Aile tanışma sahnesinde o kadar çok güldüm ki haftanın gerginliğini bu sayede atmış olabilirim. Neriman’ın benim gözümde Defne’nin ailesinden bir farkı yok. Aynı onlar gibi görgüsüz ancak Neriman’ın bu hallerini izlemek o kadar eğlenceli ki kahkahalarımdan zil sesi bile yapabilirdim. Neriman ve Mine’nin her halleri, her mimik ve sözleri için yazım ekibine ve oyunculara kocaman tebrik. Ömer de yengesinin bu halini bildiğinden koy vermiş garibim, umurumda mı dünya modunda dolaşıyor, tıpkı Defne’nin kendi ailesinin saçmalıklarına göz yumması gibi.
Yemek boyunca Ömer’e hayran kaldım. Bunların prosedür olduğunun farkında olup, sadece Defne’ye odaklanması, hep onu izlemesi, rahatlatmaya çalışması o kadar güzeldi ki… Üstelik bu sefer düğün için acele de etmiyorlar, her şey olması gerektiği gibi olacak, evliliğe giden süreçte her adım doyasıya yaşanacak (pozitif enerjilerimizi alıyoruz, hoopp evrene doğru uçuruyoruz).
Çift olarak davete katılacaklar di mi, yanlış duymadım? Defne “Hayır” demedi yani, “Sen nasıl istersen” dedi… Allahım bunlar nasıl mutluluklar böyle, bünyem alışık değil. Bak, bir de Ömer, ananeden icazet alıyor: "Defne, olması gereken yerde kalsın, sizi Şükrü götürsün mü?” diyor. Misafirler yolcu ediliyor ve İplikçiler, sergi için hazırlanıyor, tabii Ömer ve Defne günün kritiğini yapsın önce.
Ömercim, demek gergin değilsin, demek hedefe, yani Defne’nin karın olduğu güne odaklandın. Yemin ederim şahanesin, çok etkileyicisin. Ama bu evrenin sizinle bir alıp veremediği var canım. Sevgilini öpmeye yeltendiğin her an dış mihrakların müdahalesiyle karşılaşıyorsun, hayır öpüp de yollayabilirsin yani ne var bunda… Sen ise yanağa nokta buse konduruyorsun yazıktır. Bazen Yumurcak Tv’de Kakule ve Tarçın izliyormuşuz hissine kapılmıyor değilim. Sonra Ömer bir bakış atıyor, nerede olduğumun farkına varıyorum çok şükür.
Gallo arıyor, Ömer’in strateji oyununun neye sonuç verdiği söylüyor ve Ömer’in abdomen kasları üzüntüden eriyor. Bu oyunu Gallo dâhil herkes hak etti, Ömer sonuna kadar haklıydı ancak bazen haklı olduğumuz davalarda da beklenmedik ve hiç istemeyeceğimiz sonuçlara yol açabiliriz. Bunu fark etti Ömer ve Defne’yi Amca’sıyla davete yolladı.
Bir diğer beklenmedik sonuç ile karşılaşan ise Koray Sargın’dı maalesef… Bu zamana kadar iyi niyetleri, çıkarcı yönüyle kullanıp, kaldığı yerden devam etti ama bu sefer taviz verilmedi. Ne yalan söyleyeyim çok sevdim o sahneyi. Ayrıca Koray’ın hissesi Ömer tarafından Defne’ye aktarılacakmış gibi bir his içerisindeyim ve bu durum beni çok mutlu ediyor.
Bu zamana kadar Ömer’i hep çok iyi tanıtıp, analiz ettiğimi iddia ettim ama O’nun Defne’ye duyduğu bu aşkın böylesi derin olduğunu ben bile anlamamışım. Aile yemeğinden rahatsız olur ama Defne hatırına ses çıkarmaz diyordum ama o net olarak mutlu, huzurlu olmuş çünkü Defne’si yanındaymış. Çünkü Defne’si onun aydınlık yanıymış, papatya gibi zarif ve narinmiş. Ömer ise Defne’nin yuvasıymış, bilinmezlikleri olsa da bir sarıldığı anda sıcacık vücuduyla, Defne’ye huzur veriyormuş.
Sarılın, öpün, koklayın birbirinizi. Hayat gerçekten çok kısa, aşk çok kıymetli, bulduğunda kaybetmemeli insan. Geç kalmamalı birilerine, o yüzden hep içinizden geldiği gibi yaşayın, hep yan yana olun, kalpleriniz bir atsın.
Tranba’nın hiç bir şey söylemeyeceği ya da en azından çekin ortaya çıkmayacağı belli zaten o yüzden o kısım ile ilgilenemiyorum. Şu an için tek isteğim artık dolu dolu Ömer-Defne sahneleri izlemek. Aşka doyalım artık canım, sahneleri hayallerimizde kura kura helak olduk. Yazıktır bize…