“Boşuna değil dilimin tutulması
Ya da titremesi
ellerimin mesela
Boşuna değil
İlk adımlarım
Yarım kalmışveya söyleyemediğim kelimelerim
Gözümden bile sakındığım acemiliğimsin sen…”
Sinan’ın yarım kalan cümleleri gibi yarım kalan bir bölümün sonunda bırakmıştık
Pelin ve Sinan’ı iki
hafta önce…
‘Bir
şans
daha’ çağrısını ileten Tatlı
İntikam
ekibinin mesajları,
ilk bölümden itibaren Pelin ve Sinan’ı
bir araya getiren adımlar, bir önceki bölümden
tekrar tekrar izlediğim
sahnelerin güzelliğiyle oldukça
heyecanlı ve
umutlu geçmiştim ekran karşısına.
Pelin’in kırgınlığını,
Sinan’ın
öfkesini
izleyeceğimizi
bilmeme karşın,
bunun da ilişkileri
için bir adım olacağı düşüncesiyle
kendimi kırgınlığa da öfkeye
de hazırlamıştım.
Bölüm özetinde ‘Pelin'i geri kazanmak için
her yolu denediği’
yazılan Sinan’ın bu kadar ‘acemi’, bu kadar suskun olmasını ise
beklemiyordum. Rıza
Bey’in
ortaya çıktığı
andan itibaren birçok
sahnede Sinan’ın
yarım
kalan cümlelerini
tamamlamak, söyleyemediklerini
söylemek
geldi içimden…
Sevgili Sinem Özcan’ın 14. bölüm
yorumunda en iyi replik seçtiği ‘Bir insanı
yaraladığını anlamanın bir yolu da gelen mesajın ondan olduğuna ihtimal vermemektir.’
cümlesi
Sinan’ın
bölüm boyunca tamamlayabildiği nadir cümlelerden
oldu… Öfkesinin
ve belki çaresizlik duygusunun etkisiyle ne Bülent’e ne Rüzgar’a ne annesine ne de Pelin’e söylenmesi gerekenleri, işleri yoluna koyabilecek cümleleri söyleyemeyen bir Sinan izledik.
Geç saatte izlediğim bölüm
biter bitmez içimde duygular, zihnimde kelimeler dönmeye başlamıştı.
Ancak yarım
kalanların,
söylenemeyenlerin
eksikliğiyle
yukarıda
yazdıklarımın
devamını
getirememiştim.
Yeni bölümünde havaalanı
yolunda hikayesine kaldığı
yerden devam eden Tatlı
İntikam’da Sinan ve Bülent’in arkadaşlığını, Bülent’in açık sözlülüğü ile
Sinan'a duymak istemediklerini söylediği anları hep sevmiştim. 14. bölümde
Pelin'in peşine düştüklerinde aralarında geçen
bol 'abi'li konuşmaları
ise durumun duygusuna girmeme engel
oldu. Buna rağmen
Sinan'ın
cümlelerini
en çok taksiden inen Pelin'le konuşurken tamamlamak istedim. "Hiç
kimse mutlu değil." diyen Pelin'e "Biz daha
mutluluğumuzu
yaşamadık ki, paylaşmadık ki." demek istedim. "Çevremizdeki herkesin aklında geçmişe dair acılar, endişeler var. Sevgiyle bunu değiştirebiliriz.
Biz birbirimize #BirŞansDaha
verdik, hayal ettiğimiz
mutluluğu
yaşayıp paylaştığımızda onlar da mutlu olur." demek
istedim.
Bölüm içinde
en sevdiğim
diyalogsa şüphesiz
Pelin ve Rıza
Bey'in baba-kız
konuşması
oldu. Dedenin bencilce yaptığı
konuşma sonrası
ilk andan itibaren Pelin'e güvenerek, koruma isteği ile ama sınırını bilerek
kızının
yanında
olma kararında
olan baba karakterini ve tabii ki Kerem Atabeyoğlu'nun oyununu izlemek çok
keyifliydi. Baba-kız
konuşmasında da Pelin'in hem geçmişte yaşananları (Ki bu konuda hala benzer şekilde "Tankut’u o uçurumun kenarına getiren olayın asla sadece Pelin’in söyledikleri olamayacağını" düşünüyorum) hem de Sinan'a olan güvenini anlatmasının
bundan sonra karşılaşacağı zorluklarda Pelin'e destek olacağını
umut ediyorum.
Yazı devam ediyor..