Yüksek Sosyete: Aşk Diyorum, Yanaş Diyorum, Kime Diyorum?

Cansu ve Kerem’le devam edelim yolculuğumuza. İşaretler silsilesine bu bölüm yeni karşılaşmalar ekledi çiftimiz. Olur olmaz yerlerde çarpışmaların, didişmelerin içinde buldular kendilerini. Geçtiğimiz bölüm sonu Kerem korkularının verdiği acemilikle kovuverdi işten Cansu’yu. Ne yapacağını bilemediği o dönemde atabileceği en yanlış adımı attı. Babası ona “Karanlıklar geçer toprak bahara ulaşır. Sen de hiçbir zaman hiçbir çiçeğe bahar umudu verme oğlum.” demişti sadece. Şirin’i boş yere ümitlendirme dedi yani Cansu’yu kov demedi. Ama oğlumuz Cansu’ya kendini kaptıracağını bildiği için belki göz görmezse gönül katlanır diye düşünüp gitmesini istedi Cansu’nun. Kırıverdi hem Cansu’yu hem de kendi duygularını... Ama sonra onarmasını bildi açtığı yarayı.

Her kriz bir fırsattır diyerek güzel bir yola adım attılar birlikte… Kerem öyle kaybetti ki kendini korkmakta haklı galiba. Baksanıza konu Cansu olunca bir çırpıda kabul etti eğlence düzenlemeyi. O kadar keyifliydi ki mutfakta onların birbirlerine kapılıp gidişlerini izlemek ta ki Cansu Ece’nin ona Kerem’e âşık olduğunu söylediğini hatırlayana kadar. Cansu bu kıyar mı ona uğur böceğim diyen ona kendini yıllar sonra ilk kez değerli hissettirmiş dostum dediği birine tabii ki kıyamadı. Kerem ‘e kapılıp dostunu kırmaktan onun hayallerini incitmekten korktu. Uzaklaştı. Şarkı söylemeye kalktığında “Kendime bir daha şans diliyorum. Mutluluk istiyor aşk istiyorum.” derken gözleri ve yüreği kayıp gitti Kerem’e hayır diyen mantığına inat... Ateş bacayı sardı bile siz kaçsanız kaç yazar diyorum Cansu Hanım :))

Cansu kaçmak istedi ama Kerem bu, durur mu sorgulamadan? Cansu’nun ona sunduğu gerekçeyi pek kabullenesi gelmedi belli ki o an gördüğü salıncaklara kayıp gitti aklı. ”Ben küçükken salıncakta yeterince hızlı sallanırsam bu dünyadan kopup başka bir dünyaya gideceğime inanırdım.” dediğinde bir ortak noktalarının daha olduğunu anladılar çiftimiz. Aslında bu dünya onlara yabancıydı en başından. Yalnızlardı ikisi de etraflarındaki o kadar insana rağmen… Belki ilk kez bu kadar derinden fark ettiler bunu. İlk kez akıllarını susturup cesaret ve duygularını koyarken önlerine kötü bir haber bekliyordu onları Ece’nin atacağı mesajla gelecek… Belki de gerçekliğe dönme vaktiydi artık. Bölüm sonunda Mert ve Ece dayanamayıp anlatırken her şeyi birbirlerine, Ece’nin dizginlenemeyen Kerem aşkına nokta koyacak ama Cansu ve Kerem arasında da kapanması zor bir boşluk yaratacak cümleler dökülüverdi Mert’in ağzından: “Mert-yani Mert rolündeki Kerem- evleniyor. Hatta daha dün akşam tanıştım müstakbel eşiyle…”

Çekirdek aile out!

                    
Son olarak Cansu ve aile ilişkilerine değinmek istiyorum biraz. Öncelikle abisiyle barışıp dertleştiği o sahneleri izlemek oldukça keyif vericiydi, umarım sık sık birlikte izleme imkânı buluruz bu ikiliyi. İlk kez gerçek birer kardeş oldular, ilk kez indirdiler duvarlarını birbirlerine karşı. Güzel de oldu aslında. Çünkü Cansu’nun o evde çok az da olsa nefes almasını sağlayabilecek tek insan var o da abisi…

Bu bölüm ebeveynlerin sahneleri daha keyifliydi nispeten. Her ne kadar bir kadın olarak Süreyya’nın yaşadıkları ağır gelse de bana diğer yandan Cansu’ya yaptıklarını düşünüp vazgeçiyorum ona üzülmekten. Bir anne düşünün gururunu ve hayatını para için kapının önünde bırakan. Bir anne düşünün yaşadığı bütün sorunlardan daha hiçbir şeyden haberi olmayan kızının doğumunu sorumlu tutmuş. Bir anne düşünün o kız büyüdüğü her gün biraz daha fazla nefret etmiş ondan. Uğursuz koymuş kızının adını. Her defasında daha büyük yaralar açtığını bile bile en derinden acıtmak için en acımasız cümleleri söylemiş kızının yüzüne. Cansu için en zoru da bu işte. Kendi yaşadıklarının sorumluluğunu bile üstlenemeyen bir ebeveyni sırtında bir yük olarak taşımak zorunda kalmış yıllarca. Bir kız çocuğunun en büyük dayanağıdır anne. Örnek aldığı, fark etmeden onun gibi davrandığı, büyüdüğünde gerçek bir anne olabilmek için güç aldığı bir varlık… Peki, Cansu ne yapacak şimdi? Baba desen parasıyla ailesini esir almış, bencil ve akıllanmaz bir yalancı. Kime tutunacak kimden güç alacak bu kız? Söylesene Süreyya sen mi dolduracaksın yarattığın onca boşluğu? Ya da sen mi başaracaksın Metin daha eş olup evinde bile oturamazken baba olup kızına sahip çıkmayı?

İşte böyle sevgili okur, hayat sevdiklerimizle güzel her zaman. Bazen dizide bile olsa görüyoruz ki başkalarının sahip olamadığı ne çok şeye sahibiz. Değerini bilmek gerek yanı başımızdakilerin ve bize verilenlerin. Şimdilik benden bu kadar. Bitirirken yazan, oynayan, emek veren herkesin yüreğine sağlık diyorum. Yeni bölümlerde ve yorumlarda görüşmek üzere sevgiyle kalın…

**Hikâye kaynak: KİGEM
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER