran olduğunu ilk ne zaman anladım biliyor musunuz? O çatı katındaki yüzleşmede Begüm’e
“Bir görmek istedim ayağım kayarsa beni tutar mısın?” cümlesini kurduğunda. Hele ki ablasını “Sen bu ailede yapayalnız kalmaya mahkumsun.” sözleriyle en zayıf yerinden vurduğunda tam da buzlar
kraliçesinin kızı gibi değil miydi? Tüm bunlar yaşanırken Kerem yine doğru
zamanda, doğru yerde olmayı başardı. Şaşırdık mı? Hayır.
Bölüm
içinde en çok Ercan sahnelerine gülerdim, giderek çoğalması beni pek mutlu ediyordu.
Bu bölüm
değişiklik oldu, en çok Özkan ailesinin Kerem’den habersiz organize ettikleri
iş görüşmesindeki ev sahibesinin Süreyya Koran çıkmasına güldüm. Süreyya’nın
incelikle“Biz aile
değil hizmetil arıyoruz.” diyerek laf sokması, Yılmaz’ın karısını susturma
çalışması ve bizimkilerin arkalarına bile bakmadan kaçmaları… Yüzlerine karşı
aile olamayacaklarını vurgulayan kokoş(!) Süreyya ile dünür olduklarını hayal
etmek çok eğlenceli değil mi?

Bedia
Hanım kafasında senaryolar kurup kurup Süreyya’ya dalıyor. Ah nedir bu Süreyya’nın çektikleri…
Bedia Hanım’a sözüm yok, aynı Süreyya’nın ilk izlenimi gibi kuruntulu,
hastalıklı bir zihniyete sahip olmalı. Ama iyi oldu değil mi? Arkasından dönüp
duran oyunlardan bir şekilde haberdar olması gerekiyordu. Cansu ile
yüzleşmesinden daha çok Kerem’le yüzleşmesini merakla bekliyorum. “Yaktım seni
Kerem, işimiz bittiğinde Cansu’yu tanıdığın güne lanet edeceksin.” cümlesi
boşuna kurulmuş olamaz değil mi?
Fragmanda
her şey ters düz olmuş
gibi görünüyor. Ece ve Mert barışması beni şaşırtmadı ama Kerem’in Cansu ile
bir araya gelmesi soru işaretlerini beraberinde getirdi. “Oğlumun gözlerinde
karanlık var. İçinde merhamet varsa değişmez. Bırakalım kendi yolunu bulsun.”
dileği yerini buldu sanırım. Kerem’in merhameti yüz üstüne çıktı.Cansu’yu
ve Mert’i intikam planlarından çıkarttı ise geriye sadece Yüksek Sosyetekalıyor. Begüm’den öğrendiği çok gizli rüşvet fonu
bilgisiyle kabak Metin’in başına mı patlayacak dersiniz? Evet, Kerem’in yüksek
sosyeteye isyanı büyük ama bunda Metin’in suçu ne?
Can
senaryodaki misyonunu tamamladı, geri gelmesine hiç gerek yok diyordum ama işler öylesine sarpa sardı ki
kaçtıysa saklandığı yerden çıkıp gelmesi gerek artık. Öldüyse de tek çözüm
dirilmesi. İsmi sürekli aktif tutulduğuna göre yakında bir şekilde geri
dönecek, ya diri ya zombi olarak… Bekleyelim görelim…
Hani
Cansu bir hafta sonraki karşılaşmalarında Kerem’e demişti ya, “Hani şair de
diyor ya kafamın içinde yarattım seni galiba...”İşte o
şiirin son dizesiyle veda edelim bu hafta. (*)
Bir fırtına kuşunu sevmeliydim senin yerine;
Bahar gelince gökyüzünü basarlar hiç değilse.
Yumuyorum gözlerimi, yıkılıp ölüyor dünya.
(Kafamın içinde yarattım seni galiba.)
Yorumlarda
görüşmek üzere,
sevgiyle kalın…
(*)
Sylvia Plath’in Genç Kızın Aşk Şarkısı şiirinden