Kiralık Aşk: Biz Ayrılamayız!*

Kiralık Aşk: Biz Ayrılamayız!*
Aynı bedende can gibiyiz
Cana can veren kan gibiyiz
Yanıp da bitmez köz gibiyiz
Biz ayrılamayız

Eller ayırsa bile
Yollar ayırsa bile
Yıllar ayırsa bile
Biz ayrılamayız

Biz iki çılgın sevgiliyiz
Delicesine sevdalıyız
Öyle büyük ki bu sevgimiz
Biz ayrılamayız

Eller ayırsa bile
Yollar ayırsa bile
Yıllar ayırsa bile
Biz ayrılamayız

Siz hiçbir şeylerin içinde kaybolmak istediniz mi? Kaybolmak ve oradan hiç çıkmamak… Ben istedim! Defne ve Ömer’in aşkının içinde kaybolmak… Onlarla beraber gülmek, onlarla beraber ağlamak; tüm dünyaya onlarla birlikte karşı durmak, aşkın bir insana yaşattığı tüm derin duyguları yeniden yaşamak istedim!

Siz hiç birini dokunmaya bile kıyamayacak kadar, içiniz titretecek kadar, kollarında kaybolmak isteyecek kadar, sanki kalbini avucunun içinde tutuyormuş gibi ve aynı bedende sanki tek bir canmış gibi hissederek sevdiniz mi? Defne ile Ömer birbirini böyle sevdi işte! Ve sonunda o eller kenetlendi…

Geçen haftaki yazımda “Hayat tercihlerden ibarettir” demiş; Ömer’in bir tercih yaptığını söylemiştim. Şimdi tercih yapma sırası Defne’ye geldi ve o da tıpkı Koriş’in söylediği gibi “Olmak istediği gibi”, “Hissettiği gibi” olmayı seçti. Defne’nin seçimini yazının ilerleyen bölümlerinde biraz daha açmaya çalışacağım.

Bölümün en başından başlayalım. Bakalım bu sefer sevgili Meriç Acemi ve yazar ekibi bize ne gibi sürprizler hazırlamış görelim ve hepsini tek tek çözmeye çalışalım. Elimizden geldiğince, aklımız yettiğince…

Bölüm, Haziran 2016 tarihini neredeyse gözümüze sokarak (bu kadar gözümüze sokmasına rağmen benim Haziran 2015 görmem paha biçilemez) bir düğün öncesi sahnesi ile başladı. Sinan ve Ömer smokinler içerisinde yakışıklılıktan yıkılmak üzerelerken bizler de ekran başında vuslat bekleyen izleyiciler olarak şoktaydık. Yoksa direkt düğüne mi gelmiştik? Arada yaşananları izleyemeyecek miydik? Allah’ım ne büyük acılar bunlar derken hooop geriye sardık da böyle bir rahatlama geldi vallahi.

Şimdi tabii ki biz bu düğün sahnesini boşa izlemedik. Diyaloglara ve ifadelere baktığımızda çıkaracağımız bazı şeyler var. Mesela ben Ömer’in suratına baktığımda “oh be sonunda oluyor” ifadesini gördüm. Bir mutluluk, bir rahatlama, yüzünde bir güller açma durumu… Ömer’in ayakkabılarına endişeyle bakıp, çime bastığı için Sinan’dan ıslak mendil istemesini ve smokinini tamamlayacak mendilinin yokluğunu fark etmesini şuraya koyup; biz de bugüne gelelim… Ömer giyinirken Defne’nin hayranlıkla izlemesine ve hakkında neler hissettiğini belki de ilk defa sarhoş olmadan, herhangi bir sıkıştırmış, damara basmış durum yokken içtenlikle anlatmasına bakalım.

Defne’nin orada söylediği bir şey başta izlediğimiz düğün sahnesi ile bir bağlantı kurmama yol açıyor. Ne diyor Defne? “Kesin ayakkabısının tabanında bile bir çizik yoktur.” Peki, düğün sahnesinde Ömer ne yapıyor? O bize pırıl pırıl görünen ayakkabılarını temizlemek için Sinan’dan ıslak mendil istiyor. Neden? Çime basmış da kendisi. ^.^ Eee Ömer İplikçi bu. Defnesi kendisini öyle kusursuz ve mükemmel görüyor ki; o kusursuzluğu hiçbir şey bozmamalı değil mi? 


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER