Ömer
ve bakışları aslında herşeyi bize çok güzel açıkladı. Keşke Defne'de görseydi
sevdiği adamın Gallo'ya nasıl baktığını. "En sonunda buldum, sen miydin o
mavili saçlı kız, annemle küs gitmedim ve tavsiyelerin sayesinde oldu her şey,
sağ ol Fikret" diyordu Ömer. Aşık bakışı değil, bildiğin minnet bakışıydı. Cihangir tepesine
çıktıklarında da bunları sözlü olarak dile getirdi. Ömer'in omuzlarından büyük
bir yük kalktı, en sonunda yıllar önce hayatına yön veren o kişiye teşekkürünü
edebildi ve rahatladı. Gallo hanımın da hikayesi varmış, hastaymış ve Simurg'u
verdiği çocuk ("yani sen") sayesinde iyileşmiş ve o da hep o çocuğu
("yani seni") aramış, görmek istemiş o çocuğu ("yani
seni"). Wow ne hikayeymiş ama, her kurduğu cümleye de "yani seni"
eklemeyi unutmayan modacı Gallo, oldu mu başımıza “vurgulamacı” Gallo.
Benim anlamadığım her
birbirine iyilik yapan kişiler sevgili olmak zorunda mıdır? "Ne olacak
şimdi, ne olacağız biz?" Bu nasıl bir sorudur? Resmen "birlikte olsak
mı, hadi olalım lütfen" sinyalleri aldım! Ömer'in cevabı olmasa bir ara o
sahneye giriş yapıp şu sinyalleri kapamayı düşünmedim desem yalan olur. Gallo
Hanım, sen ve Ömer arkadaş kalacaksınız. Adam kibarca "arkadaşız"
dedi daha ne. Bana kalsa arkadaş bile kalmanız sakıncalı aslında ama... Neyse
bravo'larımızı Ömer'e gönderdim gitti! Melül melül bakan, bisikletle dönerim
ben havaları yapan iyilik maskesinin altında sadece kendini düşünen bir adet cin
Gallo’yu da görmüş olduk. Bu da benim fazlasıyla canımı sıktı...
Eve
biraz geç geri dönüş yapan, sevgilisine kavuşan, yemekten önce heyecanlı
planları olan, evinin kapısını da tam huzurla örtmüşken sevgili Ömer, hiç
beklemediği atarlı Defne ile karşı karşıya kaldı. Kıskançlık aşırıya
kaçılmadığı müddetçe aşkı kamçılar, besler, daha tutkulu bağlanır hale
gelirsin. Kaybetme korkusuyla birleşirse net cevaplar alana kadar sıyrılamazsın,
kurtulamazsın kıskançlık hissinden!
Defne de yerli yerinde korkularını dile getiren bir soru sordu. "Aşık olur
muydun?" Defne, Ömer için nelere katlanıyor, nelere göğüs geriyor,
hakaretleri sineye çekiyor, yalanla, sırla başladığı hikayesiyle kavuştuğu
aşkını kaybetmemek için elinden gelen savaşı veriyor. İşte tam da bu yüzden
sordu o soruyu Defne, gelecek cevabın "hayır" olması ümidiyle dayanma
gücü olabilsin diye.
Ama kadınları hiç çözememiş "evet"
cevabı veren bir Sinyör İplikçi ile karşı karşıya kaldık. Bir de Defne kıskandı,
aşkından çıldırdı diye Ömer Bey Defne'sini paranoyak yaptı! Oldu^^ başka? Sonra
da ezil, büzül deneyimli Sinan sayesinde kadınların hislerini anla, sezgilerine
saygı duy ve onların istedikleri cevabı vermen gerektiğini öğren... Alttan
alacaksın kadınları tabii ki de. Hele ki o kadın senin tatlı Defne'n ise...
Kadınlar sezgilerinde yanılmazlar, bu sadece Defne'nin de sezgisi değil artık
hepimizin sezgisi, haz edilemeyen, gidemeyen bir cin Gallo ile karşı karşıyayız.
Dikkate alsan iyi olur Ömer İplikçi!
Kıskanmak
bu kadar mı çok yakışır bir çifte, bakışmalar, laf sokmalar, kafa hareketlerine
bayıldım. Ömer hep kıskansın biz de bol bol “oh olsun” diyelim. Hep Defne'm kıskanmasın!
Mesela şu Dr.Selim, Gallo gidene kadar gitmesin ki Ömer de Defne gibi çıldırıp
kendi kendini paranoyaklar gibi "sakin sakin" diye telkin etsin. Sonunda
da Ömer "Türk Kahvesi" içmeye başlasın. Ömer ve Defne'nin kabusları
bilinç altlarında tam bir patlama yaşattı. İyi ki rüya değildi, bildiğiniz
kabustu. Eğer rüya olarak değerlendirirsek sonuçtan hiç haz etmeyiz çünkü KA'da
rüyaların tersi değil, düzü çıkıyor. Kabustu diyelim ve üstünde durmayalım.
Yazı devam ediyor...