Sinan-Yasemin kavuşmasında duygulananlar kalplesin kıskıskıs ^.^ Yasemin’e gün geçtikçe ısınıyorum. Ay n’olur bozulmasın artık. Sinan ona çok iyi geldi, gelmeye de devam eder inş. dinimiz âmin. Sinan’a gelirsek, söyleyecek söz bulamıyorum. Çoğu zaman kendisine kızsam da, Ömer’i kıskandığı için bu triplere giriyor desem de Sinan yine de Sinaaan işte. Atlara kesme şeker verirken eli ayağına dolanıp beni kahkahalara boğan, ama aynı zamanda zamanında Defne’ye âşık sanırken kendini, Ömer’i dinlerken beni gözyaşlarına boğan Sinan. Bazı insanlar böyledir. Şeytan tüyü var böylelerinde derler. Seversin, neden sevdiğini de bilmezsin. Bazen çok sinir eder seni, içine içine şişersin ama onsuz da olmaz. Tırnağının ucuna zarar gelse yine ilk koşacak sen olursun, onu da bilirsin. Salih Bademci’ye böyle bir Sinan karakteri canlandırdığı için, kâğıtta yazılı olan Sinan’ı bambaşka bir boyuta taşıdığı için teşekkür ediyorum. İzlemelere doyamıyoruz efenim, saygılar.
Sude-Deniz cephesine gelirsek… Afferiim, çok da güzel oldu, ooh çok da iyi oldu diyorum. İki manyak birbirini buldu. Geçen bölümlerde bu ikilinin yakınlaşacağının sinyallerini almıştık AMA… Neden? Cidden lazım mıydı? Yani Deniz bir Defne diye tutturdu, sonra pat diye vazgeçti. Şimdi de Sude’ye vuruldu öyle mi? Yanlış anlaşılma olmasın ama ben bu işlerin böyle oluşundan zerre hazzetmiyorum. Ya sen bu kızın neyini sevdin allasen? Güzel desen, çok daha güzellerini görmüşsündür. Hırçınlığı falan desem, tövbe tövbe, evlat olsa sevilmez. Çocuk gibi mıy mıy mıy dolanıyor ortalıkta. Bir de Sude’nin ve Deniz’in neden böyle kötü olduklarına dair açıklamalar oldu bölümde ama beni kesmedi. Benim gözümde ikisi de bu hikâyenin salt kötüleri.
Ne Sude’nin kendince Ömer’in gölgesinde kalmış hayatı bana yetti ne de Deniz’in başarıyla gelen yalnızlığa alışmak ve buna göre şekil almak tırıvırısı. Üzgünüm, boş laflardı. Ömer de başarılı, Sinan da… Ve belki daha onlarca insan… Hepsi mi kötü, hepsi mi yalnız? Bu kolaya kaçmak… Çünkü iyi olmak, adil olmak, hayatta doğru duruşu sergilemek zor olan. Mücadele etmek de zor evet ama neye karşı mücadele edildiği de önemli. Kumun üstünde patinaj çeken bir araba geliyor aklıma. Olduğu yerde gazı kökle de dur. Boşa zaman harcamak, yorulmaktan öteye gitmez. Mücadele ettiğin şeyin bir önemi olmalı, reel olmalı. Sude’ye akıl veriyorsun eyvallah da azıcık ufak at da Sude civcivi de yesin. Hoş o her türlü yer. Bayılır büyük lokmalar yemeye… Sonra da boğazında kalır, nefes alamaz, başlar yine ağlamalara. Sude bebeyim SEVMİYORUM SENİ HAYATIM! Tez vakitte senin de eline bileti tutuştururuz inşallah. Mümkünse Muşamba’yla beraber…

Güzel seven Ömer Beyler
Ve Ömer Bey… Burayı sana ayırdım kömüş gözlüm (Evet Raninicim, kelimenin menşei bulundu dün akşam ^.^) Sen nasıl bir şeysin ya? Bazen gerçek olmayabilir misin diye düşünüyorum. Sonra dank ediyor, değilsin doğru ya diyorum. Peki, senin bu güzel lafların, bakışların, küçük burnun, çatık kaşların, KULAKLARIN… N’olacak bu böyle ya?
"Defne ben özlüyorum seni. Çok esirgiyorsun kendini benden.’’
"Ben Defne’yi seviyorum, hem de çok. Aramızda çok başka bir şey var. Bana hayatta başka bir şey düşündürmeyen, aklımı başımdan alan, bana derin derin nefes aldıran bir şey. Defne artık benim içim… Şuan burada olmaması bile huzursuz ediyor beni. Ben çok özlüyorum onu, her an…’’
Ah be Ömer’im İplikçi’m! Yaktın geçtin ortalığı. Daha ne söylenir ki? Herkesi ağlattın, hepimizi dağıttın. En çok Defne’yi dağıttın. Bir de ‘’Anlatabildim m?’’ diye soruyorsun, bu laflarla anlamadıysa daha nasıl anlar onu da bilmiyorum. Ve de karşındakinin duygularını düşündüğün için hiç de kırıcı konuşmuyorsun. Son derece naif, açık bir şekilde, umut vermeden ama ortalığı da yakıp yıkmadan konuyu bitiriyorsun. Ömer İplikçi tarzında çözüyorsun. Sana ne denir ki koca yürekli adam! Ve de Ömer’i oynayan, bu karakteri arşa çıkaran koca yürekli diğer adam, Barış Arduç… Gerçek hayattaki duruşun da, karaktere can verişin de şahane. Ömer karakterini aynı Salih Bademci’de olduğu gibi alıp başka diyarlara taşıdığın için sana teşekkür ediyorum. Bir de durum her ne olursa olsun seni sevenlere gösterdiğin ilgi, sabır ve özveri için bin teşekkür! Hiç bozulma inşallah!
Daha belki değinmek istediğim onlarca şey var. Lakin bazen tadında bırakmak gerekir. Olduğu gibi… Bir de içeriden çağırıyorlar, aile ile yaşamak zor vesselam… ^.^
Ömer gibi sevenleriniz, sevdiğiniz olsun.
Görüşmek üzere…