2016'da Kadın Olmak
Saniye Saylam
Kadın olmak.. Öyle zor bir durum ki sürekli varlığımızı kanıtlamak, birey
olarak "Ben de varım!" demek zorundasınız. Edilgen durumdan etken
duruma geçme isteğinizi, birilerinin malı olmadığınızı, kendi
kararlarınızı kendinizin verebileceğini, isteğiniz dışında hiçbir şey için
zorlanamayacağınızı, istediğiniz gibi yaşayabileceğinizi sürekli hatırlatmak
zorundasınız. Üstelik tüm bunlar için yani insan olmanın getirdiği en doğal
haklarınız için savaşmanız gerekmektedir. Ne yazık ki kadının kaderi doğduğu
andan itibaren zor. Şiddet, taciz, tecavüz, yakılma, öldürülme, küçük yaşta
evlendirilme ve tüm bu vahşeti mazur gösterecek bahanelerle üreterek kadını
suçlu duruma düşürmek.. Sadece ülkemizde değil dünyada da var olan bir sorun..
İşte tüm bu konulara değinen bir dizi başladı. Kadına şiddet, töre, çocuk
gelinler(!) gibi konuları işliyor ama işlerken yine doğu toplumu üzerinden
işliyor. Sahi neden şiddetin sadece doğuda olduğu diziler yapılıyor? (Hatırla
Gönül'ü ayrı yere koyuyorum. Herkes gibi benim de gönlümde çok ayrı yerde.)
Batıda hiç şiddet yok mu? Küçük yaşta evlendirilmeler sadece doğu toplumlarında
mı? Tabii ki hayır! En yakın örneği, Bağdat Caddesi'nde gerçekleşen tecavüz olayını
hepimiz okuduk, izledik.
Göç Zamanı'nı hakkında ilk haberler çıktığı
andan beri bekliyordum. Talat Bulut (Yılmaz) ve Vahide Perçin (Cennet) ikilisini yıllar önce
Annem dizisinde büyük keyifle izlemiştim ve tekrar izlemek için sabırsızlıkla
bekliyordum. Bu ikiliyi izlemeyi inanılmaz keyifli buluyorum. Bunun yanında
Tilbe Saran da olunca benim için tadından yenmez bir durum oldu. Oyunculuğuna hayran olduğum Tilbe Saran'ın canlandırdığı "Hanım" karakterine bir o kadar da sinir oldum. Dizinin kötüsü
anlaşılan Hanım olacak.
Bölümün açılışında Cennet'in hikâyesini dinledik. Cennet
bir çocuk gelin, yaşlı bir adamla evlendirilmiş, ilk çocuğu kuma olarak geldiği
kadına verilmiş, kuması ve kocası tarafından emeği sömürülen bir kadın.
Varlığının bir önemi yok yaşadığı evde. Kocasına ve kumasına hizmet etmek
ve halı dokuyarak onlara para kazandırmak dışında. Cennet kendi
kaderine razı olmuş ses çıkarmamış fakat aynı kaderi çocuklarının yaşamasına
müsade etmeyen, yaşadığı her zorluğa rağmen halı dokuması karşılığında şantaj
yaparak kızlarını okutan bir anne.
Buna rağmen Cansu Tosun'un canlandırdığı
Zümrüt karakterinin kaderine razı gelmeye hazır hali beni çileden çıkarttı.
Zümrüt ne kadar kaderine razı ve annesinin zoruyla bir şeyler yapan bir kız ise
Kiraz (Elif Ceren Balıkçı) da o kadar kendi başına buyruk bir yol çizmiş ve onun için adımlar atan
hırslı bir karakter. Zayıf kadın karakterleri sevmiyorum. Kaderine razı olan,
saygı görmediği, ezildiği, dayak yediği halde sesini çıkarmayan, sevilmediği
halde sevgi dilenen kadınlar görmekten rahatsız oluyorum.
Yılmaz'ın karısı Sevgi (Arzu Gamze Kılınç) de bu tarz
kadınlardan.. Sevilmediği halde sevgi dilenen ve Yılmaz ondan boşanırsa intihar
edeceğini söyleyerek evli kalan bir kadın. Umarım ilerleyen bölümlerde daha
güçlü bir kadın olarak izleriz Sevgi'yi. Talat Bulut'u izlemelere doyamadım.
Nasıl bir karizmadır o aman Allahım. Takım elbisenin en çok yakıştığı
erkeklerden.
Yılmaz evliliğinde mutsuz ve işkolik bir adam. Karısıyla
evliliğini sürdürmesinin sebebi kayınpederine verdiği bir söz olarak anlatıldı
fakat sonunda dayanamadı ve davayı açtı. Bakalım neler olacak. Yılmaz ile
Cennet'in anlattığı yılan hikâyesi sahnesi çok güzeldi. Bu hikâye bize Yılmaz
ve Cennet'in geçmişten gelen bir tanışıklığının ipucunu verdi. Bölümün sonundaki halı sahnesi de çok çok hoşuma gitti. Belki Talat Bulut ve Vahide Perçin'in
ikili enerjisinden dolayı bilmiyorum ama ben diziyi çok sevdim. Dizi ilk bölümde genel
olarak herkesin hikâyesine az az da olsa değinmişti.
Umarım ömrü uzun olur biz de
Talat Bulut ve Vahide Perçin izlemeye doyarız.