Dört genç kızın hikayesini ele alışıyla dikkat çeken Girls dizisi
beşinci sezonuyla devam ediyor. Amerika'da geçen hafta ekrana gelmeye
başlayan bu yeni bölümler ülkemizde 27 Şubat'tan itibaren cumartesi
günleri saat 00.00'da Digiturk Dizimax Comedy'de olacak.
New
York'ta yaşayan Hannah, Marnie, Jessa ve Shoshanna'nın hikayesini
anlatan Girls, Lena Dunham tarafından yaratıldı. Dunham aynı zamanda
dizide Hannah karakterini de canlandırıyor. Tiny Furniture, Nobody
Walks, Creative Nonfiction gibi yapımlarla da tanınan Dunham'la Girls'ün
yeni sezon bölümleri hakkında konuştuk.
Lena, 2010 yapımı Tiny Furniture filminin senaryosunu yazdı ve filmi yönetti
● Hannah bu
sezona nasıl başlıyor?
Hannah delirmiş durumda. Onun hakkında söyleyebileceğim
tek şey bu -tam bir deli olduğu. Sezonun en heyecan verici hikayesi onun
kendini ortaya koyup ailesiyle ilgilenmek zorunda kalışı. Bu benim için çok
önemliydi, tüm jenerasyonları kapsayan bir hikaye anlatmak…
Büyürken ailenizin sürekli size bakmayacağını fark
ediyorsunuz -bu bir hayat döngüsü. İşler değişiyor ve birinin çocuğu olarak bu
durumu kabul etmek gerçekten çok zor olabiliyor. Bu yüzden bu konuların üzerinde
durma fırsatı yakaladığım için çok mutluyum. Aynı zamanda kendi sorunları
yüzünden de çıldırmanın eşiğinde ve bu çemberin dışına çıkması gerekiyor. Bu
onun için büyük bir mesela.
● Ama en azından
bir kere olsun düzenli bir ilişkinin içindeymiş gibi duruyor.
Öyle. Ama Girls’den
bahsediyoruz, o yüzden neler olacak göreceğiz. Benim hoşuma giden şey drama bağımlı kişiliğinden
uzaklaşmaya ve daha sağlıklı bir şeyin içinde bulunmaya çabalaması. Bence asıl
soru bunu sürdürüp sürdüremeyeceği. Sorgulamamız gerekenin aslında bu olduğunu
düşünüyorum.
● Jessa ve
Adam’ın hikayesi bu sene daha da gerilimli olacak gibi duruyor. Ama Jessa’nın
hayatı her zamankinden daha düzenli gibi.
Kesinlikle öyle. Düzenli bir hayatı var ve mutlulukla
söyleyebilirim ki ikisi arasındaki ilişki tam bir felaket. Ama gerçek şu ki,
aslında değil. Aralarında hakikaten güzel bir şeyin olduğunu görebiliyorsunuz
ve ilişkileri ciddiye bindiğinde Hannah’a en acı veren şey de bence bu. İki insan birbirinin felaketi olmayabilir. Onlar Adam ve
Hannah’nın hiçbir zaman olamadığı kadar birbirlerine uygun olabilirler, ve bu
çok acı verici bir şey. Biz buna karşı koyduk. Onları birlikte gördüğümüz ilk
andan itibaren harika bir ikili olacaklarını hissettik ama buna direndik çünkü
Jessa’yı berbat bir arkadaş gibi göstermek istemedik.
Fakat sonra Jessa’nın bu
konu yüzünden çektiği işkencenin ve aslında bunu yapmak istememesinin bize
malzeme verebileceğini fark ettik. Çok zor bir durum. Aralarındaki bağ eskisi
kadar kuvvetli olmayan arkadaşıyla gerçekten sevdiği bir erkek arasında
kalıyor. Seyircinin gerçekten ona sempati duymasını ve birinin
erkek arkadaşını çalan berbat bir kız olarak görmemesini istedim. O ilk öpüşme sahnesi çekilirken monitörün arkasında
çığlık çığlığaydım. Çok iyi gözüktüğünü düşünmüştüm. Harikaydı. Sonra Jemima
bunun benim için garip olup olmadığını sordu. Ben de ona “Hayır, sen benim
TV’deki sevgilimi öpüyorsun, gerçek sevgilimi değil ki,” dedim. “Kamera önünde
Jack’le öpüşüyor olsaydı işler değişirdi, ama şu anda konumuz bu değil.”
● Bu sezon
insanların gittiği, başka bir yere taşındığı ya da evlendiği ve arkadaş
gruplarınızın dağılmaya başladığını hissettiğiniz yaşı yansıtıyor mu?
Evet, kesinlikle. 30’larınızda gerçekleşen bambaşka bir
evrim olduğundan eminim ama 20’lerinizdeyken tüm arkadaşlıklarınızı gözden
geçirip o kişinin gerçekten sevdiğiniz ve bir bağ hissettiğiniz biri mi, yoksa
sırf rahat olduğu için arkadaşlık yaptığınız biri mi olduğuna karar vermeniz
gerekiyor. Aynı hedefleri paylaşıyor muyuz, benzer bir mizah anlayışımız var
mı, birbirimize iyi davranıyor muyuz? Bence mezun olduklarından hemen sonra
Hannah ve arkadaşları belki de birbirimizden nefret ediyoruz dediler ve sonra
da dünyanın geri kalanından birbirlerine olduğundan daha fazla nefret ettiklerini
fark ettiler.
Benim deneyimim de bu yönde oldu. Uzun zamandır yakın
arkadaş olduğum çok fazla kadın var ve ilişkimizde inişler çıkışlar yaşandı.
Erkek arkadaşım eve gelip “Bir daha onunla asla görüşmeyeceğim,” demelerime
gülüyor artık, o kadar sık yapıyorum ki. “Tabii,” diyor. “Yarın konuşacaksınız
ve sorunu aşacaksınız.” Zor kadınları gerçekten çekici buluyorum ve bence zor
kadınların birbirlerine karşı bir çekimi var. Bir çeyrekleri deli olan
arkadaşlara sahip olmayı çok seviyorum. Hatta bazen yarıları…
● İki farklı
kıyıda yaşarken bu uzun süreli arkadaşlıkları nasıl sürdürebiliyorsunuz?
Çok zor olabiliyor. Bir arkadaşımla kavga ediyorum ve
sonradan bunun beş aydır birbirimizi görmediğimiz için olduğunu fark ediyorum.
Onlar da çok yoğun, ben yanlarına uçamıyorum, onlar gelemiyorlar. Birbiriniz
için önemli olan olayları kaçırmak durumunda kalıyorsunuz. Bu yılki
hedeflerimden biri şansımı ve düzenli yaşamımı kullanarak arkadaşlarımın
hayatındaki bu anların bazılarında orada olmaktı. Çünkü o anların bir daha
gelmeyeceğini fark ettim. Bir arkadaşımın bekarlığa veda partisini ya da
düğününü kaçırırsam bu fırsatı bir daha yakalayamayacağım.
● İşin getirdiği
gerekliliklere direnip başka şeylere zaman yaratmakta zorlanıyor musunuz?
Evet. Bir etkinliğe davet alıyorum ve aynı tarihte
bir arkadaşımın düğünü oluyor. Arkadaşım hayatım boyunca yanımdaydı; oysa o etkinlikten daha
geçen hafta haberim oldu. Bu yüzden havalı, eğlenceli ya da şaşaalı olsa bile
gideceğim yer orası olmuyor. Benim için zor olan bir başka şey de, Lenny Letter’da
(Lena Dunham ve Girls’ün yapımcısı
Jenni Konner’ın birlikte kurduğu internet sitesi) da bundan bahsettim, uzun
süre endometriozis (çikolata kisti adı da verilen bir kadın hastalığı)
hastalığıyla mücadele etmiş olmam ve bunun hala hayatıma etki etmesi. O yüzden
zamanımın çoğunda ya çalışıyorum, ya da uyuyorum.
Sanki sadece iki halim vardı: ya adrenalin dolu bir
şekilde tam gaz çalışıyordum, ya da yatakta hasta yatıyordum. Şimdi en sonunda
sağlığıma kavuştum ve fark ettiğim önemli şeylerden biri de sağlığımı korumak
için iş ve arkadaşlığın dengesini sağlamanın zaruri olduğu. Eğer sadece köpek gibi çalışırsanız ve zamanın geri
kalanını dinlenmeye harcarsanız hayat deneyimlerinin hepsinden
faydalanamıyorsunuz demektir. Kendi içinize dönmeli ve verdiğiniz kararlar hakkında beş
yıl sonra ne hissedeceğinizi sorgulamanız gerekiyor.
Girls, 6. sezonda final yapacak
● Bu konuda kadınların üzerinde daha fazla baskı olduğuna inanıyor
musunuz? Erkekler çalışmaya odaklandıklarında insanlar onları daha fazla mı
maruz görüyorlar?
Yüzde
yüz. Bunu erkek arkadaşımda da gözlemliyorum. O sürekli turne yapıyor ve
arkadaşlarına “Orada olmak istiyorum, ama Glastonbury’de konserim var,” dediğinde
insanlar bunu makul bir sebep olarak görüyorlar. “Bu senin için harika bir
fırsat, gidip bunu yapmalısın.” Ve sonra ben “O gün çekimim var,” dersem,
insanlar “Her zaman çekimin var, erteleyip gelemez misin?” diyorlar. İkimizin
de işleri eşit derecede önemli ama kadınlar için bir istisna var ki onlar hem
çalışıp, hem de ailelerinin ve arkadaşlarının her zaman yanında olmalılar. Ve
bence bu durum birçok kadını deli ediyor.
Lean In’in (Facebook COO’su Sheryl Sandberg’ün kurduğu,
kariyer yapan ve ailesi olan kadınlar üzerine yoğunlaşan bir organizasyon)
derdinin büyük bir parçası da kadınların hem yönetim kurulunda ipleri eline
almasının hem de ailesinin bu şekilde yanında olmasının beklenmesinin gerçekçi
olmaması. Çocuksuz bir kadın olsanız bile hem çalışıp hem de erkek
arkadaşınızın iş yemeklerine neşe içinde gitmek, kedinin bakımını üstlenmek,
evde tuvalet kağıdı olduğundan emin olmak suretiyle mükemmel bir eş olmanız
sıklıkla bekleniyor. Bütün bunlar çok fazla. Herkese teşekkür kartı göndermeyi hatırlayacak bir kişi
olmayabilirim. Bir teşekkür e-maili ile yetinmeniz gerekecek çünkü hayat çok
zor ve biri kağıt üzerinde, diğeri elektronik olsa da umarım ikisi de aynı işe
yarıyor kabul edilir.
● Gelecek yıl, 6.
sezonda dizinin final yapacağını teyit ettiniz. Yolun sonun belirlenmiş olması
size ne hissettiriyor?
Tanrım, hem acı hem tatlı bir his. Dizide çalışan herkes
gerçekten ailem gibi. Her anlamda onları o kadar seviyorum ki. Kamera arkası
ekibi, oyuncular, yapımcılar. Ama aynı zamanda heyecanlıyım da çünkü hayatın
önümüze neler sunacağını merak ediyorum. Ayrıca dizinin iyi bir haldeyken, özüne bağlı kaldığımızı hissettiğimiz bir noktada bitmesini istiyorum.
● Bu yıl 30 yaşında olacaksınız, bu da harika bir eş zamanlılık yaratıyor…
Evet, Girls setindeki altıncı oğum günüm olacak. Bence bu mükemmel bir şey. Gerçekleşen her şey konusunda
kendimi çok şanslı hissediyorum. Böylesi mükemmel bir kariyer fırsatı
yakalamama rağmen 20’lerinizde gelen o kadar çok belirsizlik ve kendini
kanıtlama çabası var ki… Günün sonunda o gün yaptığım tek şeyin insanları
kızdırmamaya çalışıp, kimsenin ayağına basmamaya özen gösterip aynı zamanda da
işimi yapmak olduğunu hissediyorum.
30’larındaki arkadaşlarımda gözlemlediğim bir şey var. Kendi
gerçekliklerine daha çok sahip çıkıyorlar ve insanların beklentilerine daha çok
karşı çıkabiliyorlar. Bu durum daha fazla deneyim sayesinde ortaya çıkıyor gibi
gözüküyor. Ve ben bunun için gerçekten çok heyecanlıyım. Erkek arkadaşıma 30’larının nasıl olduğunu sürekli
soruyorum. Bu yıl 32 yaşında olacak ve 30 yaşına girdiğinden beri kimliğini
sahiplenişinin kuvvetlendiğini ve hayatının en iyi işlerini yaptığını
hissediyorum. Ben de onun yaşadığını yaşamak istiyorum. Ben de onların
yaşadıklarını deneyimlemek istiyorum.
● 30’larınızdan beklentiniz neler?
İş ve hayat dengesi birçok
yönden gereğinden fazla konuşulan bir konu ama o dengeyi biraz daha
tutturabilmeyi çok istiyorum.
● Girls çok belirli bir
zaman dilimine ait. Ekonomik krizin sonrasında geçiyor ve yaratıcı bir
endüstride çalışmak isteyen ancak bunda zorlanan karakterlerin hikayesini
anlatıyor. Diziyi başka bir zaman diliminde yazabileceğinizi düşünüyor musunuz?
Ben de çok belirli olduğunu düşünüyorum. Ama başka
versiyonları da olabilir. La Boheme de
yaratıcı bir endüstride çalışmak isteyen ve bunda zorlanan insanların
hikayesini anlatıyor, yani bu kesinlikle eski bir tema. Ama gerçekten de
dizinin ekonomik kriz sonrasında geçtiğini gözlemlemiş olmanızın önemli bir
şey. Çünkü sadece yaratıcı bir endüstride çalışmak isteyen insanları
anlatmıyoruz. Genç, üniversite mezunu insanların bulabileceği fırsatların çok
kısıtlı olduğu bir dünyayı anlatıyoruz. Karakterler bu durumla ve beraberinde gelen
bıkkınlıkla nasıl mücadele edeceklerini bulmaya çalışıyorlar. “Onca yıl eğitim
aldım durdum, sonu böyle mi olacaktı?” diyorlar.
2008 yılında mezun oldum, ki o yıl her şeyin alt üst
olduğu yıldı. Bir yandan yazarken diğer yandan bir edebiyat dergisinde çalışmaya
hazır haldeydim. Böyle bir sürü hayalim vardı ve benzer şeyler yapan, çok
havalı ve yaratıcı hayatlar süren yaşı daha büyük arkadaşlarımla da
konuşmuştum. Yaratıcı Yazım diplomam ve tavsiye mektuplarım vardı. Çalışmaya
hazırdım. Bir buçuk ay sonraya geçtiğimizde bir restoranda yer göstericilik ve
yarı zamanlı olarak bebek bakıcılığı yapıyordum. Aptal iş ayakkabılarımla şehri
boydan boya yürüyor ve başıma neler geldiğini düşünüyordum.
Üniversiteye gitmenin beraberinde gelen hatırı sayılır
miktarda “hak etmişlik” duygusu olduğunu da düşünüyorum. Kendinizi çok önemli
hissediyorsunuz ve fikirlerinizin dünyayı ateşe vereceğini düşünüyorsunuz.
Fakat sonra mezun oluyorsunuz ve bir süreyi her sabah mumluklardaki mumları
söndürmekle geçeceğinizi fark ediyorsunuz. Hala sürekli kabuslar görüyorum. Hatta daha dün gece bir
tane gördüm. Bu işe sahiptim ama aynı zamanda bebek bakıcılığı yapıyordum. Girls setinden çıkıp bakıcılık işime
gitmek zorundaydım; ya da setten çıkıp restorana çalışmaya gitmeliydim ve bütün
bunları nasıl dengeleyeceğimi düşünüyordum.
Bütün bunların bir anda yok olacağına dair bir korku her
zaman olacaktır çünkü bırakın geleceği, gözümün önünden beş adım ilerisini
göremediğim zamanların nasıl hissettirdiğini çok net hatırlıyorum. Sürekli
gördüğüm rüyalardan biri de Girls ile
uğraşırken bir yandan da tekrar liseye gidiyor olduğum. O zaman bütün bunları
yapamayacağımı düşünüyorum. Bir TV dizim var, bunlara zamanım yok.
● Bütün bunlar
olurken Hillary Clinton’ın seçim kampanyasına katılarak kendinizi daha da
meşgul bir hale getiriyorsunuz.
Evet, daha yeni 3 gün boyunca seçim kampanyası yaptım.
New Hampshire, Iowa, Boston ve Chicago’ya vekillerinden birisi olarak gittim ve
olağanüstü bir deneyim yaşadım. 48 saat içinde 6 şehir gezdim ve birçok ilginç
insanla tanıştım. Hillary için çalışmak benim için çok büyük bir öncelik.
Hillary Clinton için oy vermemin sebebi kadın oluşu
değil. Elbette ki kötü politika yapan pek çok kadın ve iyi politika yapan pek
çok erkek var. Bu kadar becerikli, zeki ve düşünceli bir kadını çok önemli bir
göreve seçerek dünyaya harika bir mesaj vereceğimizi düşünüyorum. İki başarıya
da ulaşabilmek… Hem harika bir adayı, hem de bir kadını seçebilmek… Bundan daha
iyi ne olabilir ki?
● Bunu başarabileceğini düşünüyor musun?
Başarabileceğini düşünüyorum
ve her şeyimle onun yanındayım. Amerika Kadın Profesyonel Futbol Takımı’ndan
Abby Wombach ile turluyordum ve dediği çok doğru bir şey vardı: zihnimizi
“acaba”dan “ne zaman”a kaydırmalıyız. “Olimpiyatçılar olarak biz böyle
yaparız,” dedi. “Karar verirsin, adeta ‘Secret’ yaparsın, ve
gerçekleşir.”
● Gelecek sezonun
sonunda dizinin hikayesini nereye götüreceğinizi biliyor musunuz?
Biliyorum. Ama yazmaya başladığımızda bir çoğunun
değişeceğini düşünüyorum. Bu hep böyle olur. Ama nereye doğru gittiğimiz
hakkında temel bir fikrimiz var ve iyi hissediyoruz. Sonrasında amacınıza
ulaşmak için yapbozun parçalarını nasıl birleştireceğinizi görmek çok heyecan
verici. Bu kızların en sonunda hangi noktada olacağı hakkında uzun bir süredir
kafamızda fikirler vardı ve bunları gerçekleştirmek beni çok heyecanlandırıyor.
Kızların hikayelerini 10, 15, belki de 20 yıl sonra
onların hayatına tekrar girecek olsak bile yine ilgimizi çekecek bir şekilde
noktalamayı umuyorum. Daha sonra tekrar bir araya gelme fikrini çok seviyorum.
Gelecekteki gerçekliklerini görmeyi çok isterim. Ayrıca, bu oyuncularla sonsuza
kadar çalışmak istiyorum ve bu karakterlere tamamen veda etmeye hazır değilim.
Çeviri: Arman Güvenç