TNS'nin aylık olarak açıkladığı reyting raporlarına göre Kanal D bu sezon başında liderliği elden bıraktı ve yılı 3. kanal olarak geçirmeye başladı. Uzmanlara göre Kanal D geçen sezonla karşılaştırıldığında toplamda %40 oranında seyirci kaybetti ve neredeyse bu seyircinin tamamı da total dediğimiz içinde C1, D ve diğer orta-düşük gelir/eğitim seviyesinde izleyici barındıran kısımdan gitti. Elbette her şeyi bilen ve her duruma çözüm önerebilen televizyon seyircileri olarak bu düşüşe hiç şaşırmadık çünkü bize göre bu düşüşün sinyalleri uzun zamandan beri aşikardı.

Kanal D yönetiminin en büyük başarısı gibi görünen reytinge göre reklam fiyatlandırma politikası yüksek oranlarla uyumlu ve karlı çalışırken, ortalama düştükçe de zarar ve yük olmaya başlamıştı. Yeni sezona başı dik, izlenme formüllerini efervesan tablet halinde avcunun içinde görerek giren kanal yönetimi İntikam ve Merhamet dizilerinde baş gösteren reyting kaybına şaşırmaya vakit bulamadan Çalıkuşu ile başlayan ve Fatih ile zirve yapan arkası da çorap söküğü gibi gelen başarısızlıklarla oldukça sarsıldı. İzlenme oranlarındaki kaybın faturasını ilk önce AB işlere çıkaran kanal yönetimi telaşla projelerin yayın günleriyle oynamaya başladı. Bir yaz macerası olarak elinin tersiyle başladığı Güneşi Beklerken dışında ''konuşulan'' başarılı işi olmayan Kanal D’de bir de projelerin yayın günleriyle oynanmaya başlanınca izlenme oranı geçtiğimiz yıllarda geride bıraktığı kanalların da altına düştü.

Duyumlarımıza göre bu hızlı ve durdurulamaz düşüşün sonu kanal patronlarının İrfan Şahin'den savunma istedikleri bir sabah toplantısına kadar varmış. Bu gergin toplantıda İrfan Şahin'in yönetim kurulundan Mart 2014''e kadar süre istediği konuşulmaya başladı. Toplantı sonrasında AB'de ikinciliğe zaten razı olan kanal yönetiminden çıkan ve koridorlarda yankılanan tek şey, "Bana C, D proje getirin!" cümlesi oluyormuş. Kaybettiği totali yeniden kazanmak için şahane adımlar atan, bir zamanlar kanaldan göndermek için çabaladıkları sanatçılara dibi kırmızı mumlu davetiyeler sunan kanalın, "banko total!" iddiasıyla ekrana sürdüğü İnadına Yaşamak, Vicdan gibi projeleri de başarılı olmadı fakat kuşların söylediğine göre henüz yayın sırası bekleyen totalin dibi işler de varmış.

Yer gök total kaygılı işlerle dolmaya başlarken eldeki kuş AB'yi ürkütmeden, reklam vereni üzmeden ve kanalın marka değerini zedelemeden ilerlemek zorunda kalmak yönetimin önünde az bilinenli denklemlerden biri olarak dikiliyor. Totale bu kadar abanıp, 20 yılın sonunda elde çok izlenen bir ''Yerel TV modeli''nin olmasını kim ister? Biz istemeyiz. Üstelik kanalın karşısına dev bir rakip olarak dikilecek olan Acun Ilıcalı''nın “İlk 3''e gireceğim!” beyanı da var. Televizyon sektörüne en doğru yerden adım atarak "Eğlence kanalı olacağım," diyen ve bu konuda sağlam adımlar atarak parlak bir prototip oluşturduğunu duyduğumuz Ilıcalı’nın, önce Kanal D''nin sonra şu anda lider olan tüm kanalların korkulu rüyası haline geleceğinden hiç kuşkumuz yok. Kanal yönetiminin bir an önce doğru kararlar vererek kumandalarımızın baş köşesine buyur ettiğimiz en sevdiğimiz Kanal D''yi geri getirmelerini diliyoruz.

Sektörde yukarıda özetlediğimiz türden fısıltılar ve gelişmeler devam ederken İrfan Şahin''in, Variety dergisinde bir röportajı yayınlandı. Şimdi yukarıdaki dedikoduların ışığında bu röportajı okuyun. Bakalım sizin de burnunuza aynı kokular geliyor mu?