Yüksek Sosyete: Aşk beklemez..

Oyunun sonuna gelirken…
Mert iyileşti, anlaşma süresi de sona ermek üzere, Cansu ile Kerem’in arasındaki tek engel kimlik değiştirme oyunu.  Kerem’in oyunun bitmesini istemesi kadar doğal ne olabilir? Bir o kadar doğalı da Mert’in biraz daha süre istemesi. Kim ne derse desin, Mert Kerem’e söylediklerinde çok samimiydi. Kimse fark etmese de o da yaralı, hem de çok. İki büyük rol modelin etkisinde bir yaşam sürmek, sürekli onlar ile karşılaştırılmak kolay mı? Farklılıklar birlikte oldukça daha da göze batmıyor mu? Mert’in karakterinin en büyük özelliği etkin ikna etme kabiliyeti olduğunu bir kez daha gördük J. Sonuç, oyun bir süre daha devam ediyor…

Yeri gelmişken bu kaçış hikâyesi beni çok rahatsız ediyor, planları Kerem’in yaş grubuna çok uyumsuz buluyorum. Yirmilerin ortalarında şehir hayatından kaçıp kırsal hayatta bir yaşam kurmak için yaşadığı travmalar yeteri kadar güçlü gelmiyor bana. Önemli bir detayda Kerem’in bunca fedakârlığının değeri sadece 300 bin TL miydi? Bu tutara kolayca kredi alarak da ulaşılabilirdi. Kerem sadece 300.000 TL ile hayallerinin peşinden koşabilir mi? Garipçe’ deki arsayı alıp üstüne planladığı evi yapıp yaşamını sil baştan kurabilir mi? Sevgili senaristler, biraz daha gerçekçi olalım, lütfen…

Büyük buluşmalara doğru
Mert Ece’yi kapmış durur mu? Elbette ki hep yanı başında isteyecek. Ece’nin telefonunda ‘asistan’ dan ‘Sevgilimmmm’ e geçiş ne güzel olmuş. Umarım işler terse gitmez de numaranın bir sonraki akıbeti (silinmesi de olası tabii) Mert Çalhan olmaz. (Süreç genelde böyle işliyor, deneyim konuşuyor).

Ece ve Mert’in buluşması çok güzeldi, ikisinin de derin yaraları birer birer açığa çıkıyor ama pansumanı birbirlerinde buluyorlar ne hoş. Bu buluşmadan akıllarda kalan; Ece: “Sen yokken gökyüzü ne kadar boşmuş”

Ve Cansu ile Kerem… İlk resmi buluşma… Mekân köfteci. Off Kerem off diye düşünmedim değil ama anlamını açıklayınca, hiç yoktan iyidir deyip en iyisi sessizlik hakkımızı kullanalım. İlk resmi buluşmada ilk resmi tanımlama ‘kız arkadaş’ ve ‘erkek arkadaş’ ın ilk dile gelmesi. Bu buluşmadan akıllarda kalan; Kerem: “Sanki dünya yıllar öncesinde yörüngesinden çıkmışta seni bulunca yerine oturmuş gibi”

Genel izlenimle çok keyifli bir bölüm izledik. Kilit bir sonraki bölümde ya çözülecek ya da daha çok sarmal olacak üst üste söylenen yalanlar… Sizce bir sonraki bölümde bizi neler bekliyor?

Gözüme takılanlar;
-Ercan’ın kazayı öğrenme sahnesi süper kurgulanmıştı, hele ki Kerem tasviri ne güzeldi. ‘Mavi gözleri vardı Atatürk gibi, dalyan gibi adam’
-Çalhan Holding devlet hastanesine otomatik yatak desteğinde bulunur artık, bulunmalı 
-Cansu-Kerem ilişkisinde aileler tarafından tek engel Süreyya olur derdik, Kerem’in annesi de eklendi listeye. Hayırlı uğurlu olsun.
-Ece çok haklı, o akıllı telefonun şarjı hep en gerekli olduğu anda bitmez mi?
-Ece’nin Mert’e hediyeleri  ‘cuk’ olmamış mı J Adama uzaktan kumandalı helikopter aldı, tam Mert’e göre 
-Işıl lütfen o tüylü çeyiz terliklerinden kurtulabilir mi, teşekkürler.
-Cansu’nun sürekli sırıtması bir tek beni mi rahatsız ediyor? Dayanamıyorum…
-Mağazacılıkta kuraldır, müşteriye mutlu bir alışveriş deneyimi yaratılmalıdır, işte bu deneyimin en önemli parçalarından biri kıyafetlerin gerisinde kalan hikâyedir, çünkü yaratılan her kombinin bir mesajı vardır. Ece’nin tespitleri de %100 yerindeydi. Katılanlar?
-Ece: “ilk aşkım değilsin özür dilerim, ama son aşkım olacaksın yemin ederim”   Kalp kalp kalp
-Ece’nin Mert’in dışarıda yemek yiyelim teklifine ilk tepkisinin ‘masraf yapmayalım’ olması ne güzel bir detaydır. Senaristlere de kocaman alkış, yüreği ne büyük bir karakter yarattınız.
-Cansu sonunda Mert’in arabasını sormayı akıl etti, yanıt mantıklı mıydı? Kesinlikle hayır.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER