Kiralık Aşk: Başrol Simurg
04 Mart 2016
Masalların vazgeçilmezi Simurg nam-ı diğer Anka Kuşu. Birbirinden farklı efsaneleri ve inanışları olan bir kahraman. Onu gören herkesin mutluluğu yakalayacağına, her konunun cevabının onda olduğuna, yeniden doğuş/ dirilişin simgesi olduğuna inanılırmış. Bir gün Simurg görünmez olunca kuşlar onu aramaya çıkmışlar. Kaf Dağı'ndaki Simurg'a ulaşmak için zorlu bir yolculuğa kanat çırpmak gerekiyormuş. Bu yolculuk sırasında vazgeçenler, yolundan dönenler olmuş. Sadece 30 kuş zafere ulaşmış. Aradıklarını ise sözcüklerle bulmuşlar. Farsça'da "si"otuz , "murg" ise kuş anlamına geldiğinden anlamışlar ki 30 kuşun hepsi Simurg. Masallar, uzakta aramana gerek yok sabredersen "Sen simurg"'sun diye nasihat etmişler.
Ne tesadüf ki 30. bölümde hayatımıza giren yeniden doğuş, diriliş simgesi Simurg bu bölümlerde ufaktan kendini hissettirmeye başladı; değdiği insanlara yeniden hayat verirken.
Bavulunu aşklarla anılarla doldurup, gitmek için bu sefer Ömer'i bekliyordu Defne. Ömer ise kapıyı açarken savaş meydanından zaferle çıkan komutanken bavulları görünce yenik komutana dönüştü. Bu hikayede mecburiyetler vardı; gitmesi gerekenler, anlatması gerekenler gibi. O gece Ömer sadece bu gidişe değil geçmişindeki mavi saçlı kızı anlatmak için de hazırlıksız yakalanmıştı.
Defne buz dağına ilk kıvılcımı attı "anlat lütfen " diyerek. Saklandığı yerden ilk defa kendi isteğiyle çıkıyordu Ömer. Anlatırken o günleri belki tekrar yaşadı, annesini tekrar kaybetti. Belki yıllarca o günleri yeniden yaşamamak, belki de acı çekmekten korktuğu için susmuştu. İçinde yıllardır büyüttüğü yara, yavaş yavaş irin akıtmaya başladı. Defne belki de kusursuz gördüğü, büst gibi duran ketum adamın ruhuna ilk defa dokundu. "İnsanın ruhuna erişeceksen deliğinden değil yarasından girileceksin*" diye boşuna denmemişti.
Zamanında kendi ruhuna dokunulduğunda "ben varım" diyen Ömer'e "ben de buradayım" deme vaktiydi Defne için. Zamanında ismine ihanet eden Simurg için de adını temize çıkarma fırsatıydı. O duvarda asılı olduğu sürece geçmişi hatırlatmak için değil, yeniden doğuşun simgesi, mutluluk habercisi olarak aşıklara eşlik edecekti.
Yaşlılığı ve gençliği aynı döngüde birleştiren bir usta çırak hikayesi Sadri Usta ve İso dostluğu. Neriman ve Koriş nasıl güldürüyorsa, bu dostluk da o kadar düşündürüyor sorgulatıyor. Bir zanaatkarın el vermesinin ne kadar zor olduğunu Salih Usta ayakkabıları işlerken anlatmıştı. "Hevesli olacak, marifetli olacak, eli yatkın, azimli, sabırlı olacak" diyerek. Sadri Usta tereddüt bile etmedi İso'ya el verirken tıpkı zamanında Ömer'in Defne'ye el verdiği gibi.
Yıkık dökük, duvarları çatlamış, küflü dükkan sanki "geçmiş" gibiydi. İso dile gelip "Zamanın kaybolduğu yok biziz kaybolan, kaçmak boşuna.." dedi. Şimdi küflü geçmiş maharetli bir usta ve azimli bir çırağın ellerine teslim ediliyordu. Seko'nun teşekkür mahiyetinde getirdiği Simurg yönünü kaybeden, zamandan kaçan İso'ya anında deva olurken, zamandan kaçarak saklananları bulup yeniden dirilmek için dükkanın bir köşesinde yerini alıyordu.
Yazı devam ediyor...