Kiralık Aşk: Ne yaparsam olmuyor, olmuyor eskisi gibi...

Kiralık Aşk: Ne yaparsam olmuyor, olmuyor eskisi gibi...
Çektiğin acından öperim Defne… Sen bunu hak etmedin!
Bu hafta da karakter bazında ilerlemeye karar verdim. Çünkü bölümle ilgili ne yazayım? ^^

SUDE
Bu hikayede salt kötü yok dendi. Her ne kadar buna çok inanmamış olsam da, hadi öyle oldu diyelim. Her kötünün kötü olma sebebi var diyelim. Elimizde ne yaptığı belli olmayan bir adet Sude vardı şimdiye kadar. Bir bakmışız Defne’yi işten kovdurtmuş. Bir bakmışız pişman olmuş gece yarısı Defne’ye gidip özür dilemiş. Bir bakıyoruz oyunu öğrenmiş Defne’ye veda etmeler falan… En son Tranba’yla iş birliği sayesinde gökten zembille inmişçesine oturduğu koltuk ve getirdiği başarıyı paylaşacak insan bulamaması onu ‘iyileştirdi’ galiba.

Peki, en küçük bir başarısızlık veya çöküşte Sude’nin tekrar ‘kötü’ olmayacağına nasıl emin olabiliriz? Ya da olay bu mu? Kimse sonsuza kadar iyi ya da sonsuza kadar kötü değildir demeye mi çalışıyoruz? Ben buna inanmıyorum. Her insanın iyi ve kötü yönleri vardır. Kimse mükemmel değildir. Her insandan alınacak dersler vardır. Bunu bulması bize aittir. Ama olay bu değil. Sude ne zaman ne yaptığı belli olmayan, çıkan her rüzgarda rotasını bambaşka yerlere çeviren bir karakter oldu. Bu bölüm şunu yaptı, artık buradan yürür diyemiyoruz. Bu da açıkçası benim canımı sıkıyor. Hayat siyah ya da beyaz değildir tabii ki. Gri ve hatta tonları da vardır. Ama bu demek değildir ki biz de sürekli ton değiştirelim. Bilmem anlatabildim mi… ^^

NECMİ
Necmi Necmi Necmi … Darwin görse ağlardı Necmi. Ben böyle 180 derecelik dönüş görmedim. Bunu daha önce de söylemiştim. Adam bir anda amca oldu. Bir sahiplenmeler, bişiler bişiler… Ama keşke stabil kalsaydı. Bilhassa son birkaç bölümde onda da bir savruluşlar görüyorum. Yani ne yapmaya çalışıyorsun Necmi? Bir konuda da dik dur. Ne bileyim, Neriman’a karşı yılma. Sen engel olsaydın dede konusunda Neriman’a mesela. Bir şey yaptığını görelim Allah’ını seversen. Karizmatik sesinle konuşmalar yapmakla olmuyor gördüğün gibi. Ama zaten sen Ömer’in ‘’Tamam Amca, seni anlıyorum.’’ Kontenjanında olduğun için rahatsındır. O da bir gerçek. Kafam karıncalanıyor bu tutarsızlıklar karşısında. Kafam almıyor Şükrü!

NERİMAN
Neriman ağzımı bir karış açık bıraktı bu bölüm. Bu nasıl bir kafa? Her şeyin sebebi sensin be kadın! Gelmiş dinazorlar falan diyor AKLIMI ÇILDIRACAĞIM! Minareyi çalan kılıfını hazırlar, demiş atalarımız. Neriman’ınki de o hesap. Kendi vicdanını rahatlatmak için Defne’ye yaptığı o konuşmayı ve de annesizliğe parmak basışını çok zalimce, bencilce buldum. Hiç de duygulandırmadı beni. Aksine çok rahatsız etti. Bir bölüm önce ‘’Bire bin katar, Ömer’e her şeyi anlatırım.’’ Diye tehdit ettiğin kız senin sebep olduğun ayrılığın acısıyla baş etmeye çalışırken o söylediklerin… Üslubum izin vermiyor hissettiklerimi anlatmaya, sen anla.

"Bak bunlar hep hayat. Sana demiştim hayat böyle, 'C'est la vie!’ Kötünün içindeki iyiyi bulmak senin görevin. Kadın olmak böyle bir şey. Bizim görevimiz siyahla beyazın arasına grileri yerleştirmek. Eğer bu Dünya erkeklere kalsaydı şuanda zaten dinazorlar gibi çoktan yok olmuşlardı.’’

Gerçekten mi ya? Bu mu yani? Hiçbirine katılmıyor, saygılarımı sunuyorum. Geç burayı, geç.



Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER