Dizimizi ufak bir yolda kalma macerası sonucu Cuma gecesi izleyemedim. Cumartesi tekrarı gündüz kuşağında yayınlanıyor. Arkasından Yüksek Sosyete adlı dizinin tekrarı vardı. Başroldeki erkek karakter ‘’Biriyle 3 defa karşılaşınca kaderin oluyormuş’’ dedi. Ömer ile Defne açısından bakalım. Gençlik yıllarında çarpışmaları bir, duraktaki karşılaşma iki, restoran karşılaşması üç oldu. Sonrası zaten planlıydı. Demek ki neymiş? Ömer de, Defne de birbirinin kaderiymiş. Aslında bizim çiftimiz birbirinin kaderinden çok yuvası.
Dizinin başına dönersek Sinan ile Yasemin ayrıyken aynı işyerinde çalışabiliyor. Defne ve Ömer ise asla çalışamazlar. Çok âşıklar. Anlıyorum. Ama bu işten ayrılma durumu canımı sıkıyor. Defne aşk hayatında üzüldüğü her zaman ayrıca işsiz kaldığına da mı üzülmek zorunda? Defne işten ayrılmak istediğinde Ömer üzülsün, ağlasın demiyorum. Zaten kişiliği elverişli değil. Ömer içten içe yıkılır ve içinde yaşar her şeyi aynı Sinan’ın dediği gibi. Fakat Defne’nin istifasını kabul etmek yerine izin kullanmasını önerebilirdi. Sonuçta hâlâ barışabilirler. Annesinin yüzüğü hâlâ o parmaklarda. Hâlâ çok âşıklar. Ömer hâlâ daraldığında Defne gibi nefes alıyor. Yüzükler atılsa da o kalpler hâlâ birbiri için atıyor.
Dizide Ömer’e kızanların ve Ömer’e söylenmeye çekinilen cümlelerin sözcüsü Koriş, iyi ki varsın. Ömer’e kızan her sözlerinde çok haklıydın. Ayrıca Defne’yi anman, bu kadar çok etkilenmen bizim kalbimizi tekrar çaldı. Yasemin Sinan arasını yapman da çok eğlenceliydi. Resmen barış elçiliğini ortalığı karıştırarak yaptın. Gururlar çarpışmadan itiraf etsinler diye kavga çıkardın. Yine en güzelini sen yaptın. Döne döne yaptın. En iyisini sen yaptın. Keşke sonunda coşup kavga çıkarmasaydın. Neyse sen affettirirsin kendini. Koriş’ten öğrendiğimiz ise iki sevgilinin arasına girmemek, arabulucu olmamak gerek. Bu işin zor olduğunu anladık. Çiftler sorunlarını kendileri çözüp anlaşmalı. Zaten Yasemin ile Sinan kavga hızlarını, barışma anında da gösterdiler. Evlilik günü bile aldılar. Tebrikler. Umarım mutlu olurlar.
Defne’nin şirketten ayrılığına gelirsek çok ağlattı çok. Eskilere gidişimiz, Necmi ile sarılışı, Necmi’nin ‘kızımızsın’ demesi, Yasemin’in gözyaşları, Sinan’ın başını okşayışı, hepsi hepsi içimi titretti.
Yıkılmış, yorgun İplikçi’yi görüyorsunuz
Dedesi hakkında gerçekleri öğrendi Ömer. Çok başarılı bir kariyeri var. Başlangıcını dedesi belirlemiş olabilir. Ama gelişimini, yönünü Ömer çizmiş. Neriman Defne’yi asistan olarak işe almış olabilir. Ama aralarındaki bağı, ilişkiyi yine Ömer çizdi. Ömer hem iş hem aşk hayatında kaderini kendi yönlendirdi.
Defne’nin derdiyle üzülen sadece onun mutluluğunu düşünen anneannesi, kardeşleri, dostları var. Bir de Ömer’i var her yol Defne’sine çıksın isteyen, sadece ustasına içini dökebilen. "İyi mi? Topladı mı kendini diye endişe ediyorum. Aşk ne tuhaf! Her şeye rağmen seni unutması pahasına iyi olsun, acı çekmesin istiyorsun." Bunlar Ömer’in ustasına olan sözleri idi. Aynı anneanne gibi uzakta olsa da mutlu ve iyi olduğunu bilmek istiyor. İşte Ömer artık Defne’nin, Defne artık Ömer’in yuvası olmuştu. Kanıtıydı.
Ömer dedesiyle konuşmaya gitti. İnsanın hayattaki en değerli varlığı annesidir. Annesini yıllarca üzen, ağlatan, istemeyen birini affetmek tabi ki de kolay değil. Dedesiyle oturup konuşması garip belki de ayıp gelmesi o kadar normal ki Ömer’e. Ancak dede çok pişman. Geçmişe dönebilse ilk düzelteceği hatası gelinine olan davranışları olurdu. Ömer affetti, affetmeye çalışıyor daha doğrusu. Affetmek hafifletir. Çünkü artık yapabilecekleri bir şey yok. Annesi yanında olsaydı Emine Hanım da dedeyi affederdi bence. Sarıldıkları an dedesiyle Ömer, gözlerim doldu. Dede Ömer’e sarılma isteğini o kadar içten söyledi ki... Özellikle dedenin Defne ile Ömer’in aralarının açılma sebebi olduktan sonra barıştırma adımları atmasını çok istedim. O da üzülüp Defne hakkındaki tüm düşüncelerini ve izlenimini anlattı. Evet, Ömer ilk ailesini erken kaybetmişti ama ikinci ailesi Defne’yi bulmuştu. Defne doğru insandı. Dede haklıydı.
Ömer, kendisine kızdığını sanıyorken dedesine kızdığını öğrenmesi, Ömer’i savunması ama kibarlığını asla bırakmayıp hizmet ettiğini öğrenmesi çok güzel oldu. Ömercim, Defne hep senin tarafındaydı ve hep senin yanında olacak. Eğer farklı davranıyorsa da yine senin iyiliğini istediği içindir. Geçen haftaki fevri davranışında maalesef bunları düşünemedin.
Sude’nin akl-ı selim dolu tavırlarını çok sevdim. Hulusi dedemiz de gitti İso’dan özür diledi. İso’nun doğru çocuk olduğunu söyledi. Şimdi kızacaksınız ama Sude ile İso olabilir mi? İlk tanışmalarında sohbet ederlerken çok iyi anlaşmışlardı, o zamanlar Sude çok sağlıklı zamanlarında da değildi. Çok "Kavak Yelleri" gibi olmasın diye susuyorum. Zaman bize neler gösterir? Belli olmaz.
Yazı devam ediyor..