Doktorluğunu kaybeden Bahar'da ise bunca vakittir düşmeyen jeton, annesiyle durumu konuştuktan sonra 'nihayet' düşüverdi. Çabucak ihmal verilecek bir şey olmadığının farkındayım ama yine de hiç değilse Merve'nin ailesiyle görüştükten sonra durumdan şüphelense daha mantıklı gelirdi en azından. Gerçi annesinin dediği gibi, şikayetçinin vazgeçmesinin bir etkisi olmayacak sonuçta. Daha doğrusu olmamalı aslında. Buradaki asıl konu Bahar'ın yetkilerini aşması sonuçta.

Gerçi Bahar sonrasında İstanbul'a geçerek annesiyle yüzleşti. Üstelik buradan da nur topu gibi bir aile sorunu çıkıverdi. Bahar'ın da arasının bozuk olduğu bir babası varmış meğerse. Sırf bu aile problemlerinin çözümünden 12 bölüm malzeme daha çıkıverir diziye, insan düşünmeden edemiyor.

Peki, asıl sonrasında Yavuz ile Bahar'ın yaptığı telefon görüşmesi harika değil mi? Valla ciddiyim. Çolak'ı üsten çıkarmaya çalışan Yavuz'un "Yahu bir dur, seninle mi uğraşacağım ben şimdi?" tavrının kibar ve soğuk versiyonuyla acayip eğlendim. "Seni tanıdığıma sevindim,"ise esaslı bir finaldi aslında.

Çolak'ı ele geçirmekle hiçbir şeyin bitmediğinin tahmin edilmesinin zor olmadığından bahsetmiştim. Zaten ikinci fragmanın kendisi de bu fikri veriyordu. Çolak'ın oğlunu görmemiş olmak da cabasıydı zaten. Ama Çolak'ın ele geçirilmesinden sonra gösterilenlerle bitirseydik diye düşünmeden edemedim. Neredeyse final gibi bölüm izlemiş bile olurduk hatta. Lakin işte sezon finali izliyoruz malum...


Eylem ve Fethi'nin konuşması "Seni çok özleyeceğim," ve bir öpücük eşliğinde kapandı. Çünkü Eylem'in Fransa'ya dönmesi gerekiyordu. Sonuç: Mutsuz son.

Geçen bölüm sinirli bıraktığımız Nazlı ile Ateş ise tatlı bir kavganın eşliğinde durumu öpüşmeye taşıdılar. Erdem Yarbay duvarını aşmak için söylemeye karar veren Ateş, arkadaşları ile Nazlı arasında kalacağını fark edince söyleyemeyip Nazlı'dan ayrılmayı seçti. Sonuç: Mutsuz son.

Bahar-Yavuz cephesinde ise yukarıda bahsettiğim konuşmanın ardından bir konuşma daha oldu. Güzel ve gerçekçi ilerledi bir de. Yavuz, kendisine karşı dürüst olmasını isteyen Bahar'ın "Bize bir şans veremez misin?" sorusuna kendisine yakışan ve bu sefer ne dediği anlaşılan türden bir cevap verdi. Sonuç: Mutsuz son. (Merve durumu nedeniyle olacak gibi duran bir şey olmadığından 'Son' desek de olur aslında.)

Final: Duble mutsuz son. Sebep oldukları diplomatik kriz nedeniyle bütün ekip askeriyeden ihraç edildi. Bölümün en insanın içine oturan kısmı ise bu oldu elbette. Gerçi Mücahit'e "Ya bir dur, intihar etmenin zamanı mı şimdi?" dedim, o ayrı. Sorry.

Sonrasında ise karşımıza üç gerçek çıkıverdi: Bahar, Büyük Bey'in kızıymış! Bu durumda bir yere gitmedi ve ortalıkta olacak ve demek ki Yavuz'un hayatından da çıkmadı. E o zaman bir şekilde Eylem'i de geri döndürün? Ayrıca Yavuz'un babası olmasındasa Bahar'ın babası çıkması daha iyi bir seçim olmuş.

Çolak'ın oğlu ise kaşsız, kel kafalı, hiç tanımadığımız birisi çıkıverdi. Sanırım itiraz etmeyeceğim ama tanıdık birisini tercih ederdim tabii. Yalnız planınız her neyse Çolak'ı geri döndürmeyin. Yetti bana o adam.

Ve bir de annesini ziyaret eden Yavuz'un mezarın hemen yanı başında 'kendisi için yapılmış', henüz ölüm tarihi belli olmayan bir mezar bulması! Bu da bir şekilde ekibin askerliğe geri dönmesine sebep olursa sevinirim. Artık başka türlü bir tehditten mi, yoksa bundan dolayı mı olur, şimdilik bilemedim onu. Oradan bir iade-i itibar rica ediciğim.

Durum böyle yani efenim, bitirdik resmen sezonu.

Ateş'e Not: NFL'e "Gol atıyorsun işte," dediğin için çarpılmazsın umarım. O iş hiç de öyle değil hayatım.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER