Hulusi Dede (Ömer'in dedesi bizim dedemizdir), Ömer'in annesinden bahsederken 'dik başlı' diyordu. Ömer'in hayatında, geçmişten iz bırakan tek kadın olan annesinin, Defne'yle bu kadar benzemesi çok güzel bir detay değil mi? Daha önce Ömer hasta olduğunda Defne çorba yapmıştı, Defne çorbaya limonu sıkarken Ömer'in aklına annesi gelmişti; bu bölüm de Hulusi Dede'nin 'dik başlı' dediği yerde benim de aklıma Defne geldi. Zaten akabininde de eşyalarına sahip çıkan, Nihan'la restleşen, abisine kafa tutan 'dik başlı' Defne sahnelerini izledik.
Defne bize ilk bölüm, mucizeyi gerçekten yaşamış biri olarak söylüyorum ki 'çıkış yok dediğiniz anda bile bir mucizenin gelip kapınızı çalacağına inanın' diyordu ve bu bölüm daha iyi anladım ki Ömer gerçekten Defne'nin mucizesi. Ona aşkı yaşattığı için değil, sevilmeyi en güzel şekilde öğrettiği için de değil; Ömer Defne'nin hayalini gerçekleştiriyormuş. Defne'nin yetenek sınavını kazanıp, şartları nedeniyle okuyamadığını ve hayallerine veda ettiğini gördük ve şimdi Defne bu hayalini Ömer sayesinde gerçekleştiriyor.
Ne demişti Defne hikayesini anlatmaya başladığında? ''Hayat siz plan yaparken başınızdan geçenlerdir" derler. Defne tam kuyunun dibindeyken, onu alıp bulutların üzerine çıkaran Ömer'di ve bulutların üzerindeyken o kadar güzeller ki! Seyretmelere doyamıyoruz.
Bölümden aklımda kalanları şöyle bir derlersem:
● Koray yine best yine best. O rastalı saç nasıl yakışmış yering! Koray'ın küstahlığı bile o kadar tatlıydı ki insan yedisinde neyse yetmişinde de odur derler ya öyleydi Koray. Onun bu küstahlığı zenginliğinden veya 'sanatçılığından' değilmiş, o hep böyleymiş. Belki de bu yüzden bize çok sıcak geliyor bu tavırları. Sinan'la dostluğunun başlangıcı, Neriman'la gıybet temelli başlayan kankeytoluğu şahaneydi şahane.
● Yasemin'in reddedilen kadından ,reddeden kadına dönüşü efsane değil miydi. Yasemin'i çok gel-gitleri olan bir karakter olarak gördüm hep; ama Yasemin'in spesifik bir özelliği vardı o da hırsı, hırsının kaynağını da görmüş olduk. Bu arada Sinem Öztürk o kadar güzel ki, 'çirkinleştirmeye' çalışmışlar ama cıkss, yine olmamış.
● Neriman'ın içindeki iyi kadını gördük, zaten bizim sevdiğimiz Neriman da bu değil miydi? Arada bu 'iyi' yanını çıkarıyordu umarım artık daha çok bu 'iyi' yanıyla izleriz.
● Sude'nin Sinan takıntısı tahmin ettiğim boyuttaydı, o cephede şaşırmadım ama Melisa Şenolsun'un kriz sahnesindeki oyununa alkışlar, tebrikler.
● Nihaaan. Koray'ın deyimiyle 'on numara kanka' Defne'yle tanışmaları gerilimli olsa da (Defne'nin haşerat demesiyle çok eğlendim), Defne'ye sahip çıkıp çekirdek temelli dostluklarını yering. Siz ne güzelsiniz öyle.
● Ve İso'cuğum. Ben İso'yu hep bir farklı seviyordum. Geçmişine baktım ve neden bende ayrı bir yeri olduğunu anladım.İso da Beşiktaşlıymış. Yani böyle sakatlanmasının başka bir açıklaması olamaz.
Özel olarak da bir konu için teşekkür etmek istiyorum. "Sözlerimi Geri Alamam" benim en çok sevdiğim şarkılardan biridir. Dizide duymak çok iyi geldi. Kim düşünmüşse yüreğine sağlık. Şahanesiniz. 'Hiçbir kere hayat bayram olmadı, ya da her nefes alışımız bayramdı' Ben her nefes alışımı bayram sayıp yaşayanlardanım, hayatın değerini bilip; tadını çıkararak yaşayacağımız çok güzel günlerimiz olsun.
Sevgiler, saygılar :)