Ufak Tefek Cinayetler: Şah mat
Maddenin üç hali gibidir insanın da hali; siyah beyaz, gri. Hepsini barındırır içinde. Seçimi kendisi yapar, ama farkında olarak ama olmayarak. Bazen uçlarda yaşar, hayat onu dengeye getirmek için çarptıkça çarpar. Bazen hesaplarını kapamadan dengeye geçtiği için onun yerini sarsar. Siyah kalmakta diretenlere türlü yollardan hesap sorar. Oyun oynayanların oyununu bozar. İnsan kabuğunda kaldıkça onu çıksın diye sınar. İnsan plan yaptıkça o bozar. İnsan kaçtıkça o yakalar. İnsan düştükçe o tutar. Ortaya çıkmasını, varlığını ortaya koymasını ister fakat kimsenin yerine geçmesine de izin vermez. Ne başkasının önüne geçirir onu ne de arkasında kalmasını kabul eder. Varacağı yere saplanmadan, gideceği yere odaklanarak ve de uğraması gereken durakları atlamadan, duraklarda çok fazla oyalanmayarak yolculuğunu yapmasını öğütler. Kendin ol, kendin kal der.

İşte bütün bunları alabildiğine yaşadığımız bir dizi Ufak Tefek Cinayetler. Her rengin tonuna tanık oluyoruz her hafta. Değişenleri, değişmeyenleri ve değişmemek için ayak diretenleri izliyoruz her bölüm. İyilerin, kötülerin, yolunu ve safını kaybetmişlerin içindeki gelgitleri görüyoruz ayrı ayrı. Kimine kızıyor, kimine alkış tutuyoruz. Kimine saydırıyor, kimine “Yürü kim tutar seni.” diye tezahüratlar yapıyoruz. Kimini eleştiriyor, kimini affedip bağrımıza basıyoruz. Kimine hak verip kimine haksızlık yaptığımızı anlayıp üzülüyoruz. Onlar kadar biz de ekran başında gel git yaşıyoruz. Maçı kim kazanacak diye merak ederken hop oturuyor hop kalkıyoruz. Skor sürekli değişirken biz de heyecandan ölüp ölüp diriliyoruz.
 
Zafer benim…
 
Tam da böyle bi’ bölümdü bu hafta dizi. Hamle üstüne hamle yaptı kadın kahramanlarımız. Şeytana pabucunu ters giydirecek kadar yoldan çıkmış Merve ile Pelin’in arasındaki uyuma numarası yapan şeytanı uyandırdı Oya. Güçlü ittifak darmaduman oldu bu hafta. Kötülüğün kalesini içten yıktı, çünkü asıl bölünmelerin içeriden olduğunu biliyordu. Birlikte herkesin kuyusunu kazan Merve ile Pelin, başka insanları bırakıp birbirlerinin kuyusuyla uğraştılar bu yüzden. Güzel oldu güzel, dinsizin hakkından imansız geldi yani. Mervecim sende bu aralar işler hakikaten kesat. Hayatın boyunca almadığın kadar yenilgi aldın. Yaptığın planlar suya düşmekle kalmadı, o suyu bi’ de inekler içip dağa kaçtı. Sen de düşüncelere daldın hatta işe yaramadığını fark edip, bi’ baltaya sap olmaya karar verdin. Kafe aç tabii, sevmediğin insanları zehirler, onlardan bu yolla kolayca kurtulursun. Gerçi iş yapmak falan değil sendeki, Oya’nın bir insanın hayata doğmasına yaptığı katkıyı görünce onu kıskandın. Senin arkandaki çıkarcı ordusu ile onun arkasındaki iyiliğin ordusu arasındaki farkı bizzat yaşadın. Güce tapan sen, aslında hiçbir güce sahip olmadığını kim bilir belki de ilk defa anladın. Serhan’ın “Sen yapamazsın” lafına da çok bozuldun. Gözümüzden kaçmadı, kesin sen bunu hırs yaparsın şimdi.

Oya bu hafta tek kelimeyle şahaneydi, pes etmek yerine olayların üzerine gitmeye karar verdi. En zeki haliyle sahalardaydı. Bence de en doğrusunu yaptı. Ne kadar haksızlığa uğrarsa uğrasın insan varlığıyla orada kalabilmeyi başarabilmeli. Arkasını dönüp kaçmak yerine hayatın içinden geçmeyi öğrenmeli. Yenmek ve yenilmek olarak bakmak yerine yaşamın ona biçtiği rolü üstlenebilmeli. Oya da içinde bulunduğu yerin kurallarına göre oynamaya başladı nihayet, çünkü karşı karşıya olduğu insanların dili bu. Madem öyle hodri meydan dedi, fitili ateşledi ve geçti kenara. Nasıl seyretti olanları sonra, nasıl keyiflendi ama. İnsanların arasını bozmak için değil, zaten bozuk olanı açığa çıkarmak için yaptı bütün bunları. Şapka düşsün saklanılan kel ortaya çıksın istedi. Gerçi Merve ve Pelin de renk renk peruk var maşallah. Keli her gün farklı bir saçla kapatacak kadar yüzsüz ve oyunbazlar. Şimdilik perukla idare ediyorlar ama elbet idare edilemeyecek zamanlar çalacak onların da kapısını.
 
Bitti zannetme Mehmet. Evi aldım, şimdi sıra donunda…
 
Arzu da sahalardaydı Oya gibi bu hafta. Önce arkadaşları hakkındaki gerçeği öğrendi ve dağıldı ki bu kadar saflıkla iyi hayatta kalmış Arzu. Gerçi onunki saflıktan daha çok salaklık. Etliye sütlüye çok bulaşmadan yaşamanın bedelini ödüyor ya zaten. O da Mehmet’e karşı şahane bi’ hamle yaptı. Yemeğe hazırlanıp gitmesine baştan pek bi’ anlam veremeyip “Yok artık!” desek de sonradan anladık ki olay bambaşkaymış. Valla onu çok takdir ettik. Meğer bizim Arzu da zekiymiş. İsterse çok da güzel adımlar atabiliyormuş. Umarım bu çizgiden şaşmaz. İnşallah artık Merve ile Pelin’in saçmalıklarına kanmaz. Gücünü fark eder de Mehmet’le Burcu’nun adam akıllı hakkından gelir.

Bu hafta en saçma insan kategorisinde birincilik yine Taylan’ındı. Adam aldatma rüyasıyla yaşıyor. Eline fırsat geçtiği anda uygulamaya başlayacak kadar hedef yapmış kendine. Pelin’in baskısı ve korkusu karabasan gibi üzerinde. Ne zaman çalışıyor onu da anlamak mümkün değil. İşe falan gittiği de yok. Yalnız Serhan’a Oya hakkında iyi palavra sıktı. Adam resmen hayal aleminde yaşıyor. Serhan'ım karizmam, boş beleş Taylan’ın söylediklerine nasıl inanır senin gibi bi’ adam. Gerçi her şeyi bilen görgü tanığı abla bunun yorumunu yapmıştı. Bu yüzden seni anlayışla karşıladık. Evliliğini çocuğun için sürdürdüğünü her defasında vurguladığın “Peki çocuklar?” sözünden anlıyoruz zaten. Merve ile hiçbir ortak yanınız yok. Evlenirken seni bu seçime iten şey neydi bunu da bize bi’ ara açıklayıver olur mu? Zira en merak ettiğimiz sorulardan biri de bu. 

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER