“Bir hatayı bir kere yaparsan senin ayıbın ama
iki kere yaparsan benim ayıbım”
Prens Ömer İplikçi
Kiralık Aşk geçtiğimiz
sezona bomba gibi veda etmişti. Evet, gerçek anlamda bir bombaydı. Defne, nikah
öncesi Ömer’in aşırı duygusal sözlerine dayanamayıp (Sanki daha önce daha
duygusallarını söylememiş gibi.) tüm sırları 5 dakikalık bir mini özet haline
getirdi ve pimi çekilmiş bomba gibi Ömer’in önüne bıraktı. Tepki vermek şöyle
dursun, Ömer’e bu kadar ağır bir şeyi öğrenirken oturup soluklanacak, “Ay
kalbim... yeterr duymak istemiyorum.” diyecek, kısacası hayatının şokunu
yaşayacak fırsat tanınmamıştı. Onun yaşayamadığı şoku biz ekran karşısında onun
yerine de yaşarken bölüm bitmiş, geriye bize üç ay komplo teorileri üretmek
kalmıştı. Aylardır yapılmayan tahmin, yazılmayan senaryo kalmadı. Ömer’in oyunu
aslında biliyor olmasından tutun, Defne’nin hamile olmasına kadar yüzlerce
değişik fikir vardı izleyicilerin kafalarında. Yeni katılacak oyuncu haberleri de
gelmeye başlayınca, senaryo nasıl ilerlerse ilerlesin, bizi yepyeni bir Kiralık
Aşk’ın beklediğine herkes ikna olmuştu.
Neyse sayılı gün çabuk olmasa da (Zorlu
bir üç aydı.)
geçti. 53. Bölüm geldi çattı ama o da
ne? Bizim dizi gitmiş yerine yenisi gelmiş gibiydi. Mekanlar değişmiş (Ömer’in
kırmızı kapılı evinin değişmesine hala üzülüyorum), yeni oyuncular girmiş,
yepyeni bir hikaye başlamıştı ve bu hikaye kimsenin yazın tahmin ettiğine
benzemiyordu. Benzemiyordu çünkü buna benzer şeyler düşünenlere “Hadi canım ordan o kadar da olmaz, kesin çok
değişik şeyler izleyeceğiz” deniyordu. Ama olmuştu! Tam da o kadar olmuştu!
Hayaller sinirli, öfkeli, kırgın bir Ömer ve üzgün, pişman bir Defne iken,
hayatlar herkesi affetmiş ve yaptıklarından pişman olan bir Ömer ve itirafı
nikah masasında yaptığına pişman olmayan Defne olmuştu (Yazar burada
gözyaşlarına boğuldu.) Tamam, herkesin böyle bir beklentisi yoktu ama daha ilk
bölümden Defne’yi affeden bir Ömer hepimizi şaşırttı kabul edelim. Defne’nin
durumla ilgili ne hissettiğini çok göremedik üzgün olduğu muhakkak ama
anneannesi, abisi ve İso Ömer’e öfke doluyken kendisinin de “Bu evde onun adı geçmeyecek.” (Bahsedilen
ev Ömer tarafından en naif duygularla gizlice alınıp, tapusu İso’nun üstüne
yapılmış, bu lafı söyleyen Serdar ise Defne’nin tüm bu yalanlara batmasına
sebep olmuştu.) kıvamında bir öfkeye sahip olup olmadığını bilmiyoruz ama son
sahneye, Ömer’in kucağından bir hışımla atlamasına bakarsak bir yıl boyunca “Ömer yine bana güvenmedi.”, “Nikah masasında da olsa anlattım, Defne’nin
bir bildiği vardır demedi.” gibi düşünceler ile depresyondan depresyona
koşmuş gibi gözüküyor.
Neyse efendim
uzatmayayım 53. bölüm itibariyle hikayenin ne şekilde ilerleyeceğini az çok
anladık. Dizinin adı Kiralık Aşk olduğu için mi bilinmez kiralık aşksız olmaz
deyip yeni bir hikaye geliştirilmiş. İstanbul’un en cool adamı kiralık aşk
olarak tutulmuş, bunu özellikle vurguluyorum çünkü Pamir’in en cool erkek
olduğuna inanmamız için olağanüstü bir çaba sarfedilmiş boşa gitmiş gibi
hissetmesinler. (Tamam, tamam! Pamir İstanbul’un en cool erkeği ama Allah
aşkına tüm sahnelerini ağır çekimde vermeyin içimiz şişiyor.) Neriman yine
başına gelenlerden ders almamış. Dede ise her zamanki gibi Ömer’in dedesi olmak
istemiyormuş sayın seyirciler! Şu lanet mirasını bir hayır kurumuna bağışlamak
yerine yine olayların fitilini ateşledi. “Ekmek yoksa pasta yiyin.” sözünden
ilham almışcasına “Ömer yoksa Defne var mirasım onun.” dedi. Ne ters köşe ama?
Haziran’dan beri buna benzer bir şey olacağı aklımızın ucundan dahi geçmezdi…
Yazı devam ediyor..