Bir zeka oyunu: Kiralık Aşk

Bir zeka oyunu: Kiralık Aşk
Herkesin hayata dair kendine ait bir ajandası vardır ama hiç beklenmedik olaylar bazen bu ajandanın ters düz olmasına neden olurken, bazense yoğun tempomuza karşı bize zorunlu molalar verdirir. Barış Arduç’un rahatsızlığı da Kiralık Aşk’ın senaryo akışında aynı etkiyi yarattı. Ancak Meriç Acemi senaryonun değişimine neden olmaktansa, 30. bölüm için asıl yazılanları 32’ye saklayarak bizlerin karşısına iki bölümlük bir molayla çıktı.
 
Geçtiğimiz hafta bu molanın ilk kısmında geçmişe dair keyifli bir yolculuğa çıkarak son 30 bölümdür hayatımızı kasıp kavuran karakterleri daha iyi bir şekilde anlama şansımız oldu. Defne’yi acılarıyla sarıp sarmalamak istedik, Neriman’ın neden bu kadar değiştiğini de anlamak... Bu hafta ise molanın ikinci kısmındaydık. Sapanca’nın muhteşem karlı manzarası eşliğinde kah güldüğümüz, kah da gelecek dair kehanetlerde bulunduğumuz 31. Bölüm benim için bir anlamda durum değerlendirmesi havasındaydı.
 
Sadri Usta’nın 2. Bölümde çok güzel bir lafı vardı: “Birisi tutmuş filin kuyruğundan ‘bu ne böyle incecik kıllı tüylü bir şey’ demiş. Bir tanesi de tutmuş kalçasından ‘anaa bu ne dev gibi bir şey’ demiş. Hayat sadece senin baktığın yerden göründüğü gibi değildir, bazen biraz geri çekip resmin geneline bakmalısın." İşte 31.bölüm de yaşananlar tüm gelgitler arasında yorgun düşen Ömer ile Defne’nin kısa bir mola verip doğru kararlar almak adına resmin geneline baktığı bir bölüm oldu. Ekibin diğer kısmı da aldı sazı eline...
 
Geçen hafta yazımda kadere olan inancımdan bahsetmiştim. Yaşayacaklarımızın birçoğunun daha biz doğmadan önce belirlendiğine hiç şüphem yok. Hayat bir oyun. Ancak bazen bizler bu oyunun içerisinde başka oyunlarla karşı karşıya kalıyor ve final çizgisi aynı olmasına rağmen yolumuzu değiştirerek bu çizgiye varmaya çalışıyoruz. Aynen Defne’nin kaderindeki Ömer’e ulaşması gibi... O gün Manu’da üçüncü kez karşılaşan ve aşklarını bir öpücükle mühürleyen Defne ile Ömer’in eğer Neriman aralarına girmeseydi ilişkileri acaba nasıl olurdu? Bir yandan bunu düşünürken, diğer yandan da hayatın bize kurduğu oyuna karşı kendi oyununu yürütmeye çalışan Neriman’ın bundan sonra yapacağı hamleleri tahmin etmeye çalışıyorum. Senaryoyu yazarken kullandığı keskin zekasıyla beni her seferinde kendisine hayran bırakan Meriç Acemi, 31. Bölümde Ömer’e karşı hazırlanan bu Kiralık Aşk oyununu resmen Neriman ile Defne arasında oynanan bir satranca çevirdi. İşte bu noktada Amerikalı yazar Adam Sawer’in hayata dair çok hoşuma giden bir sözü aklıma geliyor:
 
“Hayat aslında bir satranç oyunu gibidir. Satrançta her parçanın kendi işlevi vardır. Bazıları zayıftır, bazıları güçlü. Bazıları oyunun başında işine yarar, bazılarıysa sonunda. Ama kazanmak için hepsini kullanmak zorundasın. Aynen hayatta olduğu gibi, satrançta da skor tutulmaz. On parçanı kaybedip, yine de kazanabilirsin oyunu. Satrancın güzelliği budur işte. İşler her an tersine dönebilir. Kazanmak için yapman gereken tek şey tahtanın üzerindeki olası hamleleri ve anlamlarını iyi bilmek ve karşındakinin ne yapacağını kestirebilmek.”
 
Bilirsiniz satranç bir zeka oyunudur. Peki sizce Defne, Neriman’ın karşısında onu şah mat edecek bir zekaya sahip mi? Şimdi herkesin “tabii ki hayır” diyeceğine eminim. Bence evet. Çünkü Defne artık düşünüyor. Ömer ile Defne’nin bankta ayrıldıkları o geceye kadar Defne içinde bulunduğu duruma kendisini yakıştırmadığından ve ilk kez aşkı tatmanın verdiği duygu karmaşasıyla hiç düşünmeden hata üstüne hata yaparak yere çakılmıştı. Bazen sert darbeler her şeye yeniden başlama arzusu verir. Hayattan aslında neler istediğimizi görmemizi sağlar. Defne’nin de tek bir hayali vardı: Ömer ile olabilmek. Üstelik hala şansı vardı. Sonuçta satranç oyununda on parçanı kaybetsen bile yine de kazanabilirsin değil mi? Bu oyunun güzelliği budur. Beklenmedik anda aynen hayatın ta kendisi gibi her şey tersine dönebilir. İşte Defne de tüm parçalarını kaybetmiş olmasına rağmen şimdi oyunun en riskli noktasında Neriman ile karşı karşıya oturuyor. Hamlesini yapmadan önce ilk defa düşünüyor. Neler mi? Onu bugünlere getiren Ömer ile iyi ve kötü anları.
 
Kiralık Aşk oyununu başlatan ilk öpüşmeleri, Ömer'in ilk bakışları, kapı sıkıştırmaları, beyaz atlı prens gibi onu kurtarışı... Ardından bu aşkın onu ilk çıldırttığı bardakların yerle bir olduğu anları ve ormandaki o büyülü öpüşmeyi... Ömer'in Defne'nin omzunda yaşama hayalleri beraberinde gelen zorunlu ayrılığın yaşattığı acı... Sonradan kararlı Defne geliyor her şeyi açıklamak isteyen ama engelleniyor. Böylece başlıyor gelgitler. Bir giden ve sonradan gelen Defne'ye Ömer'in isyanları... Sonunda farkında olmadan yeniden hata yaparak Ömer'e 'evet' diyen Defne çıkıyor karşımıza. Mutluluktan uçarken 'güvenmiyorum' sözüyle yine o çukurun en dibe düştüğü. Ve en sonunda ona bu karanlık çukurdan çıkabileceğini hatırlatan o sözler: “Biz beraber olmayı hakkediyoruz. Mutlu olmayı.”

Yazı devam ediyor..

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER