Hayatının nerdeyse tamamı ‘ders, okul, sınav’ üçgeninde geçen biri olarak
bu sefer safça bir hayalle “Oh bitti.” demedim. Farkındaydım çünkü daha
yeni başlıyordu her şey...
3 idiots. 3 aptal.
Hint filmlerinden birisi. En özeli, en güzeli belki de. Konusu ne dersen, az önce anlattıklarım derim. Bir insanın ama tabii normal değil,
hayatı ‘okul, ders, sınav’ Bermuda Eğitim Sistemi Üçgeni’nde sıkışmış
bir insanın neler yaşadığını anlatan, eğitim sistemini de sağdan soldan
pata küte tokatlayan bir film.
Üç tane arkadaş
var. Bunlar mühendislik öğrencisi. Bak, bir konuda anlaşalım
‘çalışmadan’ hiçbir şeyi maalesef elde edemezsin. Zeka senin millet beş
kere okurken bir kere okumanı sağlar ama çalışmadan, no way. Bu
arkadaşlar da girmişler çalışıp didinip mühendislik fakültesine. Hem de
ülkenin en zor en stresli -çok tanıdık geldi bana Allah Allah-
okullarından birine.
Birinin adı Raju (Sharman
Joshi). Hani vardır ya ailenin durumu iyi değildir ve bu ailenin tek
kurtuluş bileti, okusun diye her şey yapılan evlattır. Onlardan işte
bizim Raju. Omzunda bütün ailesinin sorumluluğu olan bir fedai. Hep bir
korku hep bir stres. Zira Raju’nun derslerinden kalma gibi bir şansı
yok. Başarısızlık onun için bir seçenek değil. En ufak bir hata domino
taşları gibi bütün aileyi dibe götürür. O da bunun bilincinde sığınmış
Tanrısına. Ellerde yüzükler, bilezikler; orda burda putlar onlar bunlar…
Bir
diğeri ise Farhan (R.Madhavan). Ah be Farhan vah be Farhan. Dedim ya
sana hani, ben o şanslı azınlıktan oldum diye. Ailem karışmadı, ne
istersen seç diye saldı beni. Belki de herkesin uğruna ölüp bittiği(!)
bir mesleği seçtim diye, bilinmez. Ama Farhan benim kadar şanslı değil.
Babasının da baskısıyla mühendislik okulunu seçmiş. Aslında fotoğrafçı
olmak istiyor. Buna izin verir mi peki aile? Vermeeeeeeez. Tamam,
gerçekten anlayabiliyorum. Evet, günümüzde belli koşullar var. Öyle
istediğini seçemezsin. İş alanı var bunun sonracığıma parası, saygınlığı
osu busu. Ama mutsuz olup bütün hayatını yakmaya değer mi ya? Ey
anneler babalar, çocuğunuzun iyiliğini isterken belki de en büyük zararı
siz vermiyor musunuz onlara? Farhan bu fakülteye hapsolmuş durumda.
Anahtarlar kendisinde ama maalesef bu anahtarları kullanıp bu zindandan
kaçıp gidecek cesareti yok.
Ve ve ve ve ve…
Üçlünün en harika üyesi olan Rancho (Aamir Khan). Hayat mentalitesine
bayıldığım o harika kişilik. Rancho hırssız. Onun umrunda değil o ne
yapmış, bu ne yapmış. Öyle ‘ay sınıfı geçeyim’ motivasyonuyla okumuyor
o. Onun derdi gerçekten bir şeyler ‘öğrenmek’. Okullar da zaten bunun
için değil mi? Bu eğitim sisteminde mi? Hiç sanmıyorum cınım. Bir düşün
şimdi iki dakika kendi eğitim-öğretim hayatını. Hep bir ezber hep bir
kalıplaşma. Aynı şeyleri farklı cümlelerle ifade etmene izin maalesef
yok. Onların belirlediği cümleleri onların belirlediği sırayla yan yana
getireceksin.
