Kiralık Aşk: Kırların ve aşkın rengi

Ömer ve kasap sahnesi... Düşünün, Ömer gibi bir adam her şeyi içinde yaşayan, derdini sevincini içine gömen "İplikçi" gitti, yerinde duramayan, kıpır kıpır, çok sevinçli, her özelini kasapla paylaşabilen bir "mahalleli çocuk Ömer" geldi. Sevmedik mi? Sevdik! Ama çok da şaşırdık. Sadece bu sahneye mi şaşırdık? Ömer ve Sinan kardeşlerin ajan gibi hareketler sergilemesine de şaşırdık! Ömer ve Sinan'nın başka bir yüzlerini daha görmüş olduk. İstedikten sonra sinsice planlar yapıp, başkalarının ipini gayet güzel çekebiliyorlarmış! Birbirleriyle mimiklerle anlaşmaları, avlarını tuzaklarına düşürmeleri, sahnelerin hızlılığı, geçişi, kamera hareketleri pek güzeldi. Tranba'yı inandırdılar, Gallo'yu defilesiz bıraktılar, Cherie'yi harcadılar. Şirket sahnelerinin olmadığı, farklı mekanlarda yapılan çekimleri de çok sevdim. KA Ekibi'nin ellerine sağlık!
 
Bir aşk var elimizde, her hafta heyecanla beklediğimiz. Ama son zamanlarda başrol oyuncularımızı yan yana görebildiğimiz sahneler çok kısıtlı ve sınırlı. İki saatlik dizimizde topu topu 10 dakikalık sahneleri olduğunda haliyle hayaller suya düşüyor. Doğal olarak diğer oyuncuların emekleri görülmez hale geliyor, yeni giren oyunculara tepkiler doğuyor, altı çizilen, mesaj gönderilen sahneleri göremez durumdayız. Halbuki relax bir şekilde izlemeyi başarabilsek, tepkilerimizi dizimizi sarsmayacak şekilde versek, yönetmenimize, senaristimize, tüm ekibe güvenebilmeyi denesek, ne kaybederiz? Evet, duyuyorum "çok şanslar verdik hala sahneler çoğalmadı, vuslat hala göremedik" dediğinizi. Biraz daha sabır, böylesine güzel giden bir diziyi kendi elleriyle baltalayacaklarına inanmak istemiyorum. Yapmazlar!
 
Gelelim bilge kişimiz Sadri Usta'ya... Abraham Lincoln'dan  bir alıntıyla kalplerimize dokunmayı yine başardı. "Önemli olan, hayatınızın içindeki yıllar değil, yıllarınızın içindeki hayattır." Nasıl da içimize işledi bu söz. Ne kadar da doğru. Yaşamış olmak için yılları doldurmak mıdır hayat? Öylesine geçsin diye yılları yaşamak mıdır hayat? Yoksa her bir yılımızı dolu dolu, yaşayarak, severek, aşık olarak, gülerek, umut ederek, güzel anılarla, sevdiklerimizle, acısıyla tatlısıyla yıllarımızın kıymetini bilerek mi biriktirmektir, hayat? Elbette bilerek, isteyerek yaşamaktır yılları hayat.
 
Ömer işte bu şekilde biriktirmiş yıllarını, ustasının öğütleriyle. Şimdi hazır hissediyor, ona hiç hissetmediği duyguları yaşatan, kalbini farklı arttıran, aşık olduğu kadınla hayatının yıllarını mutlulukla biriktirmeye... Nasıl da aniden, hevesle "ilk seninle paylaşıyorum" diyerek Sinan'la paylaştı evlilik haberini. Ömer önyargılarını törpülemeyi Defne sayesinde öğrenmeye başladı ve hala da öğrenmeye devam ediyor. Defne ve Ömer aslında birlikte büyüyorlar, sert rüzgarlarda bir sağa bir sola savrulsalar bile hep el eleler. Kaldıkları yerden devam etmeye, yarım kalanları tamamlamaya, ileriye adım atmaya hazırlar artık.
 
Gelelim Türkan Teyze'mize; yavrusunun yavrularına sahip çıkarak, sevgisiyle büyütmüş torunlarını. Çok sevindi, güzel huylu Defne'sinin evleneceğine. Kucağına alıp sevmesi, "ayağına taş değmesin, eşiğine güz düşmesin" dileği beni çok duygulandırdı. Dizimizdeki bu mesajlar iyiliğin, güzelliğin, umudun mesajı... Keşke her hafta böylesine derinden mesajlar verilebilse!


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER