Farah beni epey şaşırttı. Fakat Miloş’un yaptığı manipülasyona karşı gelmek kolay olmasa gerek. Öncelikle hapishaneden kaçışı oldukça etkiliydi. Fethi Paşa’yı, Farah’ın değil Galip’in halledeceğini düşünüyordum hâlbuki. Yine de o gözü kaybetmekle öldüğünü de hiç sanmıyorum. İleride yine çıkar meydana. O zaman Ali mi halleder, Galip mi halleder yoksa başkası mı halleder bilmiyorum. Halledin de olsun bitsin. Adama gıcık olmamak mümkün değil. Hey Allah’ım! Aklına gelince de gıcık oluyorsun adama.
Hapishaneden kaçtıktan sonra Leyla’nın kafaya silah dayayıp da itiraf ettirmeye çalışması çok saçmaydı. İtiraf ederse öleceğini bilen Leyla, itiraf etmezdi herhalde. Farah vursa da Mustafa’nın en azından Farah’ı vuracağını tahmin ediyordur herhalde. Anlayacağınız Leyla’nın itiraf edeceği zaten yoktu. O hareketlere girmesine hiç gerek yoktu bence. Sadece diğer tarafa geçmesine (!) neden oldu bu olay. Gerçi sadece bu olay değil, Leyla’nın hamileyim diye attığı yalan da neden olmuş olsa gerek. Araya sıkıştırmak gerekirse Leyla’nın hamile olduğuna hiç mi hiç inanmıyorum. Amacı Farah’ın psikolojisini çökertmek. Mustafa bunu da öğrenince Leyla’ya ne yapar acaba?
Bütün bu olaylar ışığında Farah’ın yerinde olsam Mustafa’nın artık beni sevmediğine kanaat getirirdim. Farah hâlâ tam aksini düşünüyor. Miloş’un yanına gitti evet, fakat bana sorarsanız gitmesinin nedeni ya Leyla’nın hainliğini meydana çıkarmak ya da Yüce Meclis’i alaşağı ederek kendini Mustafa’ya kanıtlamakdı. Dediğim gibi, bu saatten sonra Farah’ın kötü olmaya devam edemeyeceğini düşünüyorum.

Ethem, semt oturuşu mu bu, yanlış mı görüyorum!
Bölümün asıl odak noktası Ali ve Süreyya’ydı. Odak Ali ve Süreyya olunca da konu direkt olarak Akbar’a kayıyor. Süreyya’nın ölmediğini hepimiz biliyorduk fakat Ali bilmiyordu. Hamile karısı kaçırılmış ve sonu meçhul olan bir adamdan ne beklenir ki? Allah kimseye böyle acı vermesin. Ali’nin derdinin devası yine Ethem Efendi oldu. Sadece yolda karşılaşmış olmaları biraz tuhafıma gitti. Ethem’in Ali’yi veya Ali’nin Ethem’i arayıp da bulmasını beklerdim. Bu arada geçen haftanın yorumunda yaptığım bir yanlışı da düzelteyim. Ali’nin, Süreyya’yı anne ve babasının yanına bıraktığını, Süreyya’nın gittiğini ama annesiyle babasını hiç aramadığını söylemiştim. O kişilerin aslında Ethem Efendi’nin ailesi olduğunu tamamıyla unutmuşum. Kusuruma bakmayın.
İlk atışta kaçıran Ali, ikinci atışına Ethem Efendi sayesinde sahip oldu. Kumar alışkanlığı kötü diye boşuna demiyorlar, bakın Akbar’ın yakalanmasına sebep oldu. Kovalamacanın sonu bizim açımızdan iyi bitmedi fakat Ali’ye bir şey olduğunu düşünmüyorum. O adam dokuz canlı ve henüz dokuz olmadı. Fragmana göre Mustafa, Akbar’ı yakalıyor. Sonra da bir güzel işkence ediyor. Filinta’da bölüm sonunda bir karakterin hayatı tehlikedeyse o karakter fragmanda yer almaz diye bir kural var. Ali de yoktu fragmanda fakat bir el vardı. Yüzük de vardı. İnanın yüzük Ali’nin elindeki yüzüğe çok benziyor. Sanıyorum Akbar’a yumruk atıyordu. O el bence Ali’nin eli.
Team Filinta
Ali ölmedi, buna canı gönülden inanıyorum. Ali’nin ölmediğine inandığım gibi Ahmet ve Bekri’ye de bir şey olmadığına da eminim. Hastanede Galip aradan çok hızlı çıktı. Ahmet ve Bekri’nin kafasına silahların dayandığı sahnede gelen silah sesleri Galip’in veya Galip’le birlikte gelen adamlara ait olabilir. Nedense Galip’in tek geldiğine de inanmıyorum.
Filinta, her hafta olduğu gibi muhteşem bir bölüm sundu bizlere. Yine oldukça kritik bir sahneyle sona erdi. Haftaya Akbar’ın yakalandığı, Cemil’in boğazlandığı bir bölüm bizleri bekliyor. Biraz da kötüler çeksin ha! Ali’nin, Arnavut’un ve Bekri’nin nasıl kurtulduklarını izlemek de nasip olur inşallah. Haftaya görüşmek üzere, sağlıcakla kalın!