Kiralık Aşk: İade-i Aşk

Kiralık Aşk: İade-i Aşk
“Bazen tek bir an bütün bir ömrü unutturur insana, bazen de ömür yetmez o bi’ tek muhteşem anı unutmaya. Ne kadar evrilsek ne kadar yeniden başlasak da bazen, tek bir noktadan asla uzaklaşamayız. Oymuş demek beni hayatta tutan, omurganın temeli. Dibi görmek, kararmak, endişeye düşmek ve kendini kaybolmuş hissetmek. Sanki ne yaptığını, nereye gideceğini bilmiyor gibi…Sanki tamamen bitmiş gibi. Yenilmek… İşte hayatta bunu sakin karşılayabilmek…Yeniden yükselebilmek, ayakta kalabilmek ya bütün mesele…Kaçmamak… Buradayım diyebilmek… Buradayım ben olmayı bırakmıyorum…”

Hayat binbir yüzle çıkar karşımıza. Bir sürü denklem çıkartır yolumuza. Bazen ayartır, bazen kışkırtır, bazen durdurur, bazen susturur. İnsan istediği şeyden eminse eğer hangi yüzüyle karşılaşırsa karşılaşsın, ne kadar uzaklaşırsa uzaklaşsın tekrar döner emin olduğu o yere. Kaybolduğunu zannetse de, kalben bağlıysa eğer ışığa doğru çekilir karanlıktan bir şekilde. Düştüğü yerden kalkar ve yine yeniden yola koyulur. Yaşadığı tüm engellere, tüm zorluklara rağmen pes etmeden ama durduğu yeri de tekrar tekrar kontrol ederek. Çünkü duygular hızlıdır ve yaşanması gerekenlerin önüne geçerek onlardan daha çabuk hareket eder. İşte o zaman geri çekilip olayların yerli yerine yerleşmesi için onlara zaman tanımak gerekir. İçinde durduğu yeri terk etmeden sakince bir bekleyiştir bu. Kabul ederek ama bir o kadar da vazgeçmeyerek. Tıpkı Ömer’in yukarıdaki bilinçaltının sesiyle açığa çıkardığı düşüncelerinde olduğu gibi.

Ömer ne istediğini çok iyi bilen bir adam. Aklının dehlizlerinde çok kaybolmadan, savrulsa da bi’ şekilde toparlanan, yaşadıklarından dersler çıkaran net bir adam. Ailesini erken kaybetmenin onda oluşturduğu yalnızlığıyla baş etmek için kendini işine vermiş, duygularını ise tasarımlarına dökerek ifade etmiş bir adam. Şimdi ise doğruluğu kendine yaşam çizgisi belirlemiş bu insan, uluslararası bir markanın tasarımını çalmakla suçlanarak dürüstlüğü ile sınanıyor, tıpkı daha önce en önem verdiği güven duygusunun defalarca sınanması gibi. Bu sınavın stresi içinde bilinçaltının kuytu köşelerinde gezinirken, onun ne kadar yalnız olduğunu görüyoruz tekrar içimiz acıyarak. Aşk ve öbür cinlerin hayatında kapladığı yere ve de hissettirdiklerine rüyası aracılığıyla tanık oluyoruz, çok da şaşırmadan. Çünkü onun nerde durduğunu en az onun kadar biz de biliyoruz. Yolu belirsiz gibi görünse de, o yolun Defne’ye çıktığını, aydınlık tarafının neresi olduğunu ve karanlıkların Defne ile aydınlandığını, o da biz de çok iyi biliyoruz. Tıpkı endişenin, korkunun, kızgınlığın ve üzüntünün tek Defne ile yok olduğunu ve yüzünün sadece onun varlığıyla güldüğünü bildiğimiz gibi.
 
Defne ise bu sıkıntılı süreçte Ömer’in yanında olmaya gayret ediyor. Ama hayat yine ona “Engellerden engel beğen.” diyor ve de kötü haberi aldıktan sonra bir türlü Ömer’e ulaşamıyor. Evren ona oyun oynaya dursun, o içi içini yerken duygularının renginin ilk ortaya çıkmasına neden olan Feryal, ikinci kez aynı şeye neden oluyor. Böylece biz Kiralıkçılar Feryal’e bir kere daha minnet duyuyoruz, bir türlü konuşmayan, sürekli kaçan Defne’yi sahalara döndürdüğü için. Defne ilk defa Ömer’e kıskançlık krizi ile duygularını haykırıyor ve de böylece içindekileri korkmadan çıkarabiliyor. Devamını getiremese de onun için büyük bir adım oluyor bu hamle. Bizde ekran karşısında yüzümüzde güller açarak izliyoruz bu sahneyi. Bu tripleşmeler, bu atışmalar çok yakışıyor çiftimize. Yalnız bu sahne Ömer’in kitabı fırlatması ile bende efsane. Defalarca sarıp sarıp seyretmelik bence. Adam ne kadar bilenmiş bu kitap mevzusuna ya, nasıl tepki verdi. Rüyasında da Pamir’e geçirdi en bi’ şahanesinden. Hayır, şiddet yanlısı falan değilim ama Ömer bu Pamir’in kafasını gözünü kırsa valla çok sevinirim. Bu ne ya… Oyunlar oynuyor arsız arsız. Ömer’e karşı nasıl bir duygu besliyorsa işi inada bindirdi, bir rekabete falan girdi. Yalnız Ömer’in bina üzerinden yaptığı göndermeler kalp ben. Kapak on numaraydı. Altta kalmayan, ders veren Ömer’e koş. Bir yandan sinsi, bir yandan fazla özgüvenli havalarına rağmen Pamir bu hafta bayağı bir cereyanda kaldın canım, geçmiş olsun sana. Gerçi İngiliz oyunların ile pistte kalmaya devam edecek gibisin ya, sonumuz hayır olsun ne diyelim.

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER