Bu
seferde elimizde ev konusu ve mektup var... Defne korkmasın da kim korksun? Ömer'e,
iyiliğine alışmaktan, ayrılıktan, bir daha ayağa kalkamamaktan panikleyen ve
üzülen Defne'miz var. Ömer ne kadar da aile olmaktan, sıkıntılarının ve
sevinçlerinin ortak olmasından bahsetse de. Defne rahatlayamadı. Yaşadıklarını
unutamıyor. Üstüne bir örtü çekemiyor. Ya Ömer yine giderse demekten kendini
alıkoyamıyor.
Ömer'in
özür dileme sahnesini dört gözle beklerken, Derya ve Şükrü Bey'in gereksiz
mektup detayına girmeleri. Parlamaya ve çatmaya meraklı Ömer'e ateş aldırdı.
Bir gün önce affettirmenin yolunun özür dilemekten geçtiği, Sinan tarafından Ömer'e
kodlanmıştı. Ama her ne hikmetse Ömer'in mektup konusuyla, Defne'nin ne
sakladığını ve aradığını ima ederek hışımla odalara dalmasını pek anlayamadım,
hoşnut da olmadım. Teraslarda bağırmak, hesap sormak, ses yükseltmek hiç hoş
değildi. Defne'yi kaybetmeyeceğinden emin Ömer tarzı tavırlar sergilenmişti. Bu
yüzden Defne sarf ettiği her sözde haklıydı. Ne olursa olsun hiç gitmeyen, hep
Ömer'le kalan destekleyen, seven bir Defne vardı... Ömer, özgürce istediği
şekilde yargılarken, kaybetmekten yine hiç korkmuyordu. Haklı sebepleri olması,
Defne'yi yıpratması anlamına gelmemeliydi.
Defne,
Gallo için endişelerini dile getirdiğinde, Ömer inanmamış hatta paranoya
yaptığını söylemişti. Nedense yılan Gallo'nun kendisine olan aşk itirafı sonrasında
bir fırsat yakalayıp da Defne'ye "Haklıymışsın." bile diyemeyen bir
Ömer görmek beni çok üzdü.
"Biz
olduk, aile de kuracağız, her şey Defne’min.” diye koca koca laflar ederken
Serdar'a çok içtendi. Ömer, ne oldu da bu kadar Defne'ye sesini yükseltti? Ömer
için gelen kadınlar, yazılan mektuplar bitmedi, bitmiyor. Defne'nin ruh halini
elbetteki anlıyorum... Ama Ömer'in ruh halini anlamaya çalışmak beni fazlasıyla
yoruyor.
Ömer
o mektubu asla okumamalı. Direkt o mektubu Defne'ye teslim etmeli. Bu sefer
Ömer anlamalı, dinlemeli ve özürlü affını dilemeli Defne'mizden... Bulduğu her
fırsatta Defne'sini köşelere sıkıştırabilen bir Ömer için sanırım özür dilemek
bu kadar zor olmamalı. "Sor canım." yerine "Özür dilerim canım."
duymayı çok isterim. Bir şiirimi daha Defne ve Ömer'e gönderiyorum.
Umudunu kaybetmemek uğruna,
Ne hayaller kurulur,
Sevdiğini kaybetmemek uğruna,
Nelere göz yumulur,
Her bakışta hatırlar,
Her dokunuşta arzularsın,
Sıkı sıkı sarılırsın,
Unutmamak için yaşar,
Hatırlamak için resimlersin,
Gülmek onunla anlam kazanır,
Güvenmek sabrettirir,
Kızmak bir özürle yatışır,
İnanmak sevmekten geçer,
Sevmek huzurdur,
Huzur nefestir,
Nefes aşktır,
Aşk candır,
Ve bitmeyecek bir rüyadır...
Kısa Notlarım:
1. Dili fazla uzayan bir
Derya "Cut." denilerek susturulamaz. En güzeli işten çıkarılmasıdır
Ömer!
2. Defne'nin Derya'ya had
bildirme zamanı çoktan geldi ve geçiyor.
3. Nihan ve İso anahtar
operasyon sahnesi ilginçti.
4. Mektup okunmasın, Defne
sırrı anlatsın.
5. Karmakarışık bu bölümü
Defne'siz çok sevemedim.
6. Sevgili Elçin Sangu'ya geçmiş
olsun dileklerimi gönderiyorum.
7. İkinci sezon devam
kararını duyabilmeyi isterdim.
8. Koriş'im
interview'de sorduğun sorularınla asıl
tarihi sen yazdın.
9. Serdar'a hala güvenmiyorum.
Esra da çok tatlı konuştu.
10. Bu hafta her birinize
minik bir at nalı gönderiyorum. Evlerinizden şans hiç eksik olmasın.
Mutluluk
ve huzurla kalın... KA Perilerim ve KA Severlerim