Kiralık Aşk: Ayrılık da sevdaya dahil...

Bu Defne de ne spor meraklısı olmuş arkadaş… Kaç tur daha yürüyeceğiz acaba?
Pamir eğlenceli, özgüveni yüksek, serseri serbest stiliyle hayatı çok ciddiye almayan bir karakter. Rekabetin fitilini ateşleyecek besbelli. Ömer’le geçmişi olması hikayeye nasıl yansır bilmiyorum, ama bildiğim bir şey varsa, o da Ömer iplikçi'yle dans edemeyeceği. Nasıl mı? Saçına taktığı papatyayla Defne’yi taçlandıran Pamir’e karşı, papatyayı bile yanında sönük bulduğu için onu yalın haline döndüren Ömer. Kısaca, güçleri eşit olmayan iki adamın belki kızacağımız, belki de eğleneceğimiz halleri. Ha bir de Pamircim, unutmadan söyleyelim bu hikayedeki Kral da belli.  

Gelelim Sinan’a. Yasemin’le ne yaşadılar, nasıl evlendiler ve neden ayrıldılar ilerleyen bölümlerde göreceğiz, ama yaşadıkları Sinan’da çok büyük travmalar yaşatmış besbelli. İşin buralara geleceğini tahmin bile edemeyeceği bir oyunun parçası olmakla, hem can dostunu, hem de işini kaybetmiş ve de üstüne üstlük sevdiği kadınla olaylı bir şekilde ayrılmış. Bu yüzden de yoğurdu üfleyerek yemeye çalışan bir ermiş. Yeni bir şey duymak istemiyor ve gördüğümüz kadarıyla kendisi, bu sezon üç maymunda Oscar adayı.

Bu hikayenin en kötü karakteri, en bencili, kuşkusuz Neriman. Ömer ne güzel konuştu onunla. Onu affetmesini istemiyorum çünkü bu hikayede ikinci bir şansı hak etmeyen birisi varsa, onun Neriman olduğunu düşünüyorum. Ömer, Defne’nin canının nasıl yandığını ve onlar tarafından nasıl sıkıştırıldığını anlatırken, Ömer’in Defne’den bahsettiğini ilk başta anlamadı bile. O kadar empati yoksunu bir kadın. Aslında yaşananlardan ders çıkarmadığını, Pamir’i devreye sokarken zaten gösterdi. Gerçi Necmi’nin Sude’den bahsederken saç rengiyle ilgilenmesi, aslında onun ne kadar olayların sadece dışıyla, magazin tarafıyla ilgilendiğini ortaya koyuyor. Yani ondan çok farklı bir şey beklemeye de gerek yok. Kadının hayata bakışı bu.

Koray Sargın…The Koray Sargın… Sana dönmeler yakışır canım, havalı girişler yakışır. Her daim bıkmadan, doymadan yemeler yakışır. Hangi Defne olduğunu bilmediğin için gerçeği söylememen nedeniyle kıvırmalar yakışır. Evleneceklerini bilmediğin için sana affettirmeler yakışır. Bu hikayede, her şey en çok sana yakışır. Tabii bir de Şükrü abimize yakışır. Ömer’e gerçeği bildiğini, Defne’nin söylemek istemesine rağmen Ömer’in tutumundan dolayı söylemediğini ve Defne’nin içinde bulunduğu durumu bu kadar içten anlattığı için, biz kiralıkçıların gönlünde en güzel yeri almalar yakışır.

Herkesin bir şekilde taraf olduğu bu hikayede, yaşananları bu kadar bilgece ve tarafsızca açıklaması ve durduğu yeri bu kadar güzel ifade etmesi ile ustamıza ise nirvanalar yakışır. İso’nun Defne’ye olan sevgisini bildiğimiz için, Ömer’e olan tepkisini mazur görerek onu bu süreçte aynı yerde bırakıyor, Nihan’a ise Ömer’e bitmeyen hayranlığından dolayı şapka çıkartıyoruz.

"Çünkü ayrılık da sevdaya dahil… Çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili…" Attila İlhan'dan..

Gelelim hepimizi dağıtan o son sahneye… Sen gittin, basıp gittin…Sonra geri geldin… Bu sözler Kiralıkçılar'ın çok iyi bildiği ve defalarca izlediği, en mükemmel sahnelerden biri olan 17. bölüm finalinin sözleridir. Ve bu bölümün finali de, işte o muhteşem sahnenin yansımasıydı. Defne’nin acılarını gömdüğü içinin haykırışlarıydı. Enkazın içinden çıkıp var olmak için çırpınan bu kadının, yeniden enkaza dönüşmemek için bitmeyen ve hiç bitmeyecek olan aşkına, feryadıydı. Canı yanmıştı ve tekrar yanmasından korkuyordu.  Aşık olduğu adamdan değil aslında, kendinden, kendi duygularının yoğunluğundandı korkusu. Defne içinde bulunduğu açmazı, kalbimize hançer sokarcasına anlattı bize şu sözleriyle. Bize de, kendilerine de, uykuyu haram ede ede…

“Ama kız korkmuş, tutuşmaktan, yanıp kül olmaktan. Kaçmış Kral'dan. Hâlâ deli gibi seviyormuş sevmesine, ama kimselere söyleyemiyormuş. "Geçti" diyormuş aksine, "geçti tamam iyiyim". Saklıyormuş herkesten, ama aslında hiç geçmemiş. Sadece kendisi biliyormuş hiç geçmeyeceğini”.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER