Defne yatağa yatıp Neriman’ın, Tranba’nın, Sude’nin ve Fikret’in söylediklerini düşündüğünde bunca şeyi nasıl taşıyor diye şaşırdım, üzüldüm. Ama hala Neriman’ın “Ömer kim sen kim? Seni ben yarattım.” sözlerine takılmasını anlayamıyorum. O köprünün altından çok sular geçti. Ahh Defne ne zaman kendinin farkında olacaksın acaba? Ne zaman kendine güvenecek, dik duracak ve yaşadıklarına sahip çıkıp,kabul ettiğin şeyin kötü, ama yaptığın hiçbir şeyin oyuna dâhil olmadığını,kendin de hatırlayıp anlatacaksın her şeyi; gerçekten merak ediyorum. Sen Ömer’i kaybetme korkusundan, kendin de bu oyuna dâhil olmamak için neler yaptığını ve yapmadığını unutmuş gibisin. Önce bir kendini hatırlaması lazım Defne’nin, çünkü şu an kendini unutmuş ve aşk için, kaybetmemek için daha da batmaya razı gibi. Oysa bence açık yürekli olup anlattıktan sonra yapacağı her şey, her rezillik kabul edilebilir, ama böyle bir yalanı kapatmak için başka bir yalana başvurması benim hoş karşılayacağım bir rezillik değil! Defne’cim bu yalanı eğer bu kadar sürdürmeseydin, bütün dünyayı yıkmak hakkın olabilirdi ama belki de kendinin ve Ömer’in dünyasını yıkmak hakkındır, yeni temiz bir dünya yaratmak için! Çelişkilere doyamıyorduk!
Son sahneye gelirsek eğer; malum, herkesin hafta boyunca beklediği anlardı. Ben kendi adıma çok karışık hislerle izledim ve keşke böyle olmasaydı dedim. Bunun sebebi; tamamen Defne’nin o anki ruh halinden kaynaklanıyor. Defne’nin cesaretli olmak ve anı yaşamak için seçtiği an beni mutsuz etti çünkü kendisi de mutsuzdu, üzgündü. Kaybedeceğini düşündüğü Ömer karşısındaydı ve hiçbir şey düşünmeden yarın yokmuş gibi davrandı Defne, ama istediği ve o anın doğru an olduğunu düşündüğü için değil. Sadece bu kaybetme korkusuyla yapılan şey, bana Defne ve Ömer’in daha iyisini hak ettiğini düşündürdü. Ömer de uzunca süredir düşündüğü, istediği Defne’siyle böyle, bu duygularla beraber olmayı hak etmiyordu bence. Ömer sonunda Defne’ye kavuşmuş gibiyken, Defne üzgün ve veda eder gibiydi ve bu bana dokundu. Her duygudan arınmış sadece birbirlerini o an seviyor ve istiyorlar diye beraber olsunlar isterdim. Yani ikisi de aynı hislerde olmalıydı. Bu şekilde olması onlara, bu ilk ana ve bunca zamanki o bekleyişe haksızlıktı bence. Ayrıca Ömer’in “Defne, Defne” diye bağırdıktan sonra Defne’yi görmesi ve sarılmasından sonra bir şey söylememesi beni şaşırttı. Defne’nin o deli cesaretli bakışlarını görünce, Ömer de kendini kaybettiyse demek ki. Oraya neden gittiğini unuttu bence. Defne ilk adımı ve sonrasını attı ama en azından “Ne oldu Defne?” falan diyebilirdi. Acaba Ömer önce Fikret’e gidip bir şeyler öğrenip de, öyle mi gitti Defne’nin yanına diye düşündüm. Ben bir tek sözcük bile olsa duymak isterdim Ömer’den, çünkü karşısındaki Defne o bildiği Defne değildi. Bakışları başkaydı ve gözleri ağlamaktan şişmişti. Eğer bir şeyler bilip gelmediyse Ömer, sadece Defne’nin o halini Fikret’i kıskandığına yorup, hemen kabul edip Defne’yle olmayı seçtiyse, kendisini yadırgadığımı söyleyebilirim. Ne halde olduğunu bilmediği ve hiç de Defne gibi davranmayan Defne’yi sorgulamayan ve anı yaşayan Ömer’i anlayamıyorum çünkü, onun ve bizim tanıdığımız Defne olağanüstü bir şey olmadıkça öyle davranmazdı. Neyse uzatmayacağım, kısacası zamanı değil ama duygusu beni rahatsız etti Defne’nin kararının. Zaten her anlarını oyunun gölgesinde yaşayan bu çift en azından bu kavuşmayı; oyunun, kaybetme korkusunun Defne’yi ittirmesiyle değil de Defne’nin gerçekten istemesiyle gerçekleşsin isterdim ama her istediğimiz o şekilde gerçekleşmiyor bunu da biliyoruz.
Şimdi artık yeni bir dönemece girdik ve Defne artık eski haline dönecek diye umuyorum. Buradan geri adım atmaz umarım artık Defne ve hemen şimdi anlatmayacaksa bile oyunu, anlatmanın yolunu bir an önce bulup özgürleşmeli, kendini bulmalı tekrardan. Ömer de ne olur artık kabullenmesin her durumu. Tamam, Defne’yi sır yüzünden sıkmasın ama bir düşünsün yollar arasın bulmak için. Sürekli yalanlar söyleyen, gerilen, aşkını yaşayamayan Defne ve hiçbir şeyden haberi olmayan Ömer görmekten sıkıldım. Biliyorum, zor ama sonu iyi olacak günler gelecek, ama o güzel günlere çok hırpalanmadan, daha fazla yalana batmadan gitsek şahane olmaz mı? Çekilen çileler özellikle Defne’ninkiler bitsin! Herkesin eline, emeğine sağlık. Görüşmek dileğiyle…