Kiralık Aşk: Bol tuzlu aşk..

Kırmızı aşkın rengidir, derler. Hem kalbi hem gözleri etkisi altına alır. Kalpler, elmalar ve kırılan tuzluk-yayılan tuz, yatağın üstündeki gül yaprakları, kırmızı mumlarla bezenmiş bir odada sadece aşk hissedilir ve yaşanır. Odaya adım attıkları anda, yaşanmışlıkların ve yaşanacakların hayali, çiftimizin nefes almalarına ve sıcak basmasına neden oldu. Ne kadar kızgın da, kırgın da, kıskanç da olsalar birbirleri için yandıkları gerçeğini görmezden gelemeyiz. O bakışları, seslerdeki titremeyi ve göz süzmeleri; bilhassa yaşatıyorlar bizlere... Yaşanan bir vuslat var ortada, birbirine en sonunda kavuşan bir çiftimiz var. Ama sanki onlar en başa geri döndüler, hiçbir şey yaşanmamış gibi, sadece hayallerini hatırlayarak, birbirlerinden yine uzak durarak, bakışıyorlar.
 
Metaforlar kullanarak aşkı tanımlayan, ipuçları bırakan, algımızın üstüne oynayan tek dizi “Kiralık Aşk” diye biliyorum. Dizimizin bizlere “tuz” bakın yine “tuz” diye gönderdiği mesajı da sanırım çözdüm.  It is a Wonderful Life filminde, ev hediyesi olarak yeni evli çifte ekmek, şarap ve tuz hediye ediliyor. Tuzun anlamının da "hiç bozulmayacak, saf ve sonsuza kadar var olacak aşkı" temsil ettiği dile getiriliyor. Ben de  "neden olmasın hem de şahane olur, Defne ve Ömer'in “Bol Tuzlu Aşk”ına tanıklık etmeyi kim istemez değil mi ama?" Bu metaforumuzu da çözdüğümüze göre rahat bir nefes alabiliriz.
 
Aşk insanı çarpar, yoldan çıkarır. Kıskançlık da eklenirse akıl almaz hâl alabilir. Kolay kolay bastıramazsınız, hele de içinize minik minik kurtlar düştüyse. Kıskançlık aşkın tuzu ve biberidir. Ölçüsü ayarlandığı müddetçe ilişkiyi alevlendirir. İlgi artar, açıklamalar çoğalır. Defne'm de, pempe hayallerinin beyaz atlı prensini bulmuşken,  Ömer’in başka bir kadınla çalışmasını, adının anılmasını, aynı resimde, makalede yer almasını istemiyor. Çünkü Sinan'nın dediği gibi "kadınlar hisseder, tehlikeyi görür." Defne de, Gallo'nun bakışları arkasındaki hayranlığı ve aşkı hissediyor ve uyarıyor. Ama "haklısın" demekten yoksun, inatçı bir prensle karşı karşıya. Defne’nin tripleri, inatlaşmalar devam ettiğinden, yemeğe tek başına ve mutsuz olarak katılan Ömer' e, ilham perisi, yine hiç ummadığı anda eşlik etmek için geliyor.
 
Olgun, konuştuğunu, ne istediğini bilen, işinde başarılı, bilgili ve zarif bir kadınla karşı karşıya kaldık. Ani çıkışlar yapmayan, sakin, eleştirisini de övgüsünü de kontrollü yapabilen Defne ile tanıştık. Defne'miz, istedikten sonra nasıl şahane bir iş kadını ve eş olunur, hepimize, özellikle de Ömer'ine gösterdi. Karşı tarafın Gallo demesiyle, gözleriyle eyvah paniği yaşayan, kendisini silkeleyen Ömer'in, Defne'nin tarzını hiç bozmadan verdiği cevaplar sonrası, şaşkınlığının hayranlıkla mest oluşuna, rahat nefes alışına dönüştüğünü görmek büyük mutluluktu.
 
Ömer İplikçi'nin yemekte sarf ettiği "Vuruldum, aşık oldum, asıl şanslı olan benim, şahane bir kadınla nişanlandım" cümleleri, keşke basının karşında da söylemiş olsaydı. Neyse ki iş yemeğinde söyledi de birazcık olsun içimize su serpti. Rahatladık, en sonunda dedik! Ömer'in, Defne' nin elini çekinmeden tutarak yemekten ayrılmaları da müthişti. Aralarına kimseler girmesin, mutlu mesut yaşasınlar!
 
Bütün bir hafta “sürpriz” diye bekledik. “Acaba Ömer Defne'nin kalbini nasıl eritecek?” diye birbirinden farklı senaryolar yazıldı ve tahminler yapıldı. Sürprizin büyüğü, küçüğü olmaz, düşünülmüş olması yeterlidir. Özellikle ani ve hazırlık yapılmadan sunulan sürprizler en can alıcısıdır. Şaşırırsınız, tebessüm edersiniz, gözleriniz dolar, mutluluk yüreğinize yayılır. Her genç kızın da evliliğe dair pembe hayalleri vardır. Genelde bu hayaller şatafatlı ve pırıltılıdır. Eşi ve benzeri olmayan evlilik teklifleri hayal edilir!
 
Ama naif Defne'miz öyle mi? O sadece prensiyle mutlu olmak istiyor, hiç büyük hayaller kuramamış Defne. Hep azla yetinmiş, koca bir ailenin sorumluluğunu yüklenirken hayallerine ara vermiş bir genç kız kendisi. Aniden dizlerinin üstüne çöken Ömer'ini görmek ve onun söylediği sözlere yelken açmak, nasıl mutlu etti Defne'yi. Hayatının en güzel sürprizi işte tam da buydu Defne için…
 
"Bu yüzük bir daha hiç çıkmasın (sen benimsin)
Bir daha tartışmayalım ( kıskanmak yok)
Kim ne derse desin ( sen sadece aşkıma inan)
Üzmeyelim (üzmem seni)
Kırmayalım (kırmam seni)
Birlikte aynı yolda (ikimiz sadece sen ve ben)
Aynı yere yürüyelim artık!" (Aşk yolumuzdan)

Ömer'in kolları arasında, mutluluktan kendinden geçen Defne'ye ve onun yaşaran gözlerindeki sonsuz aşkına şahitlik ettik. İşte bu kadar kolay Defne'yi mutlu edebilmek, yüzünü güldürebilmek, gözlerinin derinliklerindeki ışıltıya sebep olabilmek! Sürpriz sadece ve sadece Defne'nin kalbini eritti! Defne mutlu çok mutlu ise, ben de mutluyum. Ömer ve Defne'nin birbirlerini keşfetmelerine, yaşanmamış duyguların ve yaşanmamış zamanlarının tadına varacakları, birlikte yeni hayatlarına tanıklık edeceğimizi duymak da çok hoş oldu.

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER