Ancak Los Angeles'in (sadece polislerinin değil toplam halk olarak da) bu gün
bile
kendini aklamayı başaramadığı ve sırtında bir kara leke gibi taşıdığı
"ırkçı" damgasına hallenmeler ve bir takım
"basit" hukuk numaraları ile seri, adeta erken dönem CSI soslu Suits
tadında olmuş. Şikayetçi değilim. Zira yüzyılın en büyük ve en ses getiren çifte cinayet
davasında adaletin bu derece saçma sapan entrikalarla çarpıtılabilme
ihtimalini (her anlamda) izlemek yer yer korkutucu, yer yer sıkıcı, yer
yer de çok zevkliydi. Akışı, insan hakları açısından ve temelde -bence-
bir öç hikayesi olarak izlemek ise duble zevkliydi. İzlerken, "olay yerinde o eldiveni biz bulsak, çoktan sanığın
bağırsaklarını bile sığdırmıştık içine" demeyen bizden değildir!
Ryan
Murphy ve yazar arkadaşlarının hikayeyi yayarken ve toplarken, jüri
üyelerinin ruh hallerine kadar inip, herkesi didik didik ettiği,
Savcı'nın, avukatların, gardiyanların,
Kardashian Familyası'nın iç işlerine ve ruh hallerine kadar inip,
deştiği ve seyircinin önüne attığı halde O.J. ve dahi Nicole Simpson
tarafına
fazla dokunmak
istememesinin bir tür telif hakları sıkıntısı olduğunu düşünmek
istiyorum. Evet, konu bir cinayet davasından çok adalet sisteminin
ahvali, sosyolojik bir inceleme, siyah-beyaz bir savaş ve siyahın (net olarak)
beyazdan intikamı olarak ele alınmış.
Sıradaki şarkı Baba Kardashian'dan halkın kıllı vicdanına gelsin: Ben nerede yanlış yaptım? Dolayısıyla da yazarlar O.J.'den
çok onu serbest bırakabilecek olanla ve hapislerde çürütme gücünü haiz
olan tarafa derinlemesine yüklenmiş ama gönül O.J.'in de ruh halini aynı
derinlikte görmek isterdi. Bilinçli bir seçim mi bilmiyorum ama
asıl dikkatimi çeken O.J'i neredeyse hiçbir sahnede 3-4 saniyeden fazla
tek başına görmedik.. Halkın sevgilisi O.J., kurgusal olarak da hiç yalnız kalmadı
ekranda...
Amerikan
yasalarına göre O.J aklandığı suçtan bir daha yargılanamayacak. Bu konu
çoktan kapandı. Ancak Robert Kardashian'ın son sahnedeki tepkilerine, -aslında seri boyunca takındığı beden diline de- bakarsak O.J katıksız bir suçlu. Hatta Murphy'nin hikâyeyi anlatırken alt metinlerde ve bütün oyunculuklarda incelikli bir "suçlu" hissi yaratıp, bir anlatıcı olarak oldukça taraflı davrandığını da düşünüyorum. Bu nedenle ekran karardığında seyirci olarak ben de O.J'in suçlu olduğuna karar verdim. Oysa yönlendirilmemeyi tercih ederdim... İç güdülerim ise bu hikayenin bitmediğini, taraflardan birinin gider ayak kaleme alacağı içtenlikli bir itirafı okuyacağımızı fısıldıyor.
Özetle, siz benim huysuzluklarıma aldırmayın ve seriyi mutlaka izleyin...
Böyle işte..
R.