Kiralık Aşk: Ateşböceğinin engelleri

Geceleri seni düşünür dururum
Sen ve ben ve engelleri
Birlikte olamayışımızın nedeni
Belki de birçok neden olabilir***

İlk sahnede Defne o duygu yoğunluğu içerisinde bir parça konuşmaya başlamıştı gerçi ama tam o sırada Ömer’in gerçeğe ulaşmaktaki sabırsızlığıyla “Söyleyecek misin artık?” demesi onu ayılttı. Gerçekleri anlatamama nedeni olan o sert kabuklu Ömer’i hatırladığı için son anda gene sustuğu hissini aldım ben. Son sahnede de; “Belki de şimdi ben inanmıyorumdur, sana güvenmiyorumdur, beni yargılamayacağına, bana inanacağına.” diyerek bu hissimi pekiştirdi. Çünkü biliyoruz ki Ömer ne kadar âşık olursa olsun, ne kadar acı çekerse çeksin kendisine oynanan oyunu pat diye kabullenemeyecektir haklı olarak. Şiddeti, o zamana kadar Ömer ile Defne’nin arasında geçenler ve Ömer’in öğrenme koşulları tarafından belirlenecek bir deprem yaşanacağı muhakkak.

Ömer net bir adam diyoruz, Defne ise dalgalı kura endekslenmiş gibi. Ama yönsüz yolsuz uçmaya çalışan, bazen olmadık çıkmazlarda kaybolan güzeller güzeli ateşböceğinin ayarlarını da biraz Ömer’in cızırtılı sinyalleri bozmuyor mu? İz’i çok sevdiğini söyleyen Ömer (burada gözlerini devirip oflayan bir emoji hayal edin), bu sevginin mahiyetini özellikle netleştirmekten imtina ediyor. Defne’nin gönlünü “O İz silindi gitti!” gibi bir cümleyle rahatlatmaktansa, elinde damarına basacak kozu kalsın diye bilerek yapıyor gibi. Sonuçta Ömer İz’i, iş için bile olsa, geri çağırarak o sözün hükmünü Defne’nin gözünde sildi. Ömer’in aşkından kimsenin şüphesi yok elbette ama İz de orada parmaktaki kıymık gibi duruyor işte, insanın aklına takılıyor. Üstelik Defne, konkurda Ömer’in ortaya çıkardığı tasarımları çizmesini sağlayanın da İz olduğunu sanıyor. Şimdi bu kız dönüp dolaşıp İz meselesine dönmekte haksız mı?

Ömer’i suçlamak adına söylemiyorum bunları, Defne de Ömer de ‘bize’ hislerini çok güzel ifade ediyorlar. Bize yansıyan tarafta sıkıntı yok. Ancak Defne’nin gözündeki Ömer ve Ömer’in gözündeki Defne bize yansıyandan biraz farklı. Paylaşımları iki yönlü de asgari düzeyde olduğundan Ömer, Defne’nin elini kolunu bağlayan nedenlerdeki payının maalesef farkında değil. Çünkü birbirlerine karşı çoğu zaman hala ketumlar. Ayağını sıkan prangaları olmadığından, duygularını dillendirmekte Defne’ye göre daha cesur olan ve hatta “Aramızda sırlar olmasın, biz hayatımızı birleştirmeye karar verdik. Ben sana evlenme teklif ettim Defne!” diyen Ömer, geçmişini, dedesi ile ilgili sorunlarını Defne’ye bir kez olsun anlatmaya yeltenmedi mesela. Kendiliğinden söylemesi bir yana, o müsait ortamda Defne’nin sorusu üzerine dahi konuşmadı, kestirip attı. Evlenmeye karar vermiş bir çiftin taraflarından birinin, diğerinin ailevi sorunlarını biliyor olmasına şaşırmasına esas ben şaşırıyorum. Defne’nin sırları daha büyük ve daha can acıtıcı elbette ama bir karşılaştırma yaptığımızda Ömer de, Defne’den talep ettiği gibi, her şeyini ona açıklıyor diyebilir miyiz gönül rahatlığıyla? Bunun üzerine Defne de “Bak gördün mü? Sen de bazı şeyleri anlatmaktan kaçınıyorsun!” diye lafı yapıştırsa yeriydi.

Tüm bunların yanı sıra, beklentileri tam manasıyla karşılamayan son sahnede, elde olmayan nedenlerden dolayı birtakım değişiklikler yapıldığı hissini de aldım izlerken. Bilindiği üzere dizimizin Ömer’i, Barış Arduç’un hastalığı ister istemez çekimlerin aksamasına neden oldu. (Çok çok geçmiş olsun elbette.) Tedavisi ve dinlenme ihtiyacı sebebiyle sahnelerinin azaltılması zorunluluğu, belki düşünülen dış çekimlerin ertelenme mecburiyeti derken, senaristimizin 30.bölümde izlemeyi düşündüğü yoldan sapmak zorunda kaldıklarına inanıyorum. Bu çift o odada tüm sorunlarını halletse, en azından Defne bir iki perde aşağıdan konuşsa(Lütfen artık!), daha bir alttan alsa, hatta belki yeniden ilişkiye başlamaya karar verseler sonrasında izlenecek süreci, tedavisi devam eden ve dinlenmesi gereken Barış Bey ile çekemeyeceklerdi. Zira Ömer’in masasına meşhur kalemi bırakarak oldukça büyük bir adım atan Defne’nin, Ömer’in yanına istemsizce uzandığı sahnede kendini yine yeni yeniden geri çekişini de başka şekilde açıklayamıyorum. Bu nedenle son dönemeçte bir parça geri vitese takarak, Ömer’e bir “bulma misyonu” yüklendiğine inandırmak istiyorum kendimi.

Baştan başladık, oyun tek taraflı olarak feshedildi derken; parayı ödeyip kendini azat etmek isteyen, ama Neriman’a bunu kabul ettiremeyen Defne ile Ömer’e yaşayan bir Defne olarak, hem de yakın bir zamanda, geleceğini vaat eden ve Hulusi Bey ile konuşmak isteyen Defne’yi topladığımda karşımda yine bir puzzle buluyorum. Sanırım borcu henüz ödemediği için Neriman’ı kestirip atamıyor, dellendiği zamanlarda onu idare ediyor. Kahvaltıya gitmesi bu yüzdendir diye umuyorum. Tabi 24.bölümde bundan böyle kendi hikâyesini kendisi yazacağını söyleyen Defne ile bu Defne biraz çelişiyorlar. Acaba o dönemde Ömer ile birlikte olma ümidi olmadığı için daha müdanasız, daha korkusuz iken şimdi Ömer’le müzakerelerine başladıkları “barış süreci” sebebiyle olayları diplomatik yollarla mı halletmeye çalışıyor? Neticede, sevsin veya sevmesin, bu insanlar Ömer’in ailesi. Neriman’ı karşısına alırsa, ileride Ömer ile yeniden bir araya geldiklerinde, Neriman’ın bu mutluluğa ket vurarak canını acıtması oldukça olası.

Bu nedenle Hulusi Bey’e de tutup oyunun tamamını anlatacağını hiç sanmıyorum. Ama Neriman’a evlilik konusunda baskı yapmamasını rica edebilir. Çünkü “karamamba” Neriman’ı sıkıştırdıkça o da Defne’nin üstüne çullanıyor. Defne de bu belayı başından savuşturmak için, aslında bu durumdan haberi olmamasına rağmen, koyduğu şartlarla, oyuna sebebiyet verenlerden biri olan Hulusi Bey’e başvuracak sanki. O, Neriman üstündeki baskısına son verirse Neriman da Defne’yi biraz daha serbest bırakır. Böylece Defne de bu rahatladığı süreçte zaman kazanarak oyun parasını toparlayıp Neriman’a iade eder inşallah. Gerçi benim oyun konusunda tahminlerim hiçbir zaman tutmadı. Bir ara Necmi’nin özgül ağırlığını(!?) ortaya koyarak tüm bu dalavereyi sonlandıracağını ummuşluğum bile vardır. Bu seferlik de bu umuda tutunayım ne kaybederim ki?

Olası Defne-Hulusi Bey konuşmasına dair bir diğer tahminim de; Defne’nin, Ömer ile dedesini barıştırma çabasıdır. Kilitli kaldıklarında Ömer’e dedesi ile arasında yaşananları değil de ileriye dönük olarak barışma planı olup olmadığını sordu neticede Defne. “Ömer’le kendi arasını düzeltememişken başkalarıyla küslüklerini düzeltmeye çalışıyor, kelin merhemi olsa kendi başına sürermiş.” demeyeceğim, terzi kendi söküğünü dikemez diyen atalardan yana olacağım. Kendine hayrı olmayan terzi başkalarının elbiselerini gayet de güzel bir şekilde dikebilir değil mi? Hem Ömer ile dedesinin arasını yaparsa oyun ortaya çıktığında, aile efradından Ömer’in tutunacağı gerçek bir dalı olur hiç değilse. Böylece Ömer gerçeği öğrendiğinde hepten kimsesiz kalmaz. Çünkü Defne’nin elini kolunu bağlayan nedenlerden biri de Ömer’e sadece kendi yalanını değil hem ailesinin hem de kardeşim dediği en yakın arkadaşının ihanetini açıklayacak olması bana göre. Öyle olmasaydı, meselenin ucu sadece kendine dokunsaydı, duygu yoğunluğu yüksek ilk sahnede her şeye rağmen, o çaresiz Ömer’e her şeyi itiraf edebilirdi de.

Neticede Defne de Ömer de bir söz verdi; biri geleceğim dedi, öteki bulacağım. Sözünü ilk kim tutarsa tutsun sonuç bizlerin işine yarayacak. Defne eninde sonunda bir yanıp bir sönen ateşböceğinden, ismini aldığı ateşin kendisine evrilecek. “Ömer’in kışını” en güzel yaz gecesine çevirecek kadar sıcak bir ateşe hem de.

*Bilge Karasu, Gece
**Oğuz Atay, Tehlikeli Oyunlar
***Genç Osman, Dilek Tutmak
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER