Park Chan-wook: Oldboy'dan sonra bir kadın hikayesi anlatmak istediğime karar verdim

Park Chan-wook: Oldboy'dan sonra bir kadın hikayesi anlatmak istediğime karar verdim
Oldboy filmiyle akıllara kazınan Koreli yönetmen Park Chan-wook'un yeni baş yapıtı, Handmaiden, Türkiye'deki adıyla Hizmetçi, üç bölümden oluşan ve kimin elinin kimin cebinde olduğu konusunda uzun bir süre ser verip sır vermeyen, harika bir film.

Geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali'nde gösterilen ve ülkemizde Filmekimi kapsamında izleyiciyle buluşan Handmaiden, birbirinin hayatına entegre olmuş dört karakterin hikayesini anlatıyor. Park Chan-wook'tan pek de beklenmeyecek bir sevimliliğe sahip, 1930'larda Kore'de geçen filmin senaryosu orijinal gibi görünse de aslında İngiliz Sarah Waters'ın "Fingersmith" isimli romantik, gerilim hikayesinden uyarlanmış. Tamamen bilinçli bir şekilde filmden bahsetmiyorum zira başını, sonunu, ortasını anlatıp heyecanını kaçırmak istemem ama şu kadarını söyleyebilirim ki, özellikle başroldeki iki karakterin pek bir masum durduklarına kanmayın, filmin her yeni bölümünde kim, kiminle, nerede, nasıl daha da çok ortaya çıkıyor.

ParkChan-wook ve Tae Re Kim soruları cevaplıyor

Los Angeles'daki Yazarlar Sendikası'nda (WGA) yapılan film gösterimlerinin yeni sezonu, şanına yakışır bir şekilde Handmaiden ile açıldı ve gösterim sonrası ünlü yönetmen Park Chan-wook ve başrol oyuncusu Tae Re Kim, tercümanlarıyla birlikte filme dair söyleşmek üzere Beverly Hills'i şenlendirdiler. İkisi de İngilizce bilmediğinden biraz ağır aksak ilerleyen sohbetin ilk sorusu Park Chan-wook'a geldi: Neden kadınları konu alan bir film yapmak istediniz?

“Aslında her şey Oldboy zamanında başladı. Film, eleştirmenlerden iyi yorumlar aldı ve gişede son derece başarılı oldu ama onu yaptıktan sonra kendimi biraz tuhaf ve rahatsız hissettim. Filmdeki tek kadın karakter, kahramanın kızıydı ve hikayede çok önemli bir yeri olmasına rağmen, olan biteni asla öğrenmeyen tek karakterdi. Bunun belli bir sebebi vardı ama yine de, beni bir şekilde çok rahatsız etti. Bu tecrübeden sonra, bir sonraki filmimde bir kadının hikayesini anlatmak istediğime karar verdim ve Lady Vengeance ortaya çıktı. Bu amaçla yola çıktıktan sonra, kadın karakterleri daha çok incelemeye başladım ve filmlerimde daha fazla kadın başrole yer vermeyi amaçladım. Neticede, Handmaiden'da da iki kadının hikayesini anlattım.”

Kore'de lezbiyen ilişkiye yer veren, böylesine maceracı başka filmlerin olup olmadığı sorulduğunda, Tae Re Kim, hangi kültür söz konusu olursa olsun, toplumda bu gibi şeyleri asla kabullenmeyecek insanların hep olacağını söylüyor.

“Bence bir geçiş dönemindeyiz. İnsanlar gittikçe bu durumu kabulleniyorlar. Film her ne kadar gişede çok başarılı olmasa da Kore'de kendine bir hayran kitlesi yaratmış durumda ve bu hayranlar, hikayenin sadece o kısmına odaklanmıyor. Aksine, olayların özünü sorgulayarak, başrol karakterlerinin, son sahneden sonra neler yapmış olabileceklerini bile düşünüyorlar.”

Park Chan-wook, Tae'nin gişe konusundaki umutsuz cevabına kibarca itiraz etti.

Park Chan-wook bu noktada dayanamayarak, başrol oyuncusunun gişe konusunda söylediklerine istinaden, filmin maddi anlamda pek de fena başarı elde etmediğini belirtiyor.

“Vergi dairesinin kapıma dayanmasını istemem ama film kesinlikle bütçesini çıkarmaktan daha fazlasını yaptı.”

Tae Re Kim'in hayat verdiği karakter için çok fazla oyuncuyla görüştüğünü söyleyen ünlü yönetmen, seçmelerin sonunda kimsenin içine sinmediğini, sonunda yapımcısı vasıtasıyla, genç oyuncuyu sahnede seyrettikten sonra, rolü anında ona verdiklerini söylüyor.

Filmin izleyiciyi sonuna kadar manipüle etmesinden konu açıldığında, Park Chan-wook, “manipüle etmek” yerine, izleyicilere küçük bir oyun oynadığını, hatta onlarla bir bakıma sohbet ettiğini söylemeyi tercih ettiğini belirtiyor Filmlerinde Hitchcock'tan etkilendiğini kabul eden yönetmen, iki konuda ünlü yönetmene fazla benzememeye çalıştığını söylüyor:

“Birincisi, elimden geldiğince konuyla seyirciler arasına mesafe koymaya çalışıyorum ki belli bir tarafsızlık yakalayabilelim. İkincisi de, filmlerimde önemli ölçüde oyuncuların performasına sırtımı dayıyorum. Onların mimiklerine, oyunculuk yeteneklerine güveniyorum. İlk duruma, seyircilerin gönüllü olması, ikincisine de oyuncuların gönüllü olması adını veriyorum. Bu iki öğeye çok güveniyorum ve bu sayede Hitchcock'un estetiğinden biraz uzaklaştığımı düşünüyorum.”

Seyirciler, iki karakterin aşk hikayesine bel bağlamışken, yönetmenin sürekli bu fikirle oynayarak, izleyicilerin kafasını karıştırmasıyla ilgili detaylı bir soru geldiğinde, konuya nereden gireceğini kestiremeyen çevirmen isyan ediyor ve salon kahkahaya boğuluyor. Dillerinin karmaşıklığından mı, çevirmenin her detayı aktarmak istemesinden midir bilinmez, önümüzdeki iki üç dakika sabırla oturup, sorunun çevirisini, üstüne de yönetmenin cevabını bekliyoruz. Nitekim, Park Chan-wook'un ilk sözleri, “Çeviri son derece başarılıydı çünkü çevirmen konuyu çok ince detaylarla aktardı” oluyor. Eh, bari beklediğimize değmiş.

“Hikayenin sürekli değişip, karmaşık bir yoldan gitmesiyle ilgili yorumlarda haklısınız ama izleyiciler neticede varmalarını istediğim yere dolaylı da olsa varıyorlar. Bunu söylerken, hizmetçinin malikaneye geldiği anda yüzünde beliren ifadeyi ya da hanımının dişini keskinleştirdiğini izlediğimiz sahnelerin gücünden bahsediyorum.”

Filmin çekim süreciyle ilgili bir soru geldiğinde, Kore'de işlerin Amerika'da olduğundan biraz daha farklı işlediğini söyleyen yönetmen, çekimlere başlamadan önce hazırlık aşamasını son derece uzun tuttuklarını, bu sayede her şeyi detaylı bir şekilde planlayabildiklerini söylüyor.

“Benim için hazırlıklar çok uzun sürüyor. Bu filmde, Görüntü Yönetmeni ve Prodüksiyon Tasarımcısıyla, çekimlerden beş ay önce çalışmaya başladık. Çok yakın arkadaşlarım, hatta artık ailem gibi oldukları için, daha sözleşme bile imzalanmadan, harika bir hikaye okuduğumu ve bununla ilgili bir şeyler yapmak istediğimi söylediğimde, hemen hazırlıklara başladık. Çekimler 67 gün sürdü, bunun 7 günü Japonya'da geçti. Tapınak sahneleriyle, malikane sahnelerinin Japonya kısımlarını bu dönemde çektik. Malikanenin iç kısımlarının tamamı da bir stüdyoda çekildi.”

Tae Re Kim'e filmdeki harika kıyafetlerden bazılarını alıp almadığı sorulduğunda, yönetmenin sürekli kendisine bu yönde sözler verdiğini ama henüz eline hiçbir şey geçmediğini söylüyor. Park Chan-wook, filmde kullanılan kıyafetlerin tamamının Kore'deki Film Arşivi'ne gönderileceğini ama bağış yapılmadan önce belki birkaç tanesini genç oyuncuya verebileceğini söylediğinde, Tae Re Kim umursamaz bir şekilde, “Yine aynı sözü verdi, hepiniz şahitsiniz” diyerek omuz silkiyor.

Kısa ama dolu dolu geçen söyleşinin sonuna geldiğimizde, ünlü yönetmene ve genç oyuncuya başarılar diliyor, filmin Amerika'daki gişesinin hayal kırıklığına uğratmamasını can-ı gönülden diliyoruz. 



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER