Bu bölüm eteğimizdeki taşları döktüğümüz bir bölüm oldu. Söylenmesini istediğimiz şeyler söylendi, yaşanmasını istediğimiz şeyler yaşandı. Üzüldüğümüz oldu mu? Evet, çokça oldu. Ama yaşanması gerekiyordu. Destek görmek istedik, gördük.
Neler yaşansın diye bekliyorduk? Ne duyulsun istiyorduk? Defne’nin bu çıkmazında ağabeyinin artık aktif olarak rol almasını istiyorduk. Bu bölüm Serdar bu adımı attı, Ömer’e gitti. Ömer gibi suskun, içine kapanık birinin Serdar ile oturup aile muhabbeti yapması, Defneler’e gidip anneannenin dertlerini dinlemesi artık onlardan biri olmaya başladığının göstergesi. Ee bu durumda da Serdar kira ödememeliydi, sonuçta birader olacaklar artık. Serdar da Ömer ile konuşunca zaten onu aileden biri olarak gördü, hep Defne sevdiği için severken artık Ömer’i tanıyabildiği için seviyor. Peki, Ömer için ne kazandırdı bu konuşturma bize? Defne’nin de ilk konuşmalarında söylediği şeyleri tekrar tekrar algılattı Ömer’e. Defne bunca yıldır annesiz babasız kendi ayakları üstünde durmuş; alışık değil bu kadar büyük jestlere, kendisinin de dediği gibi alışmaktan korkuyor belki de. Çünkü Serdar haklı; Defne korkuyor Ömer’ini bir rüzgârın alıp götürmesinden, bir yalan rüzgârının. Çünkü yalanı öğrendiğinde Ömer’i yanında görememekten korkuyor, bin parçaya böleceği Ömer’i düşünmek istemiyor. O üzüntüye sebebiyet verip, Ömer’inden olmak istemiyor. Üstüne böyle büyük jestler sonucu Defne ezildi, büzüldü. Terasta da dediği gibi yanlışlar yapıyor çünkü sevdiğini kaybetmekten korkuyor, Ömer’de ise Defne kadar korku yok, çünkü Defne hep oracıkta, yanı başında. Biz bu cümlelerin hepsini düşünürken Defne dile getirdiği için, artık seslerini duyurarak gerçekten tartışan, eteğindeki taşlarını döken bir çiftimiz olduğu için çok mutluyum. Kavga etmelerine üzülmüyor muyuz? Elbet üzülüyoruz. Ama bu kavgalar birbirlerini daha iyi anlamaları ve gerçek problemleri ile yüzleşmeleri için.
Biraz da Ömer açısından bakarsak, kendince haklı yanları var. Eşi olacak insanın hayatındaki problemleri bilmek, en zor günlerini beraber geçirmek istemek çok normal şeyler. Kızılacak bir şey de yapmadı. O durumda olan seven herkesin yapabileceği bir jestti ama çok ani ve kırıcı olduğu gerçeğini değiştirmiyor maalesef. Bazı gerçekler, doğrular acı olabiliyor. Ömer’in Defne’nin paylaşımsız sır küpü hallerine kırılmasını anlayabiliyorum ama iğneyi kendine de batırması lazım. Sonuçta annesinin ölüm yıl dönümünü Defne ile paylaşmamasına rağmen Defne ona hak verdi, sorgulamadan yanında oldu. Bunları da düşünmesi gerek. Ama Ömer gibi yalnız yaşayan ve büyüyen birinin içine kapanık halleri kendine normal gelirken, Defne gibi bıcır bıcır birisinin içine kapanmasını anlayamıyor olabilir. Ama Defne tartıştıklarında çok güzel açıkladı. O da insan ve hatalar yapabilir; herkes Ömer gibi, büst gibi duramıyor. Bir de Ömer’e akıl veren Sinan çok eğlenceli bir şekilde özür dilemeyi öğretirken, Şükrü ağabeyimizin de “Özür dilemek iyidir.” sözü ve eşiyle olan örnekleri vermesi gibi sahnelerle, bölüm boyunca Ömer ile dertleşme sahneleri samimiyet şelalesi oluyor.
Yazı devam ediyor..