Gerçekten düşünen, sorgulayan bir insansan bile bir süre
sonra seni bu sistemle bir güzel sindirip kendi Robocop'ları haline
getiriyorlar zaten. Güven bana, bilirim. Adına da ‘eğitim’ diyorlar bu
Hitler rejiminin. Rancho bu düzene karşı çıkıyor, sorgulamaya başlıyor.
Zira kafası çalışan her normal insan bunların arkasındaki saçmalığı
görür. Hocalar sevmez böyle tipleri. Notla tehdit ederler ilk başta.
Çoğu insan, bu ilk taarruzda yıkılır. Devam edenleri velilerini
çağırmakla falan tehdit ederler. Bir kısmı da burda gider. En son ve en
adice olarak da okulda, sınıfta bırakmakla tehdit ederler. Son dalga da
bunla yiter gider. Adil oynamazlar hiçbir zaman. Bizimkini bu üçü de
yıldıramıyor ve kendi yöntemiyle başarıdan başarıya koşuyor. Başta en
yakın iki arkadaşı olmak üzere birçok hayata gerçekten dokunarak hem de…
Bu
üçlüden değil ama, böyle klasik, inek, hocaların gözdesi olan böyle
yalaka falan -anladın bence sen gayet o tipi- Chatur (Omi Vaidya) var bir
de. Chatur hocaların da sistemin de tam olarak istediği öğrenci tipi.
Araştırma yok, sorgulama yok, ne verilirse onu ezberleyip geçen bir
arkadaşımız. Zpoyler vermeyeyim ama filmde de çok komik şeylere sebep
oluyor bu ezberleme sevdası! Tüm derdi iyi not alayım, sınıfı geçeyim,
iyi bir işim olsun, zengin olayım. Çevremizdeki yüzlerce insandan biri
işte. Onların belirlediği bu saçma sistemde iyi not alsan ne almasan ne
be Chatur…
Rancho, Farhan, Raju başlıyorlar bir
yolculuğa. Deli gibi ders çalışma saatleri, ödevler, sınavlar, okulun
baskısı, ailenin bir yandan baskısı… Bu insanlar en nihayetinde ‘insan’.
Maalesef eğitim camiasına gönül vermiş eğitimciler çoğu zaman unutuyor
bunu. Eğitim-öğretim adı altında yaptıklarının öğrencilere ne kadar
zarar verdiğini göremeyecek kadar kör olabiliyorlar. Olan, filmde de
göreceksin, öğrencilere oluyor.
Kimi
gerçekten sevdiği, mutlu olacağı mesleği yapacak cesareti buluyor. Kimi
de aslında önündeki en büyük engelin ‘ne olacak acaba’ korkusu olduğunu
görüp ne kadar zor da olsa tırmanıp, o engeli aşıyor. Ama kimi ise hiç
değişmiyor. Devam ediyor düşünmemeye, sorgulamamaya. Evet, sistem onu
sevdiği için iyi bir yerlere gelebiliyor belki. İyi bir işi, güzel bir
mevkisi de oluyor. Ama bir fark yaratamıyor, hayatlara dokunamıyor.
Film
çok güzel, gerçekten güzel. Çalgılı çengili falan… Hele bir de aynı
dertten muzdaripsen böyle sen de yüksek bir yere çıkıp “Başlarım
eğitiminize sisteminize lan! Benim hayatım, gençliğim gidiyor.” diye
bağırma hissi uyandırıyor. Bağır, hobi olarak yine bağır da tıpış tıpış
kürkçü dükkanına dönmek zorunda olduğunu bilerek bağır.
Hangi
tip öğrencisin, öğrenciydin bilmiyorum. Kolay yolu mu seçtin yoksa her
şeye, herkese rağmen zor yolu mu seçtin bir fikrim yok. Umarım bir
yerlerde hayatlara dokunuyorsundur. Hangi yolu seçtiysen seç, unutma ki
ALL IS WELL:)