Bir “Kördüğüm” ki içim, çözdükçe dolaşıyor...

Bir “Kördüğüm” ki içim, çözdükçe dolaşıyor...
“Ya her şeyim ya hiçim sorma dünya ne biçim?
Bir kördüğüm ki içim, çözdükçe dolaşıyor...”

Her film ya da dizi bir şarkıyla, her şarkı hayatla özdeştir biraz...

Endemol Shine Türkiye tarafından yapımcılığı üstlenilen, yönetmenliğini Gökçen Usta’nın yürüttüğü Kördüğüm yayın hayatına girdiği günden bu yana hep bu şarkı aklımda... Önce diziyle ilgili yapılan türlü yorumlara denk geldim Ranini Tv’de, sonra ben de yazayım bir şeyler dedim. Sonra bir şeyler tuttu beni, bekletti... Hayatta da hep öyle olur ya, bir şeyler hep zamanını bekler. Ne hissettiğimi, diziyi tam olarak kelimelere yansıtabilmem için sezon finalini beklemem lazımmış.

Kördüğüm adı, ama o kadar da kördüğüm değil aslında hiçbir şey bu dizide... Baktın mı görüyorsun; Murat’taki donuk, biriktirilmiş öfkeyi ve Tarık Bey’deki acı yalnızlığı, Naz’daki anne yüreğini, Ali Nejat ve Eylül aşkındaki baki kalan tutkuyu ve var olan bağların gerçekliğini, Umut’taki çaresiz yalnızlığı, Genco’daki adam kalbinin masumiyetini ve Enver Bey’deki son İstanbul beyi asaletini...

Oyunculuğunun çok eleştirildiğini okuduğum Belçim Bilgin, aslında şevkatli bir anne kimliğinin en güzel sahibi dizide. İzleyicinin Naz’da vücut bulması istenilen aşk ve tutku beklentisinin niye hayata geçirilmediği de Eylül’le birlikte netlik kazandı bence, zira aşk ve tutku Ali Nejat-Eylül ikilisine ait bir kavram senaryoda başından bu yana... Zaten hem onlar birbirlerine, hem de aşk onlara daha çok yakışıyor. Saadet Işıl Aksoy’da hem yüzü hem oyunculuğu ne kadar özel, ne kadar çizilmiş, ne kadar güzel bir yüz öyle... Maşallah demek gerek! Gerçekten, rolüne tam oturan bir yüz bulunmuş... Bence tutku, onlarda hayat bulacak yeni sezonda... Zaten Eylül, izleyicinin görmek istediği bazı duyguları da çok güzel taşıyor ekrana...

Sarıl bana..
 
Naz ve Ali Nejat birbirlerinin hayatında yara bandı olan insanlar gibilerdi... Bir tarafın hayatın ona sunduğu acıdan iyileşme yolunu, bir diğerininse kendinden güçlü bir adamda yeniden yaşam bulma umudunu temsil ettiler bize aslında. Eylül’le birlikte bu iyileşme dengesi, aşkın gücüne teslim olacak gibi görünüyor... Ali Nejat Naz’la yeniden kalbine izin vermişti o kadar, o kalbin esas sahibi geri dönünce, tozlu rafların ardına saklanmış tüm eski resimler gibi gün yüzüne çıktı kalbin kuytu köşesindeki gerçekler... Bence çok da yakıştı.


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER