Hayat Şarkısı: Kaybetmek için çok erken, korkmak için çok geç..

“Ne kadar yorulduğunu görüyorum, bırak da yükünü hafifleteyim.”
Elbette ki Hülya için de tam zamanıydı. Hülya nasıl Kerim’e sevmeyi, bağlanmayı, bir başkasını kendin kadar önemsemeyi öğretiyor, tek başına olmanın ağırlığı yerine bir bütünün parçası olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşatıyorsa Kerim de Hülya’ya sırtındaki yükleri paylaşmayı öğretecek. Bugüne kadar hep tek başına zorlu mücadelelerin içinde boğuşan Hülya için çok zor olacak ama ‘bırak, yükünü hafifleteyim’ diyen Kerim’e de ne kadar karşı koyabilir ki?

Bu bölüm ortalıklarda adeta korkudan titreyerek dolandığını gördükçe hep Hülya’nın aslında hiç büyümediğini, bir evcilik oyunu içinde annecilik oynadığını düşündüm hep. Oynamak derken asla sahte bir şeyden bahsetmiyorum. Tam tersi, gerçek bir çocuk ruhuna yaraşacak kadar içten bir arzuyla dolu ve bir o kadar ürkek Hülya. Endişe içinde merdivenleri çıkarken Bayram babasının tepkisini ölçmek için gösterdiği çaba, gözünün içine bakarak sorduğu her soru nasıl tanıdık geldi bana anlatamam ^.^ Tam bir kız çocuğu hali. İçinde korkudan çok derin bir sevgi barındıran ve tek korkusu gözlerinin içine, dudağının kıvrımına baktığı o yüzdeki derin gülümsemeyi görememek kadar basit ama derin olan bir kız çocuğu.

Allahım, sen konuyu biliyorsun. Amin!

Bundan birkaç hafta önce küçük Hülya bir kış gecesi sahur vakti neden Emine’lere gitmiştir diye sorsanız, Kerim’i görmek için derdim. Şimdi ise farklı düşünüyorum. Hülya o gece oraya aslında hayal ettiği bir aile sofrasını yaşamak için gitmişti bence. Kerim de hayalindeki karakterlerden biriydi evet, ama asıl istediği gerçek bir aileye sahip olmaktı. O akşam hayal kırıklığı ile girmişti masanın altına belki ama yine de mutluydu muhtemelen. Şimdi ise yine bir sahur vakti ellerini kaldırıp dua ediyor yeni kavuştuğu ve hep hayalini kurduğu bu aileden uzak düşmemek için.

Evet, Hüseyin’in desteğini kaybetmek Hülya için hiç iyi olmadı. Ama ben uzun vadede yeniden abisinin güvenini ve sevgisini kazanacağını düşünüyorum. Biraz daha zamana ve emeğe gerek var.

“Şu kadar haltı yapıp sonra bu kadar korkman. Sen minareyi çalıp sonra kılıfını hazırlayamıyorsun değil mi?” diyen Kerim sen bakma bizim Hülya’nın masum hallerine. Ne kadar çocuksu hallerine biz de kansak da biliyoruz ki Hülya yedisinde de böyle cingözdü. O yüzden, elbette çok güzel bir kılıf hazırladı da bu da minare ya hani? Bir yere kadar saklanabiliyor.

Sabah 06.15’te alarmım çaldığında ben

Cingöz deyince Bayram Cevher’i atlamak olmaz. Bilerek sona sakladım kendilerini. Birkaç haftadır farkındaysanız Bayram babada bir garip haller var. Sanki her şeyi biliyormuş gibi değil mi?!

Birkaç hafta önce Mahir’i tanıdığına dair sinyaller vermişti. Geçen hafta Hülya’nın hesap hareketlerinden haberdar olduğunu belli etti. Zaten Bayram Cevher’i biraz tanıdıysak tüm bu olanlardan bu kadar uzak olması pek olası da görünmüyor bana. Bakarsınız Hülya’nın en büyük destekçisi o olur. Mehmet konusunda Kerim zaten Hülya’dan yana, Hüseyin de susmayı tercih etti. Bayram’ın da Hülya’dan yana olacağına şüphe etmiyorum ama elimizde pimi çekilmiş bir bomba var: Aylin – Kerim’in okuldan atılma meselesi. En tehlikelisi çünkü ailenin diğer bireyleri için sonuçları bakımından pek sorun yaratacak bir konu olmasa da Kerim’in bunu kolay kolay kabullenip affedeceğini zannetmiyorum. Bakalım büyük sırlar bir bir ortaya çıkarken Aylin meselesi de ortaya çıkacak mı yoksa Hülya bu konuda kendini kurtarmayı becerebilecek mi? 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER