Kiralık Aşk: Bir günah keçisi bulduk kendimize; Ömer İplikçi

Düşünüyorum da 54 haftadır Ömer'in tam anlamıyla doyasıya mutlu olduğu kaç an var? Ne kadar süre aklında hiç soru işareti olmadan, o kırılgan kalbindeki binlerce çatlak İÇİne batmadan, önünü arkasını düşünmeden kendini bırakabildi? Ya da soruyu şöyle değiştireyim. Hayatının ne kadarı Ömer'e aitti? Kırılgan olduğu kadar kırmaktan korkan o çocuk kalbi ne kadar zaman gerçeklerle attı ya da o öyle zannetti?

Çok fazla an gelmiyor aklıma bu sorulara cevap olarak. Sanırım 10. Bölümün sonu ile 14. Bölümün sonu aralarıydı. Defne'nin yaptıklarını sadece heyecanından zannetmiş, oturtmuştu kafasında bir yerlere... Kırılmasın, içine nefret dolmasın, sevgisi azalmasın, bir gün sahibi gelene kadar kimse açamasın diye kalbini İÇİnde kırk kilit vurup saklamıştı Ömer annesinin ölümünden sonra... İşte Defne'ye bu kalbi açtı Ömer... Açtı avcunu koydu o kıymetli kalbi, bi çocuğun kalbini...

Ama o kadar süre koruduğu kalbi paramparça edildi. Ezildi, çiğnendi, buruldu, kırıldı... Ve en son ortada kalan sadece bir enkazdı. Ortada kalan enkaz... Aynı tablosundaki gibi...

Şu soruya tekrar geliyorum: "Hayatının ne kadarı Ömer'e aitti?" Ne kadarını kendi tercihleriyle belirledi. Söylendiği gibi "Hep onu istediği oluyor." muydu? Zannetmiyorum. Sevdi, koruduğu kalbini doğru insan olduğunu düşündüğü kişinin eline verdi. Hatırladıkça hüzünlenirim ne kadar çocuksuydu değil mi 14. bölümde... Ve ona yapılan uykuya dalacak bir çocuğun yanında durup "Gitmeyeceğim." diyen kişinin daha uyuyamadan terk ettiğini, karanlıkta yalnız başına kaldığını anlayan çocuk gibiydi... Ağladı, kimse görmedi... O gün kırdığı vazo değildi, kırılan kalbiydi, paramparça olan... Hiç beklenmedik bir anda, aniden, sebepsiz...

Şimdi 'İlahi adalet' falan diyenler var bu bölüm yaşananlara. O halde ben de gerçekten öyle mi, değil mi bi kontrol edeyim bakalım. 15. Bölümdeki yansımalarla başlayalım:



15. Bölüm

Ömer;

- Çok severken, hiç suçu yokken ve sebepsizce terkedildi.

- Sadece "Yapamam olmaz. Bana kızma ne olur." yazan bir kağıtla. Sadece bunu hak ettiği düşünülmüştü.

- Üstelik ummadığı halde kendisini suçsuz yere terk eden kadın ertesi gün asistanı olarak karşısına çıkıyor, dalga geçercesine...

- Üstelik özür dilemek şöyle dursun yine suçlanıyor "Ne olmuş bana niye gitmişim? Bu mu yani niye gittin diye bile sormayacak mısın?" diyor. (Ben olsam "Şaka mısın sen ya dalga mı geçiyosun?" derdim.)

- Sürekli bir şeyler söylemesi gerektiğini söyleyip hiçbir şey söylemiyor. Ömer dinlemek istemiyor ki gayet normal. Ama karşı tarafın çok uğraş verdiği söylenemez.

- Bunun için de aralarına set çekmek istiyordu. (Çekemedi.)


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER