Bahar dizinin başından beri ilk kez duygularını doğru dürüst
ifade etti. Yavuz’a söylediklerinde son derece haklıydı. Yavuz için Bahar
yangında ilk terk edilecek biri gibi… Bu durum ortadan kalkmadıkça aşkları da
inandırıcı olamıyor maalesef. Bahar’ın Yavuz’u içeri almaması, ağzına geleni
söylemesi güzel hamlelerdi. En çok “eli boş gelmiş…” kısmına güldüm. Kuğu gibi
zarif bir kadının küfür etmesini beklemiyordum. Yavuz’un kapıyı kırmasına kadar
çalan müzikle bir derdim yok ama keşke içeri girdikten sonra daha duygusal bir
şeyler çalınsaydı. O müzik sahneyi biraz komik hale getirmiş. Yavuz’un “seni
bir daha bırakmayacağım” demesi bile amatör tiyatro gibiydi. Bölümü izlemeden
sadece kapıyı kırdığı sahneden başlayan bir video izledim. Rüya sandım
açıkçası. Sahnenin duygusunu bozmuş o şarkı. Onun dışında güzel bir sahneydi.
Canım istedi akşam akşam :)
Fethi’ciğim… Bir insan nasıl midye sevmez? Bir İzmir kızı
olarak kuruldum resmen sana karşı. Hayır, sen sushi yiyen bir adamsın en
nihayetinde. Elbette midye o sahnede sadece bir araçtı ama yine de bir dokundu.
Eylem’in uyuşturucu işinin peşine düşmesi Burcu Binici’nin sahneleri olacağı
anlamına geliyordur inşallah. Bahar’lar da yardım merkezini açtı. Çok güzel
hayat hikayeleri dinleyeceğimizi umut ediyorum.
Çok uğraştım ama düzgün kesemedim. :(
Feyzullah ve Su sonunda nişanlandı. Yalnız isteme için kız
tarafını ayağına çağırmak nedir? Gerçekten tam bir çaylak bu çocuk… Yine de
insanlar anlayış gösterip geldiler. Üstelik nişanın ortasında görev emri
gelince Su’nun ailesinin desteği çok güzeldi. Kızlarını bir askere
verdiklerinin farkında olmaları harika… Köstek olmasınlar yani. Nişan
sahnesinde Ateş’e tuzlu kahve içiren Nazlı kızımız da prova yaptı resmen.
Gözümüzden kaçmadı. Özellikle yapsa olmazdı. Yalnız Ateş’ciğim kendi isteme
töreninde o kahveyi içmezsen Erdem seni çiğ çiğ yiyebilir. Olmadı kahveler yine
karışsın. Ama bu kez Yavuz içsin lütfen. Onlar hiçbir şeyi doğru düzgün
yaşayamadılar. Bahar'ın içinde kalmaz en azından.
Canlı yayına yaptıkları müdahale ve Gündoğdu Marşı enfesti.
Bir an ne olduğunu anlamakta zorlandım. Ne ara yetiştiler bilmiyorum. Fakat
sonuçtan memnunum. Resmen kendi tuzaklarına düştüler. Türk Devleti'ni rezil
etmek isterken övmüş oldular. Bedava reklam oldu. :))
Kısa kısa:
1- Agah yalan makinesini nasıl kandırdı? Oğlunun adını
duyduğunda kendine hakim olamadı. Gözbebekleri büyüdü. Sonrasında kendini
nasıl kontrol altına aldı?
2- Agah’ın komutanım (vs) demesi, vatan temalı konuşmalar
yapması çok komik geliyor. Alışacağım inşallah.
3- Söz’ün bölüm özetleri karikatür olarak veriliyor. Ben çok
sevdim. Sizlerin fikri ne?
4- Fethi ve Eylem’in fragmanda birbirlerine silah çektiğini
gördüğümde korkmuştum. Sahneyi izleyince rahatladım.
Sevgiler, saygılar…
*Lajos Kossuth