166. Birazdan
okuyacağınız röportaj RaniniTV çatısı altında yaptığım 166’ncı röportaj. Ve de
son noktayı koyduğum röportaj aynı zamanda. Yaklaşık 2.5 yıl önce Ranini’ye
mail atmış; “Ben 6 yıldır röportaj yapıyorum ama şu an sektörel bir derginin
editörlüğünü üstlendiğimden RaniniTV için röportaj yapmayı çok isterim” diyerek
kendimi bir anda bu turuncu çatının altında bulmuştum. Nilperi Şahinkaya ve
Susan Batson’la başlayan, Haluk Bilginer’den Ahmet Mümtaz Taylan’a, Boran Kuzum
ve Miray Daner’den Selahattin Paşalı’ya, Güven Murat Akpınar’dan Ozan Güven’e ve
Türkan Şoray’a sayısız isimle yollarım kesişti bu 2.5 yıl içinde ve onlarla
sohbet ettim. Bana kattıkları asla yadsınamaz, hep minnetle anacağım. O nedenle
bu kapıyı sonuna kadar açan Raninimanini’ye bin teşekkür ve de kocaman bir iyi
ki! Ben son noktayı koyarken o da cereyan yapsın diye kapıyı aralık bırakıyor;
belki tekrar o aralıktan kafamı sokarım diye (Ki bunu yapacağım oldukça
aşikar.)
Sohbetleri keyifli
kılan yolumuzun kesiştiği herkese de koca bir teşekkür; yüreğinizi açarak
sözlerinizi esirgemediğiniz ve tüm bu röportajları anlamlandırdığınız için.
Vedayı, Söz dizisinin Çaylak’ı Aytaç Şaşmaz’la
yapıyorum. Onunla daha dizinin ilk bölümü yayınlanmadan tanışmış; karakter
adıyla müsemma “çaylak” ruhunu heyecanına, tutkusuna, hevesine dönüştürerek bu
yolda ilerleyeceğini hissetmiştim. “Çaylak öğrendikçe ben öğrendim, ben
öğrendikçe ona öğrettim” diyen Aytaç’ın bu süreci umarım hiç bitmez. Hatta bunu
daha genişe yayarsak umarım hiçbirimizin bu öğrenme süreci bitmez, hep
yaratmaya gebe kalırız.
Bu arada Emre
Yunusoğlu ile Aytaç Şaşmaz bir araya gelince, fona da Galata Köprüsü yerleşince
adeta ateş etmişler diyerek artık noktayı koyayım.
● Bir mesleği icra etme isteği şalter gibi
olmasa gerek. Bir istersin bir istemezsin durumu olmaz belki ama ağabeyin
İsmail Ege Şaşmaz’ın da yaşantısını, deneyimlerini gördükten sonra “Oyuncu
olmak istiyorum”, “Yok, oyuncu olmak istemiyorum galiba” ikilemini yaşadığın
bir an oldu mu?
Aslında oyuncu olup
olmamakla ilgili ikilem yaşamaktan ziyade küçük yaşlarda müziğe karşı ilgim
vardı ve şarkıcı olmak istiyordum. Hatta bununla ilgili ders bile almaya
başlamıştım. Fakat daha sonra lisede tiyatroyla tanışınca oyuncu olmak
istediğime karar verdim. Ve bu yönde adım atmaya başladım. İlk zamanlar tabii
ki tereddütlerim oldu çünkü ağabeyimin yaşadığı zorluklara birebir şahit
olmuştum. Ancak bu beni olumsuz yönde etkilemekten çok ders niteliğinde
oldu.
● Reklam filmini saymazsak ilk oyunculuk
deneyimin Kötü Çocuk ile oldu. Orada
da kamera arkasında Yağız Alp Akaydın; kamera önünde de Tolga Sarıtaş ile çalıştın.
Bu ikiliyle bir arada olmanın Söz’den
teklif almana etkisi olmuştur herhalde?
Evet, ilk oyunculuk
deneyimim Kötü Çocuk filmi ile oldu. Orada
ilk heyecan ve ilk deneyimin getirdiği bir enerji vardı üstümde ki hala daha
fazlasını taşıyorum o ayrı (gülüyor.) Fakat tabii ki Yağız Hocamız bir şey
görmüş ve hissetmiş olmalı ki beni Söz
için beni audition’a çağırdı. Yine büyük bir heyecanla çok çalışıp hocama
sundum karakteri. Her şey birden oldu ve seçildim. Aslında biraz nasip kısmet
işleridir bu işler. Hayatın sana sunduklarıyla ilgili. Hayatın verdiği
şansların birisiydi bu benim için.
● Çaylak’ı kağıt üstünde ilk okuduğunda onu
nasıl resmettin? Hangi özelliği deyim yerindeyse avcunun içini kaşındırdı?
Çaylak aslında
benim gibiydi; mesleğinde her şeyi görme, öğrenme ve yaşama arzusuyla dolu bir
karakter. O öğrendikçe ben öğrendim, ben öğrendikçe ona öğrettim. Tabii ki daha
öğrenilecek ve öğretilecek çok şey var (gülüyor.)
● Seninle ilk bölümünüzün yayını öncesinde
rol arkadaşın Eren Vurdem’leyken tanışmıştık aslında. Ve daha o günden aksiyon
sahneleriyle ilgili konuşurken heyecanınız kesinlikle görülmeye değerdi. Yakın
zamanda da Çaylak’ın sahnelerinden oluşan bir video klip hazırlamış Eren.
Aksiyon sahneleri öncesi / sonrası nasıl çalışmalarınız oluyor? Sizi nasıl
etkiliyor / besliyor bu sahneler?
İlk
olarak çok güzel bir ekibin içindeyim ve hepimiz bir bütünün parçalarıyız, herkesin
ayrı ayrı yeri vardır bende. Eren Abi de bu gibi videoları severek yapar ve
hemen hemen çoğumuza bunu yapmışlığı da vardır (gülüyor.)
Sorunuza
gelecek olursam aksiyon sahneleri ağır ve
heyecanlı sahneler oluyor. Karşımıza gelecek
bu işte uzman arkadaşlarımızla sahne
öncesi bir koreografi oluşturup hocamızın da onayını aldıktan sonra bunu
sahneye uyarlıyoruz. Sahnenin de getirdiği duyguyla beraber en iyisini
seyirciye sunmaya çalışıyoruz.
● Affına sığınarak bu benzetmeyi yapacağım;
oyunculuk deneyiminle müsemma bir ada sahip karakteri canlandırıyorsun; Çaylak.
Bu karakter senin çaylaklık yıllarında nasıl bir mesleki profesyonelliği,
hayata bakış açısını beraberinde getirdi?
Mesleki
profesyonellikte çoğu şeyi Çaylak’ta öğrendim. Bunlardan en büyükleri ise
disiplin, azim ve yaptığım şey ne olursa olsun olumsuz ve olumlu yönlerinde
yılmadan devam etmek. Pes etmemek zaten vazgeçilmezimdi. Çaylak da bana her
defasında bunu hatırlatmaktan vazgeçmedi.
● Çaylak’la kendini en bütünleşmiş
hissettiğin sahne hangisiydi? Nedeniyle birlikte açıklayabilir misin?
16’ncı
bölümdeki sahnelerin tamamı diyebilirim. Çaylak, Su Sahrah ve adamlarıyla çatışmaya
girdikten sonra hepsi bir yerde mahsur kalıyor. Adamlar gelmek üzereyken Çaylak
Su’dan havalandırma borusundan gitmesi ve yardım getirmesini istiyor. Yalnız
başına birkaç adamı indiriyor ama en sonunda yakalanıyor. Zehirli bir iğne enjekte ediyorlar vücuduna.
Bu iğne onun en ufak hareketinde bile canını yakıyor. Fakat Çaylak yılmıyor ve
pes etmiyor Sarah’ın işkenceleri karşısında. Ve sonunda tim Çaylak’ı
kurtarıyor.
Çaylak’la
bütünleştiğim yerler ise sevdiği için
ölümü göze alması, ne pahasına olursa olsun onu
kurtarması ve başına ne gelirse gelsin ihanet ve pes etmemesi.
● Peki, Çaylak’ın kontrolünden kayıp
gittiğini düşündüğün bir sahne oldu mu hiç?
Tabii ki oldu. Hafız
karakterinin şehit düştüğü sahnede aslında Çaylak gidecekti bayrağı çekmeye. Fakat
Hafız onu durdurup gitti. Ve ne yazık ki Hafız şehit düştü. Çaylak’ın o anı
görüp Hafız’ın ölümüne inanmayışı kontrolün elimden kayıp gittiği yerdi.
● Oyunculuğa dair “Bunu hiç düşünmemiştim” ve
“Yok, bu bana uymaz; ben bunu uygulamam” dediğin tavsiyeler / öneriler oldu mu?
Herkes gibi tabii ki
uyku saatleri, düzensiz bir şekilde çalıştığımız çok oluyor yani saat konusunda
bir düzen kurulamıyor en azından bizim gibi ağır aksiyon işlerinde. Fakat tabii
ki işin sana kattıkları bu gibi şeylerin açığını kapatıyor (gülüyor.)
● En başta sormam gerekirdi ama tersten
gidelim ve klişe soruyu buraya sıkıştırayım. Neden oyunculuk?
Evet,
biraz öyle oldu (gülüyor.) Oyunculuk öğreticidir. Bu yola tiyatroyla başladım. Bana
göre tiyatro insanı insana insanca anlatma sanatıdır. Kim olduğunuz, nerden
geldiğiniz ve neler yapabileceğiniz hakkında cevaplar bulabileceğiniz bir
sanattır.
İlk sahneye
çıktığım günü asla unutamam. Yeniden yaşamaya başlamış gibiydim. Elindeki bütün
hünerleri sunabilmek kadar güzel bir şey yok bu dünyada, hem de birçok insana
aynı anda. İşte, bu yüzden oyunculuk!
Sonu olmayan bir yol, öğrenmenin
bitmediği bir okul gibi.
● Hedef ve hayallerin mi aldığın yolu
şekillendirir; yoksa aldığın yol mu hedef ve hayallerini şekillendirir? Malum
Türkiye gibi bir ülkede yaşadığımız için ikincisi maalesef daha yakın geliyor
insana.
Durum ve yaşadığın
yer neyi gerektirirse gerektirsin doğrusu hayallerin ve hedeflerin aldığın yolu
şekillendirir. Bu yolda ne kadar istersen, ne kadar çalışırsan ve kendine
güvenirsen o kadar yolundaki engelleri geçip yoluna devam edersin. Ve bir
hedefi olmalı insanın, o hedefe yoğunlaşmalı, o yola kendini adayıp ona
yürümeli. En ufak engelde vazgeçmemeli. Ne kadar düşerse o kadar güçlenmeli
insan. En önemlisi de mutlu olmalı. Mutsuzluk isteksizlik getirir, isteksizlikle
başarıyı
engeller.
● Oyunculuk dışında bilmediğimiz meziyetlerin
neler? Bu meziyetlerden hangisini kamera önünde de göstermek istersin?
Çok iyi at binerim,
o da dededen kalan bir meziyet (gülüyor.) Müzik aleti olarak da gitar çalıyorum.
Tabii bunlar sadece birkaçı, daha öğrenilecek çok şey var. Projeye göre tabii ki
ama bütün bildiklerimi kullanmaya can atarım her zaman. Zaten oyunculuk da
budur, aslında karaktere göre şekillenirsin.
● Oyunculuğa ve de hayatına dair en yakın
vadede gerçekleştirmek için adım atacağın hayalin, isteğin nedir?
Şimdilerde çok
güzel bir işteyim. Evet, her şey şahane bir şekilde devam ediyor. Fakat bunun
böyle devam etmesi için daha çok çalışıp ve eğitimler alıp kendimin üstüne
koymak istiyorum. Bu tek oyunculuk eğitimi değil müzik dalında ya da birkaç
dövüş sanatında da eğitimler almak gibi bir isteğim var. Umarım bu sezon
arasında hepsine zaman bulup bunu başarabilirim (gülüyor.)
● Bu hayatta senin kendinden en belli başlı
beklentin nedir?
Bu yola gelmeden
tek tesellim hedeflerimdi. Gözümü kapadım ve bir şey için çabalayarak hedefime
yürüdüm. Kısa vadede idealim yarınımı güzel planlayıp yoğun bir şekilde yarınlarıma
hazırlanmak.
KISA KISA
Son
zamanlarda seni en çok etkileyen film(ler):
Soysuzlar
Çetesi.
İzlemekten
keyif aldığın ve defalarca izlediğin film(ler):
Vizontele,
Organize İşler, tüm Superman filmleri.
Çok
abartıldığını düşündüğün film(ler):
Hint filmleri bana hep abartılı gelmiştir. Tabii ki
çok başarılı ve öğretici filmleri olduğunu da atlayamam.
Takip
ettiğin diziler:
Stranger
Things, Peaky Blinders, Arrow.
Bugüne
kadarki yaşamını bir yönetmen çekecek olsa hangisinin dili seni yansıtırdı? Ve
bu film, hayatındaki hangi olayla açılışı yapardı?
Olayı şu an bilemedim ama yönetmen koltuğunda Zack
Snyder oturabilir.
Şu an
veya son olarak okuduğun kitap:
Paul Auster – New
York Üçlemesi.
Herkese
önerdiğin kitap:
Paul Auster – Yükseklik
Korkusu. Şiddetle tavsiye ediyorum.
Son
zamanlarda en çok etkilendiğin tiyatro oyunu:
Oyun Atölyesi’nin Pencere’si.
En çok
seyahat etmek istediğin şehir / ülke:
Sicilya.
En
sevdiğin şehir / ülke:
Tüm samimiyetimle söylüyorum, Türkiye.
En sık
kullandığın kelime / söz kalıbı:
Şu sıralar “şahane”yi çok kullanıyorum.
Hayatta
olan veya hayatını kaybetmiş ünlü bir kişilikle (yazar, oyuncu, bilim adamı,
yönetmen, futbolcu vs.) karşılıklı oturup bir konu üzerine konuşacaksın. Kimi
ve hangi konuyu seçerdin?
Henry
Cavill diye düşünüyorum. Aklımda ona soracağım çok soru olur (gülüyor.) Superman’i canlandırmak benim hedefim.
Nasıl bir hazırlık süreci olduğunu sorardım ilk olarak (gülüyor.)
Bugünkü
Aytaç Şaşmaz’ı betimleyen söz (replik, edebi alıntı, şarkı sözü, minibüs arkası
sözü vs.)
“Biz bize bizden fayda var.” Mottom bu oldu hep
(gülüyor.)
Röportaj:Cansu Uras
Fotoğraflar:Emre Yunusoğlu
Fotoğraf Asistanları:Alper Kemal Özkorkmaz & Deniz Doldur